Pazar "Trumpın kopyası olmam beklenmiyor"

"Trumpın kopyası olmam beklenmiyor"

02.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

"The Apprentice"in Türk versiyonu "Çırak"ı Kanal Dde sunmaya hazırlanan TÜSİADın eski başkanı Tuncay Özilhan: "Benden Donald Trumpın kopyası olmam beklenmiyor, yapmam da zaten. Program benim kendi üslubum çerçevesinde olacak"

Trumpın kopyası olmam beklenmiyor

axpaz011.jpg The Apprentice"in (Çırak) Türkiyeye uyarlanması uzun sürmedi. Yarışmayı sunacak isim ise eski TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan. Türk iş yaşamının en saygın isimlerinden Özilhanın, yarışmanın Amerika versiyonunu sunan Amarikalı işadamı Donald Trumptan çok farklı bir çizgisi var. Başından üç evlilik geçen ve magazin sayfalarından eksik olmayan Trumpın aksine Özilhan göz önünde olmayı sevmeyen iyi bir aile babası. Özilhan "Çırak"la bütünleşen ve Trumpın patent haklarını almayı düşündüğü "Youre fired!" (Kovuldun) sözünün de kendi üslubuna uymadığını belirtiyor. "Çırak"ı sosyal bir görev olarak gören Özilhanla ofisinde görüştük. Medyatik ne demek bilmiyorum. Bir ara yaptığım TÜSİAD başkanlığı dışında çok fazla basının önünde olmadım. Ama bu işi yapmam için çok ısrar ettiler. Sonunda da gençlere bu konuda yol gösterebileceğime inandığım için kabul ettim. Bunu sosyal bir görev olarak görüyorum. Bu işi kendi çizgilerim içinde yaparım, ondan sonra da biter. Yani medyanın önünde durup da magazin malzemesi olmam. Üst düzey bir yönetici olmanıza rağmen medyada fazla görünmüyorsunuz. Oysa "Çırak" ile medyatik olacaksınız. Buna hazır mısınız? "Çırak"ı ilk defa Amerikada Donald Trump yapmış ama bunun çeşitli versiyonları var. Benim de kendi üslubum var. Türkiyedeki "Çırak" benim yönetim anlayışıma, üslubuma ve karakterime uygun olacak. Zaten yapımcılarla da öyle anlaştık. Fazla zamanımı almayacak; haftada bir tatil günü yapacağız. Ben de gençlere birtakım tecrübelerimi aktarma fırsatı bulacağım için seviniyorum. Donald Trump hem iş hem de özel hayatıyla çok göz önünde olan, fazlasıyla medyatik bir insan... Genellikle iyi yaptın diyorlar. Ama tabii Türkiyede medya maalesef bu konuları biraz fazla magazinleştirdiği için bir sıkıntı olabilir. Ama ben onları yönlendiririm. Yani medya beni yönlendiremez. Patron bensem, üslubum neyse onu yaparım. Çevrenizden, ailenizden nasıl tepkiler aldınız bu yarışma konusunda? Herkes çok şaşırdı. Çünkü ben göz önünde olmayı sevmiyorum. Üç sene TÜSİAD başkanlığı yaptım, sonra da işime başladım. Ayrıca çok yoğunum. Arkadaşlar üç-dört ay çok ısrar ettiler. Kolay olmadı beni ikna etmek. En sonunda kıramadım. Birtakım pazarlıklar oldu. Benim kurallarıma göre, üslubuma uygun bir yarışma olmasını istedim. Sizin isminizi duyunca çok şaşırdık... "Yarışmayı hayatta olsaydı Sakıp Sabancı sunacaktı" Dönem dönem takip ediyorum ama öyle mukayeseler yapmıyorum. Bu üslup meselesi. Benden Trumpın kopyalığı beklenmiyor, yapmam da. Program benim kendi üslubum ölçüsünde olacak. Verilmek istenen mesajlar da her toplumun kendi örf ve adetleri çerçevesinde olacaktır. "The Apprentice"i takip ediyorsunuzdur. Donald Trumpla aranızda