Pazar Tedavisiz romantiğin düşleri

Tedavisiz romantiğin düşleri

01.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Murat Yılmazyıldırım'ın albümü "0 Derecede Aşk Başkadır", kalbinin kapılarını ardına dek sözcüklere açan şarkılarıyla aklın değil, kalbin kulağıyla dinlenmeli

Tedavisiz romantiğin düşleri

MÜZİK Çiçek çocukları günlerinden kalma rengarenk dökümlü fistanlarıyla aramızda dolanan bu tedavisiz romantiğin adı Murat Yılmazyıldırım. Evet, hani şu Düş Sokağı Sakinleri elmasının yarısı olarak tanıdığımız adam. Anlaşılması güç yalnızlığının dört duvarında bir beste fabrikası gibi çalışıyor şimdi Murat. Besteleri eşit aralıklarla seslendiriyor. Bu sesleri mektup zarfına sığdırılmış albümler halinde acılı mezelerle donatılmış soframıza getiriyor. Kendi kendine münasip gördüğü sıfatıyla "Düşlerin ressamı" Murat Yılmazyıldırım, 14 şarkıyı az önce bir mektup zarfının içine koydu; üstüne "0 Derecede Aşk Başkadır" yazdı ve postaya verdi. Arada bir İstiklal Caddesi'ne çıkanlarınız, Taksim-Bakırköy kuyruğunda sıra bekleyenleriniz, Bakırköy Caddesi'nde turlayanlarınız mutlaka rastlamıştır tuhaf kılıklı, uzun saçlı, çiçek bozuğu asimetrik yüzüyle özdeşleşen gözlüklerinin arkasından umutsuzca iflah olmayacağını düşündüğü dünyaya bakan, aortları çökmüş bu çelimsiz adama. Kimseye benzemeyen alaturka bir rock estetiği var Murat'ın yolları çatallanan sesinde. Bildiğimiz, kulaklarımızın alıştırıldığı bir güzelliğe sahip değil. Kimilerine göre bu ses oldukça çirkin. Öyle ya da böyle; inkar edilmez derecede biricik ve güçlü bir ifadecilikle donanmış olduğu muhakkak. Bu sesin en belirgin özelliği zorlamaksızın, yapmacık bir güzelliğe büründürmek için makyajlandırmaksızın, içinden geldiği gibi doğrudan ve doğallığını koruyarak tınlaması. Düşündüklerini kolayca aktarıveriyor bu ses bize. Gazel ve kaside ruhaniliğine meyhane arabeskinin karıştığı bu seste, ağlamaklı tonda epik bir trajedi duyuluyor. Bu duyguya en iyi örnek albümün kapanışında yer alan 14 dakikalık şarkı "Bir Gözyaşı Mektubu". Zaman trenini kaçırmış, elinde kalan bileti yaklaşık bir 35 yıl sonrasına kestirmiş mistik bir Beat kuşağı yolcusu Murat. Türlü türlü halleri var ama tüm yolları geçmiş zamana çıkıyor. Bir bakıyorsunuz Woodstock sahnesinde ağzında diş kalmamış Ritchie Havens'ı, bir bakıyorsunuz Erkin Koray'ın "Fesupanallah" zamanı alaturka rokeri ya da İlhan İrem'in ilk erdiği zamanlardaki modern ve gizemli dervişi. Hepsinin alaşımında binemediği saykodelik Woodstock treninin arkasından bakakalan bir geçmiş zaman hippisi. Geçmiş zaman hippisi "0 Derecede Aşk Başkadır" albümünün edebiyat eseri tadında bir atmosferi var. Bu son yıllarda topraklarımızdan çıkan albümlerde pek sık rastlanan bir durum değil. Öncelikle Murat'ın mitolojik hikayelerde insanları kendine çeken sesi andıran vokalleriyle sağlanıyor bu. Etnik melodili arka plan gitarlarının üzerinde yükselen, gerçeküstücü betimlemeler yapan mantracı keşişin sesi, deliliğin sınırında değil tam göbeğinde dolanıyor. Gizemli gibi görünmesine karşın açık sözlü davranan, kalbinin kapılarını ardına dek sözcüklere açan şarkılarıyla "0 Derecede Aşk Başkadır", aklın değil kalbin kulağıyla dinlenmeli. Biraz huzursuz biraz da cilasız bir divane Murat. Belki kıymeti de burada. Siz arada bir sokaklarda yine kendisine rastlarsanız, hatırını sorun. Size söyleyecek enteresan birkaç lafı mutlaka vardır. Huzursuz ve cilasız divane Beş kişilik çatlaklar koalisyonu Dinar Bandosu, teşekkürler kısmında Kemal Sunal, Şener Şen ve Beşiktaş Çarşı Grubu'nun adının ihmal edilmediği ilk albümünü çıkardı.Kadıköy'de Stüdyo Frekans etrafında mevzilenen yeraltı müzisyenlerinin "Saykodelikdeşik" adını taşıyan albümü, Deli Asaf'ın başdöndürücü teremin uğultularından oluşan "İstanbul İçin İsyan Vakti" ile açılıyor; topluluğun konserlerde çaldığı "Şaban'ın Rüyası", "Hepimiz Zenciyiz", "Terzi Fikri", "En Güzel Kadın İstanbul" gibi namlı şarkıları içeriyor. Dinar Bandosu'nun ruhunu ve kaçkınlığını en iyi sergileyen, Murat Ertel'in de bağlamasıyla eşlik ettiği parça kapanıştaki 11 dakikalık "Saykodelikzade Mahmut Paşa". "Saykodelikdeşik" albümüyle bağımsız Türk indie'sinin arnavutkaldırımında birkaç taş daha döşeniyor. Çatlaklar koalisyonu Cahit Sıtkı Tarancı'nın dizelerine bakacak olursak 35 yolun yarısı. Scorpions'a göre 35 neyin nesi?Bizim kuşağın gönlüne ikili Tokyo konseri albümüyle kazınan Alman topluluk Scorpions, 35 yılı geride bırakmış olmasına rağmen yola devam ediyor; başı yukarıda ve kuyruğu dik olarak. Melodik çizgisini yitirmemiş klasik anlayışlı rock şarkılarından oluşan albüm "Humanity Hour 1", Scorpions dinleyicileri için kreması bol bir 35. yaş günü pastası. 12 dilimli pastada tadı damakta kalanlar "The Game of Life", "Love Will Keep Us Alive" ve "The Future Never Dies". Klaus Meine'nin sesi yıllara ve Tarancı'nın satırlarına meydan okuyor; halen gençliğimize heyecan şırınga ettiği günlerdeki gibi. Rudolf Schenker ve Matthias Jabs'ın gitarları genç müzisyenlere taş çıkartıyor; sound taş gibi. 35 yolun neresi eder usta?