Pazar "Türkiyede hiç eşcinsel futbolcu tanımadım, duymadım"

"Türkiyede hiç eşcinsel futbolcu tanımadım, duymadım"

07.11.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Beşiktaşın eski oyuncusu Pascal Nouma: "Ahmet Dursun ve benim için de homoseksüel dediler. Ne Ahmet Dursun ne de ben homoseksüelim. Bir erkekle beraber olacağıma başıma silahı dayar, kendimi öldürmeyi tercih ederim. Ama karıma homoseksüel olduğumu söylemeleri benim için başka kızlarla birlikte olduğumu söylemelerinden daha iyi"

Türkiyede hiç  eşcinsel futbolcu tanımadım, duymadım

Pascal Nouma 2002-2003 futbol sezonunu tamamlayamadan Beşiktaştan gönderildi. Fenerbahçeye attığı golden sonra elini şortunun içine sokup "ayıp hareket" yapmıştı. Şansını Katarda bir kulüpte denedi ama mutlu olamadı ve ülkesi Fransaya döndü.Beşiktaşın eski futbolcusu Pascal Noumayı anlatmak için birçok kelime kullanılabilir: Çılgın, agresif, kavgacı, gece hayatına düşkün, taraftarın hastası, paparazzilerden hoşlanmayan, oynadığı hemen her maçta kart gören ve çok sevimli... Bizimle olan röportajı boyunca da öyle bir ifadeyle oturuyor, konuşuyordu ki sanki birden ayağa kalkacak ve rap yapacak gibi bir havası vardı. Geçen hafta birkaç günlüğüne İstanbula gelen Pascal Nouma beni "diskoya götürmedi" ama yaklaşık bir buçuk saatini bana ayırdı. Tanıştıktan bir süre sonra Swissotelin lobisinde ben, "Fransada doğdu Beşiktaşlı oldu, helal olsun sana Pascal Nouma" diye mırıldanırken, Nouma da kapı zilini duyup oynayanlar gibi kendisi hakkındaki bu güzide besteye eşlik etti. Biz böyle slogan ata ata ortalıkta dolanırken oteldeki müşteriler de bize büyük bir ihtimalle deli gözüyle baktı. Hatta üç kişi daha bulsaydım halay çekebilecek kıvama bile gelebilirdik. "Emrenin yaptığı hareketi ben yapsaydım büyük ceza alırdım" Hem Kanal Dde İlker Yasinin programına katılmak hem de arkadaşlarımı görmek için geldim. Türkiyeye neden geldiniz? Arkadaşlarımın hepsi futbolcu. Bayram Bektaş, Ahmet Dursun, Yasin Sülün, Ali Cansun. Arkadaşlarınız kimler? Bir arkadaşımın evinde televizyonda seyrettim. Beşiktaş-Fenerbahçe maçını nerede seyrettiniz? Ben bu konuda yetkili değilim. Bunu bana değil, sahadakilere ve yetkililere sorun. Emrenin Nobreye yaptığı hoş olmayan el hareketi konusunda ne düşünüyorsunuz? Benim yaptığım hareket gibi Emrenin hareketi de doğru değildi. Benim yaptığım hareketle onunki arasında bir fark yok. Bana yedi ay ceza vermişlerdi. Bakalım Emreye ne kadar ceza verecekler. Bence Emre çıkıp özür dilemeli ve konu kapatılmalı. Bana yapılanın ona da yapılmaması gerekir. Ama biliyorum ki aynı hareketi ben yapmış olsaydım yine çok büyük bir ceza alırdım ve gönderilirdim herhalde. Emrenin yerinde olsaydınız sonuç ne olurdu? O maçta Carew oyundan çıkarken van Hooijdonkun yüzüne bir şaplak indirdi. Hooijdonk da pozisyonu göremeyen hakeme Carewi şikayet etti. Sonuçta Carew yerine Hooijdonk sarı kart gördü. Bugün de ayağıma birisi bassa ya da tokat atsa ben de tepki gösteririm. Ama eğer o maçta ben olsaydım, aynı hareketi yapsaydım hakem eminim ki ne olursa olsun sarı kartı bana gösterirdi. Size haksızlık mı yapıldı yani? Benim mimlenmemle ilgisi yok. Kasten bir harekete maruz kalıp tepki göstermeyen bir oyuncuyu siz tanıyor musunuz? Tanıyorsanız bana söyleyebilir misiniz? Yani siz mimlendiniz mi? "İyi bir aile babası oldum ama karım beni evde çok görmekten sıkıldı" İyi bir aile babası oldum. Hayatınızda yeni bir şey var mı? Pozitif hiçbir şey yoktu. Anım bile yok. Katarda nasıl geçti günler? Sürekli antrenman yapıyorum. Ayrıca herkesin yaptığını yapıyorum. Bir yerlerde yemek yiyorum, televizyon seyrediyorum. Kızımı okula götürüyorum, akşamüstü de alıyorum. Bale, piyano