benzerlik görüyor musunuz? Trump, Amerikan anlayışına yakın bir üslup kullanıyor. Dolayısıyla birtakım farklılıklar görüyorum. Bizim geliştireceğimizde de birtakım farklılıklar olacaktır. Trumpın yarışmadaki tavrı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bakalım. Nasıl şekillendireceğimizi daha netleştirmedik. "Kovuldun" diyecek miyiz, demeyecek miyiz bilmiyorum. Programın çekiciliğini de sağlayacak bir yapıya kavuşturacağız. Daha tartışıyoruz. Hem program başarılı olsun, hem seyredenlere katkısı olsun hem de bir kariyer imkanı doğsun istiyorum. İzleyenler pazarlama, satış, operasyon, insan kaynakları hakkında bilgilensin. Düşünmeyi, kritik anlarda ani karar verebilmeyi öğrensinler. Ama siz de neticede "Kovuldun" diyeceksiniz... O daha netliğe kavuşmadı. Siz nasıl eleyeceksiniz yarışmacıları? Onların değerlendirmesi bu. Dolayısıyla o konuyla ilgili yorum yapmak istemiyorum. Benden önce Sakıp Sabancıya öneri götürmüşler, o da kabul etmiş ama maalesef rahatsızlığı nedeniyle gerçekleşmemiş. Keşke hayatta olsaydı... Kanal D Genel Müdürü Murat Saygı, "Çırak" için en iyi seçim Tuncay Özilhandı demiş. Niçin en iyi seçim sizsiniz? Tabii ki "Kovuldun" demem. Konuşurum, anlatırım, sebeplerini söylerim. Onun bu işten sıkıntı görmemesini sağlayıp destek olmaya çalışırım. Kimse kimseyi işten çıkarmak için de çıkarmaz. Zaten işten çıkarma Anadolu Grubunda da çok azdır. Çalışanlarımızı mutlaka bir şekilde kazanmaya çalışırız. Ama neticede bu bir program. Bir kişi elenecek, çok başarısız diye de elenmeyecek. Ticaret de her zaman risklerle dolu. Birini işten çıkarmanız gerektiğinde nasıl bir yol izlersiniz? Büyük bir ihtimalle elemelerin büyük bir kısmı objektif olacak. Yetki kullanma kısmı daha az olacak. Ekiplerin liderleri de, yardımcılarım da yorum yapıyor. Tabii benim de tecrübem var dolayısıyla en adil şekilde o elemeler yapılacak. Bu durumda program boyunca 15 kişiyi elerken zorlanmayacak mısınız? "Türk toplumu vahşi kapitalizme yatkın değil" Daha çok üniversiteden yeni mezun olmuş olan arkadaşları alıp yetiştirerek kademe kademe yükseltiriz. Aramıza sonradan katılan çok azdır, kendi içimizde yetiştirmeye ağırlık veririz. Tabii üniversiteden yeni mezun olan arkadaşlarımızı da seçme sistemlerimiz var, alacağımız işe göre, eğitimiyle değerlendiriyoruz. Görüşme, tanışma, sohbetle oluşan bir sistemimiz var. Geçmiş performanslarına, bize uyum sağlayıp sağlayamayacaklarına, kapasitelerine bakıyoruz. Birini işe alırken siz nelere dikkat edersiniz? Öyle bir kısıtlama yok. Irk, cinsiyet ayırımı yapmayız. Çünkü her görevin farklı insanlara ihtiyacı var. Kimse sonradan çıkmaz, kimseye de sonradan çıkmış gibi davranılamaz. Karışımın ve farklı insanların daha faydalı olduğunu düşünüyoruz. Tabii iyi bir üniversite bitirmiş olması, iyi bir lisan biliyor olması bizim için önemli. Ondan sonra biz onu kendi hamurumuza göre yoğuruyoruz, eğitiyoruz. Yeter ki çalışkan, dürüst, işine bağlı, hayal eden biri olsun. Zaten bu programın bir sloganı da "Hayal edin, risk alın, çok çalışın ve kazanın". Şöyle birini asla işe almayız diye bir kıstasınız var mı? İş yaşamında her şey mubah değil tabii ki. Bizim Anadolu Grubu olarak anlayışımız, Türk insanına daha yatkın olan anlayış ve etik kurallar içinde mubah. Rekabetin adil ölçülerde olması gerekiyor. Türkiye vahşi kapitalizme yatkın bir toplum değil. Örf ve adetlerimizde de bu yok. Donald Trumpın sloganlarından biri ise "İşte her şey mubahtır". "Birinciyi genel müdür de yapabiliriz" Ona açıklık getirelim. Kanal D 100 milyar, Anadolu Grubu da 100 milyar verecek. 