Pazar “Tek cesur yürekle dönüşüm olmaz!”

“Tek cesur yürekle dönüşüm olmaz!”

15.12.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Erkeklik Ofsayta Düşünce” isimli kitapta eşcinsel kimliği nedeniyle hakemlik kariyeri sona erdirilen Halil İbrahim Dinçdağ’ın söyleşisi de yer alıyor. Yazarlardan Milliyet muhabiri Burcu Karakaş: “Evet, Halil cesur davrandı ama tek ‘cesur yürek’ ile dönüşüm olmaz”

“Tek cesur yürekle dönüşüm olmaz”

Geçtiğimiz hafta İletişim Yayınları’ndan çıkan, Burcu Karakaş ve Bawer Çakır imzalı “Erkeklik Ofsayta Düşünce” isimli kitap, eşcinsellerin Türkiye’de tanınma mücadelesini, futbolun bu mücadelenin bir alanı haline gelmesini konu alıyor. Kitapta, Milliyet muhabiri Burcu Karakaş’ın, eşcinsel kimliği nedeniyle hakemlik kariyeri sona erdirilen Halil İbrahim Dinçdağ’la yaptığı uzun bir söyleşi de yer alıyor. Karakaş’la kitabın ayrıntılarını, Dinçdağ ve avukatı Fırat Söyle’yle davayla ilgili gelişmeleri konuştuk.

Halil İbrahim Dinçdağ’ın davasında gelinen son nokta nedir?

Son duruşma 10 Aralık’ta görüldü. Bir sonraki duruşma
4 Mart 2014’te. Son durum kısaca şöyle: Halil’in hakemlik görevine zorunlu askerlik hizmetini yerine getirmediği için son verilmişti. Talimatnamedeki “Sağlık sorunu nedeniyle askerlikten muaf tutulanlar hakemlik yapamaz” maddesine dayanarak işinden edildi ama aslında Halil’in bir sağlık sorunu yok, aldığı “çürük” raporu eşcinsel olduğu için verilen bir belge. Yerel mahkeme süreci devam ediyor. Sonra Yargıtay
ve Anayasa Mahkemesi var. İç hukuk yolları tüketildiği takdirde Halil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmekte kararlı.

Haberin Devamı

Dinçdağ’ın bu mücadelesi futbol camiasının eşcinselliğe bakışını değiştirdi mi?

Halil cesur davrandı, mücadeleye başladı ama futbol camiası denilen şey öyle tek darbeyle dönüşüm yaşayacak değil. Halil eşcinsel olduğunu açıkladı ve ne oldu? Bir istisnaymış gibi davranıldı ve dışlandı. Camia şöyle
bir sarsıldı, o kadar. Çünkü tek “cesur yürek” ile dönüşüm olmuyor. Tabii herkesin Halil kadar cesur olmasını beklemek de anlaşılır kaygılardan
ötürü çok doğru değil.

“Televizyonda yüzünü açması tarihi bir andı”

Dinçdağ’ın yaşadıkları diğer eşcinsel sporcuları nasıl etkiledi?

Türkiye futbol camiasında Halil gibi eşcinsel olduğu için görevine son verilmesi nedeniyle mücadele eden başka biri yok, onun mücadelesini özel kılan da bu esasen. Bırakın futbol camiasını, eşcinsel olmasından ötürü ayrımcılığa uğradığını belirterek mücadele eden insan, yok denecek kadar az. Oysa LGBTİ’ler (lezbiyen, gay, biseksüel, trans, interseks) istihdam konusunda çok sık ayrımcılığa uğruyor. Ya da ayrımcılığa uğrayacaklarını düşündükleri için kimliklerini gizlemek durumunda kalıyor. Bu elbette futbol çevresi için de, hatta belki de en çok bu camia için geçerli. Halil, Bawer’in de kitapta ifade ettiği gibi futbolun erkeklikle ilişkisini tartışmaya açtı. Televizyonda buzlanmış yüzünü açması, dolayısıyla kendisini ifşa etmesi tarihi bir andı. Kendisini gizlemek istemedi çünkü utanacağı bir şey yoktu. Kamuoyu da bence en çok onun bu dürüstlüğüne hayran kaldı ve ona saygı duydu.

Haberin Devamı

“Tek cesur yürekle dönüşüm olmaz”

Karakaş: “Halil’in hayatını gözümüzün içine baka baka mahvettiler. Kendi deyişiyle, dünyası başına yıkıldı. Sil baştan bir yaşam mücadelesi veriyor ve onu yalnız bırakmamamızı istiyor.”

“Medya ortada bir insan hakları meselesi olduğunu algılamalı”

Medyada çalışan biri olarak LGBTİ bireylerin Türkiye medyasındaki temsilini nasıl buluyorsun?