derslerine götürüp getiriyorum. Yani ailemle daha çok vakit geçiriyorum fakat karım beni evde çok görmekten biraz sıkıldı galiba. Fransada futbolsuz günler nasıl geçiyor? Gece hayatından bahsediyorsanız, canım çok fazla dışarı çıkmak istemiyordu. Evde kalmayı tercih ediyordum. İstanbuldaki gibi renkli bir hayat değil... Yo, aynıyım. Tanımladığınız gibiyim. Ben normalim. İnsanlar beni anlamıyor. Bakınca bana psikopat diyorlar. Bana garip birisiymişim gibi davranılmasın. Bu beni çok rahatsız ediyor. Sahaların hırçın çocuğu uslandı mı? "Hiçbir ülkede Türkiyede kurduğum kadar sıcak ilişkilerim olmadı" Evet. Benim burada çalışma iznim vardı. Ben hep Türklerin geçtiği kapıdan geçtim. Çünkü bu biraz da kendimi Türk gibi gördüğüm içindi. Türkiyeyi seviyorum ve burada kendimi evde hissediyorum. Atatürk Havalimanında Avrupalılar için değil Türkler için ayrılan kapıdan Türkiyeye giriş yapmışsınız. Ve "Ben Türküm" demişsiniz galiba. Hiçbir ülkeye kendimden bu kadar çok şey vermedim, hiçbir ülke de bu kadar çok şey vermedi bana. Başka hiçbir ülkede Türkiyede kurduğum kadar sıcak ilişkilerim olmadı. Türk gibi hissetmek ne demek? Parmağınızda yüzüğünüz var, evlisiniz anladığım kadarıyla. Siz karınızı seviyorsunuz, ona aşıksınız. Birisi bir çırpıda bu aşkınızı anlatmanızı istese anlatamazsınız. Benimki de böyle bir şey. Benim içimde Beşiktaş aşkı var. Bu konularda bir tek insanın kalbi konuşur. Beşiktaştan ayrı olmak çok zordu. Hâlâ da çok zor. Neden sürekli Beşiktaşta futbol oynamak istediğinizi söylüyorsunuz? Beşiktaşın diğer takımlardan farkı ne? Evet hâlâ bunu düşünüyorum. Bir insan böyle bir açıklama yapmışsa, bunun arkasında bir sevgi vardır. Benimki de Beşiktaş sevgisiydi. Hâlâ bedelsiz de olsa Beşiktaşta oynamayı düşünüyor musunuz? Evet, biliyorum. Birçok kulüpte oynadım. Çarşı gibi taraftar grubu dünya üzerinde bir tek İstanbulda var. Futbolu hiçbir zaman kendim için değil, güzel bir gösteri izlemek isteyen insanlar için oynadım. Bazen o gösteriyi kırmızı kart görerek bozsam da böyle düşündüm... Her geri gelişimde onlar beni affetti çünkü onlar beni tanıyordu. Ve ben her zaman verebileceğimin en iyisini vermeye çalıştım. Beşiktaş taraftarının sizi hâlâ sevdiğini biliyorsunuz. Nefes aldığınız sürece ümidiniz vardır. Beşiktaşa dönmek için ümitli misiniz? Geçen her gün aynıdır ama birbirine benzemez. Bugün bir şey söyleyemem. Yapacağım ilk şey sahada iyi oynamak ama hayatım kesinlikle değişmeyecek. Değiştirmem. Beşiktaş sizi kabul etse, burada kalıcı olmak için ne yapardınız ya da ne yapmazdınız? Yediklerime, içtiklerime dikkat ediyorum ama herhangi bir rejim yapmıyorum. Sadece fast food türü yiyeceklerden uzak duruyorum. Geri dönmek için yiyip içtiklerinize de dikkat ediyorsunuzdur herhalde. Rejim yapıyor musunuz? Beni destekleyeceğine eminim. Onun da hoşuna gider. Karınız ne düşünür İstanbula dönme konusunda? Maça çıkarken ölüm ve yaşamı düşünürdüm. İstediğimi yapmak için her hafta bir 90 dakikam vardı. Ve ben de bundan faydalanıyordum. Benim sanki kendime ait bir 90 dakikam vardı. Maç bittikten sonra herkesin Nouması oluyordum. Her hafta oynanan o 90 dakika benim özgür olduğum tek zamandı. İstanbulda futbol oynarken sahada ne hissederdiniz? Evet. Fransada bir futbolcu izinli olduğu gün istediği gibi dışarı çıkıp dolaşır. Ama Türkiyede insanların özel hayatına inanılmaz müdahale ediliyor. 