200 milyar ediyor. Yani 12 aya bölünce yaklaşık 15 milyarlık bir maaş oluyor. Tabi seçilen arkadaşın özelliklerinin, performansının nasıl olacağını bilmiyoruz. Gelip genel müdür mü olur, müdür mü olur, şef mi olur. Orada herhangi bir kısıtlamamız yok. Kazanan şahsın kapasitesine göre bir pozisyon olacak. Birinci olan yarışmacı 15 milyar maaşla Anadolu Grubunda işe alınacak, değil mi? Eğer tecrübesi, geçmiş performansı uygun olan biriyse genel müdür de olabilir. Veya yeni mezundur, özellikleri olan bir arkadaşsa uzman olarak başlar ve burada yükselir. Bir yıllık diye başlayacak ama performansını beğenirsek devam edecek. Zaten elemana ihtiyacımız var. Yani seçilen genel müdür de olabilir diyorsunuz.. "The Apprentice"te yarışmacıları birbirinden değişik görevler bekliyor...NBCde yayınlanan ve 3üncü sezonuna hazırlanan "The Apprentice"i ABDde her hafta ortalama 21 milyon kişi izliyor. Ünlü işadamı Donald Trump, kendisiyle çalışma hayalleri kuran 16 genci iki ayrı takıma ayırarak pazarlama, yatırım gibi yeteneklerini test ediyor. Yarışmacılar sokakta limonata satıyor, eski evleri yüksek paralara kiraya veriyor, restoran işletiyorlar. Trump her haftanın sonunda daha az para kazanan takımı jüri önüne çağırıp takımın liderine zararlı olan kişiyi seçtirmesini istiyor. Yapılan değerlendirmeler sonucunda da Trump içlerinden birine "Kovuldun" diyor. Birinci ise Trumpın şirketlerinde yıllık 250 bin dolar maaşla işe giriyor.Donald John Trump 14 Haziran 1946da New Yorkta doğdu. İşletme okuduktan sonra baba mesleği emlakçılığa başlayan Trump 1980lerde casino, spor, ulaşım ve emlak sektöründe "devleşti". 1990larda maddi sıkıntıya giren Trump 2000deki seçimlerde başkanlığa aday olmaya da kalkıştı ancak daha sonra vazgeçti. 2004 yılında NBCnin reality showu "The Apprentice"in genel yönetmeni ve "yıldızı" oldu. Trump kendine güveni, rahatlığı, medyayla iyi ilişkileri ve manken sevgilileri sayesinde gündemde olmaya devam ediyor. Çırak adayları sokakta limonata satıyor Trump mikrop yayıldığı gerekçesiyle el sıkışmaktan nefret ediyor. Abur cubura bayılıyor. Güzel restoranlarda yemektense evde atıştırmayı tercih ediyor. McDonaldsa düşkün. Her sabah 5te uyanıyor. Bütün mülklerine kendi ismini veriyor, binalarını "T" harfleriyle donatıyor. Miss Universe, Miss USA ve Miss Teen USA güzellik yarışmalarının ortağı. İlk eşi Ivanadan 1992de, Marla Maplesdan da 99da boşandı. Şu anda model Melania Knauss ile birlikte. 3 çocuğu var. Saç stili herkesin dilinde. İnternette Trump ve saç diye arama yaptığınızda 282 bin sayfa çıkıyor. Trump ise "Saçlarımın çok iyi olmadığını biliyorum ama korkunç da değil" diyor. Saçları ona ayrı bir "hava" katıyor!