Temsil halen çok sorunlu. LGBTİ açılımını bilmeden haber yazmaya kalkılıyor; LGBTİ’li deniyor mesela, “kadın”lı, “Kürt”lü demek gibi! Ancak Onur Yürüyüşü’ne artan katılım ve Gezi Direnişi, LGBTİ hareketini daha da görünür kıldı, bu olumlu bir gelişme. Medya, LGBTİ söz konusu olduğunda ortada bir insan hakları meselesi olduğunu algılayabilmeli. Kimliğinden ötürü öldürülen, işinden atılan insanlardan bahsediyoruz. Daha duyarlı bir söyleme ihtiyacımız var.

Haberin Devamı

“Söyleşimizi nefret cinayetine kurban giden eşcinsellere adadık”

Dinçdağ’ın anlattıkları içinde seni en çok ne etkiledi?

Askerlikten muaf tutulmak için istenen sağlık raporunu alırken yaşatılanlar tamamen insanlık dışı. Zorunlu askerlik halihazırda zaten insan haklarına aykırı ancak bunun yanında bir insanın eşcinsel olup olmadığını anlamak adına insanlık onurunu ayaklar altına almak ne demek? Eşcinsellerin hâlâ “elle” muayene edilmesinden bahsediyorum. Bir GATA’ya, bir birliğine, oradan oraya sürükleniyor, nedeni de kendini ispat etmeye çalışmak. Öte yandan ailesinin Halil’e verdiği destek muazzam. Kitaptaki söyleşimizi eşcinsel olması nedeniyle ailesi tarafından öldürülen Ahmet Yıldız’a ithaf ettik. Yıldız nezdinde nefret cinayetlerine kurban giden eşcinsellere adadık diyebiliriz.

Haberin Devamı

“Bir Hrant Dink ya da Pınar Selek duruşmasında olduğu gibi onlarca avukat, yüzlerce insan gelip izlemiyor davaları”

Fırat Söyle (Halil İbrahim Dinçdağ’ın, LAMBDA İstanbul’un ve SpoD’un avukatı)
* Halil İbrahim’in mücadelesi futbol heteroseksüel erkeklerin işidir algısını kırdı. Heteroseksüel kafa, ataerkil aile ve devlet yapısı, erkek egemenliği darbe aldı.
* Federasyon da aslında geri adım attı ve eşcinsellik nedeniyle askerlik yapmayanların hakemlik yapabileceğine dair yeni bir beyanda bulundu. Ama Halil İbrahim federasyondan özür bekliyor. Haklarının tazmin edilmesini bekliyor. Özellikle federasyona gönderdiği dilekçelerin basına sızdırılmasından sonra ciddi anlamda kalbi kırıldı. Üstelik uğradığı ayrımcılık devam ediyor, iş bulamıyor.
* Eşcinsel çalışan konusunda devlet, özel sektörden çok daha katı. Açıkça memurunun eşcinsel olmasını yüz kızartıcı bir durum olarak görüyor ve başarılarına bakmaksızın devlet memurluğundan çıkarma cezası veriyor. Eşcinsellik mevzuatımızda, askerlik ceza kanunu dışında, hiçbir şekilde tanımlanmıyor. Bu çok ciddi bir sorun. Birçok polis ve öğretmenin eşcinsel kimliği, kendileri beyan etmemelerine rağmen, ihbar ya da başka bir olayla ilgili şikayet sonucu ortaya çıkıyor. Ben eşcinsel kimlikleri nedeniyle memurluktan çıkarılan üç polis, bir de öğretmenin davasına bakıyorum.
* Bu konuda açılmış çok fazla dava yok ama bu mağduriyeti yaşayan çok fazla kişi var aslında. Eşcinsellerin adalete erişimi konusunda çok büyük sıkıntılar yaşanıyor. Ailem duyar, çevredekiler ne der diye hak mücadelesinden vazgeçiyorlar.
* LGBT örgütleri bu davayı destekliyor ancak bu destek adliye koridorlarına pek yansımıyor. Bir Hrant Dink ya da Pınar Selek duruşmasında olduğu gibi onlarca avukat, yüzlerce insan gelip izlemiyor davaları.