75 yaşından sonra mı dışarı çıkayım? Gençken bunları yapacağım elbette. Bazen insanların özel hayatına bu kadar müdahale edilmesi kötü sonuçlar doğurabilir. Fransada veya başka ülkede futbol oynayanların özel hayatına Türkiyedeki kadar karışılmaz. Siz Beşiktaşta futbol oynadığınız dönemde paparazzilerden epey şikayetçiydiniz, değil mi? Evet, böyle bir şey başıma geldi. Karımdan neredeyse ayrılıyordum. Bir bar çıkışında benimle fotoğraf çektirmek isteyen bir grup kız geldi. Oradaki gazeteciler de bizim yan yana fotoğraflarımızı çekti. Ertesi gün gazetede yeni sevgilim olarak yayımlandı. Karıma durumu açıklamak zorunda kaldım. Zor bir durumda bırakılmıştım. Kötü sonuçlanabilecek durumla karşılaştınız mı? "Dönersem paparazzileri takip eden bir dedektiflik şirketi kuracağım" Beşiktaşta oynarsam aynı şeyler olacak, değişen bir şey olmayacak. Yine onlarla karşı karşıya geleceğiz herhalde. Ama eğer Türkiyeye gelirsem beni sürekli takip edenleri takip eden bir dedektiflik şirketi kuracağım. Bir elin sürekli boğazınızda olmasının nasıl bir şey olduğunu ancak bu şekilde anlayabilirler herhalde. Mesela Türkiyede tekrar futbol oynayacaksınız diyelim. Paparazzilere karşı bir önleminiz olacak mı? Kalbim attığı, kafam çalıştığı ve vücudum beni taşıdığı sürece futbol oynamak istiyorum. Daha kaç yıl futbol oynayabilirsiniz? Mutlu bir çocukluk geçirdim ama olmaması gereken bir yerde. Yedi kardeştik. Ailem benim doktor olacağımı düşünüyordu. Kardeşlerimle sokak aralarında futbol oynuyordum. Futbol aşkı da böyle başladı. Yaşadığım mahallede insanlar soygun falan yapardı. Futbol sevgim olmasaydı beraber büyüdüğüm arkadaşlarım gibi suçlu biri olurdum herhalde. Paris banliyösünde diğerleri gibi yatardım. Futbol beni kurtardı oradan. "Futbolcu olmasaydım suçlu biri olurdum" "Bir erkekle birlikte olacağıma ölmeyi tercih ederim" Futbol hayatımda böyle bir şeye tanık olmadım. Türkiyede hiç eşcinsel futbolcu tanımadım, duymadım. Başka ülkelerde olabilir ama Türkiyede bu mümkün değil. Ahmet Dursun ve benim için de homoseksüel dediler. Ne Ahmet Dursun ne ben homoseksüeliz. Bir erkekle beraber olacağıma kendimi öldürmeyi tercih ederim. Silahı başıma dayarım. Son dönemde Türkiyede eşcinsel futbolcu tartışmaları yaşanıyor... Bilmiyorum. Bir gün Ahmet Dursun beni insan olarak çok sevdiğini söyledi ve bunu hemen çevirdiler. Ahmet benim çok iyi arkadaşım, dostum. Karıma Pascalın homoseksüel olduğunu söylemeleri benim başka kızlarla birlikte olduğumu söylemelerinden daha iyi. Peki, neden böyle bir iddia ortaya attılar? "Kovulduğumu söylediklerinde ailemden birini kaybetmiş gibi hissettim" Hayır. Hiç kimseye karşı böyle bir duygum yok. Tek kızgınlığım o hareketi yaptığım için kendime. Başta Serdar Bilgili olmak üzere sizi gönderenlere karşı kırgınlığınız, kızgınlığınız var mı? İstanbuldaki en büyük hatamdı. Bir de Fransada kızımın attığı ilk adımı deplasmandaki bir maç yüzünden göremediğim için kendime çok kızgınım. Bu hayattaki en büyük hatanız mı? Hayatımda hiç hissetmediğim bir şeydi. Kovulduğumu söyledikleri an sanki ailemden, en yakınımdan birini kaybetmiş gibi hissettim. Yatağa yatıp gözlerimi tavana diktiğimde tavan yüzüme kadar iniyormuş gibi daraldım o gece. Kovulduğunuzda başınızı yastığa koyunca ne hissettiniz? Bir gün evde çok ilginç bir diyalog yaşandı kızımla aramda. Sekiz yaşındaki kızım bana "Beşiktaştan benim yüzümden kovuldun" dedi. Ben de ona "Neden?" diye sordum. Marsilyada futbol oynarken kızıma "Beşiktaş beni transfer etmek istiyor, Marsilyada mı kalayım Beşiktaşa mı gideyim" diye sormuştum. O da bana "İstanbulu çok seviyorum. Beşiktaşa git" demişti. Bu olaydan sonra kendini suçlu hissetmiş ve bana "Marsilyada kalsaydın bunlar başına gelmeyecekti" demişti. Karınız, kızınız ne tepki gösterdi kovulma işine? Gizli bir takip etme durumuydu benimki. Fransadaki Türk arkadaşlarıma her hafta Beşiktaşın durumunu soruyordum. Türkiyeden uzaklaştıktan sonra Beşiktaşın ligde nasıl olduğunu takip ettiniz mi?