Haberin Devamı

“Beni futboldan soğutamayacaklar”

* Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu’nun iç talimatında “Sağlık sorunları nedeniyle askerlikten muaf olanlar hakemlik yapamaz” diye bir madde var.
Ben ısrarla benim sağlık sorunum olmadığını söyledim. Doktorlar “Bir sorun yoktur, hakemlik yapabilir” dediler, yine de bu karara göre hareket edildi ve o dönemde benim profesyonel olma hakkım elimden alındı. Özel hayatımla ilgili belgeler basına servis edildi. Ben de bunlarla ilgili hukuki süreci başlattım.
* Askerlikten sağlık sorunları nedeniyle muafsa hakemlik yapamaz maddesi hâlâ duruyor. Ne alakaysa? Hakemler zaten her yıl vize yenileme sınavına girer. Tam teşekküllü bir hastaneden heyet raporu alırlar. Bu raporu aldığı halde neden askerlik raporu geçerli?
* Bu mücadele belki eşcinsellik üzerinden veriliyor ama bu ülkede herhangi bir konuda haksızlığa uğramış herkesin mücadelesidir bu. Dava kazanıldığında emsal teşkil edecek ve pek çok işveren çalışanını istediği gibi işten atamayacak.
O yüzden sadece benim değil, haksızlığa uğramış herkesin mücadelesi. O yüzden
bu davanın peşini bırakmak yok!
* Uzun zamandır ailemin desteğiyle ayakta duruyorum. Nisandan beri, Radyospor’da çalışıyordum ama onlar da yılbaşından sonra destek veremeyeceklerini bildirdiler. Canları sağolsun, çok güzel bir dönemdi benim için.
* Gazoz Ligi ve Efendi Lig’lerinde üç akşam maç yönetiyorum. Hem spor yapmış oluyorum hem de harçlığım çıkıyor. Başka iş başvuruları da yapıyorum. Satış danışmanlığından bulaşıkçılığa... Hiç geri dönüş alamıyorum. Tanındığım için istemeyenler var. Ama zaten ülkede işsizlik çok ciddi bir sorun. Yaş da geçince kolay olmuyor iş bulmak. Yerel de olsa 17 yıl boyunca yapmış olduğum radyo, televizyon programcılığını çok seviyorum. Devam etmek isterim ama olmuyor.
* Bütün kapılar yüzüme kapandığında bile hiç umudumu kaybetmiyorum.
Allah mutlaka bir kapı açacaktır diye düşünüyorum.

“İşim olsa bu mücadeleyi daha güçlü yürütürüm”

* Televizyon programlarına çıkmak, kitaplara konu olmak bu mücadele için
çok iyi. Kişisel olarak baktığınızda
yüzde 50 iyi, yüzde 50 kötü. Artık rol yapmaktan kurtuldum. Açıklama yaptıktan sonra müthiş bir rahatlama hissettim. O açıdan iyi. Ama işimin olmaması açısından çok kötü. İşim olsa bu mücadeleyi daha güçlü bir şekilde yürütürüm.
* Hiçbir sporcunun çıkıp “Ben eşcinselim” demesine gerek yok. Ama yarın başlarına böyle bir şey gelirse
böyle de bir deli adam vardı, biz de
onun yaptığı gibi yapabiliriz diye düşünürler belki. Onlara böyle bir
cesaret verdiğime inanıyorum.
* Futbol, maçoluğun ön planda olduğu bir alan deniyor ya; bence futbol sahası, ekranlar birer sahne, maçoluk bir maske... Bu maskeyi takıp sahnede maçoluk gösterisi yapıyorlar. Sahne arkasında gerçek yüzleri ortaya çıkıyor. Ben pek çoğunun o gerçek yüzünü biliyorum.
* İstedikleri kadar uğraşsınlar beni futboldan soğutamayacaklar. Çocukluğumdan beri futbola âşığım. 10 yıl futbol oynadım, 14 yıl hakemlik yaptım. Başa dönsek ve seçme şansı verseler yine futbolu seçerim, yine hakemliği seçerim. Hatta yine eşcinsel olduğumu söyler, yine askere gitmemek için o raporu alırım. Hiçbir şeyden pişman değilim.
* Birkaç üst düzey hakem bana şunu sordu: “Hocam, neden hakem oldunuz, eşcinseller genelde modacı falan olmaz mı?” Ben de kendilerine şunu sordum: “Siz neden modacı olmadınız?” Pek anlayamadılar, “Nasıl yani?” falan dediler ama bence çok açık. Eşcinsel olan herkes modacı mı olmak zorunda? Ya da modacı olan herkes eşcinsel midir?
* Bu kitabı bence herkes okumalı, sadece eşcinseller değil. Yasemin (İnceoğlu) Hoca’nın önsözünde, Bawer’in yazdıklarında bence herkes kendinden bir şeyler bulacaktır. Eşcinsellerin neler yaşadıklarını hiç bilmeyenler buradan
çok şey öğreneceklerdir.
* Kanada’da bir arkadaşım var, beni yanına çağırıyor. Orada devlet benim gibilere kucak açıyormuş. Ama ben burada kalıp bu mücadeleyi sürdürmek istiyorum. İlle de birilerinin gitmesi gerekiyorsa bu duruma yol açan yöneticiler gitmeli.