Pazar Ürettiğimizi satıyoruz

Ürettiğimizi satıyoruz

08.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

2001 verilerine göre, Türkiyede 15 bini aşkın işletmede 200e yakın ürün organik olarak üretiliyor. Organik ürün ihracatımızda Avrupa Birliği ülkeleri önemli bir yere sahip

Ürettiğimizi satıyoruz

Birçok ülkede normal tarım ürünlerinin sağlığı ve doğal dengeyi bozduğunu düşünenler organik ürünlere yöneldi. Bu nedenle, onlarca ülkede organik üretimi ve tüketim potansiyelini artırmak için çok sayıda çalışma yapıldı. Üreticiler böylece, doğayı ve tarım alanlarını tahrip etmeden, insanlara olumsuz yan etkileri olmayan bitkisel ve hayvansal üretime yönelmeye başladı. Türkiyede de hem üretici hem tüketici açısından gelişmeler söz konusu.ABDde Hartman Grubunun hazırladığı "Sağlıklı Yaşam Raporu"nda, tüketicilerin organik ürünleri tercih etme nedenleri araştırıldı. Araştırma sonucunda, tüketicilerin yüzde 66sının organik ürünleri sağlıklı ve daha besleyici olduğu için, yüzde 38inin tadının daha iyi olduğunu düşündüğü için, yüzde 30unun gıda güvenliği (ilaç kalıntısız, hormonsuz ürün) sağlaması bakımından, yüzde 26sının ise çevreye olumlu etkileri olduğu için tercih ettiği ortaya çıktı.Türkiyede yapılan benzer bir çalışmada ise, ankete konu olan tüketicilerin yüzde 91i organik ürünleri hiç duymadıklarını söyledi. Özellikle gelir düzeyi yüksek, orta yaşın üstünde ve sağlık riskleri konusunda duyarlı tüketicilerin önemli bir talep potansiyeli oluşturduğu da belirlendi. Türk tüketicinin normal ürünlere oranla öngördüğü fiyat farkı ise normal ürünün iki katı. Teşvikler, aşırı destekler ve 1970te kimyasal gübrenin keşfi ile "Yeşil Devrim" olarak adlandırılan tarımsal üretimin artırılma çabaları, dünyadaki açlık sorununa çözüm getirmeyi amaçlıyordu. Ancak, kullanılan tarım şekilleri, doğada tahribata yol açtı ve bugün tüketicide "katkısız, sağlıklı" ürün talebini ortaya çıkardı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Pazarlama ve Dış Ticaret Daire Başkanı Hüseyin Gazi Kayanın hazırladığı "Dünyada ve Türkiyede Organik Tarımsal Ürün Ticareti ve Tüketici Reaksiyonları" raporunda organik ticaretle ilgili Türkiye gerçeği göz önüne seriliyor.AB ülkelerinde ekolojik tarım yapan işletme sayısının 120 binden fazla olduğu biliniyor ve üretimin hızla yaygınlaştığı da bir gerçek. Özellikle yıllık ortalama yüzde 25-30 oranındaki büyüme hızı dikkate alındığında...Dünyada organik tarım ticaretinin parasal boyutu da hızla büyüyor. Organik gıda satışlarının 25 milyar dolardan, 10 yıl içerisinde 100 milyar dolar seviyesine çıkacağı tahmin ediliyor.2000 yılı itibarıyla, organik gıda satışları Amerikada 8 milyar dolar, Japonyada 2,5 milyar dolar, Kanadada 825 milyon dolar ve Avustralyada 150 milyon dolara ulaştı.ABDde yapılan bir araştırmaya göre, ABDde organik gıda satışlarının 2001 yılında 9 milyar doların üzerinde, 2002 yılında ise 11 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği, 2005te satışların 20 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Türkiye gerçeği ve dünyadaki durum 2001 verilerine göre, Türkiyede 200e yakın ürün organik olarak üretiliyor. Türkiyede organik üretim yapan 15 bini aşkın işletme faaliyet gösteriyor ve yaklaşık 60-70 bin hektar alanda organik üretim gerçekleşiyor.2002de ise yaklaşık 70 bin hektar alanda 295 bin ton organik ürün üretildiği tahmin ediliyor.Türkiyede son yıllarda işlenmiş organik ürünlerin miktarı da artmaya başladı. Dünyada ise bu çeşitlilik mobilya, kozmetik, şampuan, balıkçılık ve yün gibi çok geniş bir alana yayılıyor. İhracatta yüzde 60lık payla Almanya ilk sırada yer alıyor. Arkasından ABD ve diğer Avrupa ülkeleri geliyor. Bu alandan sağlanan yıllık ihracat geliri 100 milyon dolar civarında. Türkiyenin organik ürün ihracatında AB ülkeleri önemli bir yere sahip. Özellikle Almanya, İngiltere, İsviçre, Avusturya, Hollanda, Fransa ve Danimarka ihracatta başlıca alıcı ülkeler arasında. ABD, Kanada, Avustralya ve Japonya da potansiyel pazarı oluşturan diğer ülkeler.Baklagiller Almanya ve İngiltereye; kuru incir Avustralya, Avusturya, Belçika, İsviçre, Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Hollanda, Norveç, İsveç, ABD, İngiltereye; meyve suyu Almanya, Yunanistan, İsrail, ABDye; dondurulmuş gıda Belçika, Brezilya, İsviçre, Fransa, Danimarka, Almanya, İspanya, İsrail, İsveçe; kuru kayısı ve üzüm ise onlarca ülkeye ihraç ediliyor.Türkiyenin ihracat yaptığı organik ürünler arasında anason, rezene, kişniş, kimyon tohumları, badem, bulgur ve irmik, ceviz, çamfıstığı, reçel ve konserveler de bulunuyor. Türkiyede organik tarımsal üretim Toprağın canlı tabakasını koruyor.Çevre kirliliğini önlüyor. Kansere, kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi var.Hasta olanların yaşam kalitesini yükseltiyor.Hastalıklar sonucunda oluşabilecek komplikasyonları önlüyor.Alerjik cilt hastalıklarını engelliyor.Damarların yaşlanmasını önlüyor.Yaşlanmayı geciktiriyor.Toksinlerin boşaltılmasını sağlıyor.Hücre sağlığını koruyor. Kanın temizlenmesine yardımcı oluyor. Organik ürünün yararları Kelkitte organik tarım işletmeciliği Organik ürün tüketiminin dünya çapında hızla artması, sentetik kimyasal kalıntı içermeyen sağlıklı ve güvenilir ürünlerin gün geçtikçe daha çok tercih edilmeye başlanması, organik tarımı çağdaş bir iş kolu haline getirdi.Doğan Grubu da, Tarım Bakanlığının organik tarım için pilot bölge olarak belirlediği Kelkit havzasında organik süt ve besi hayvancılığı yatırımına başlayarak tesislerini kurdu. Projenin ilk ayağında 2 bin 500 başlık bir sürü hedeflendi. Ekim 2004te 600 baş gebe düve ithalatı yapılarak projeye start verilecek.Önümüzdeki yıl ise, organik çiftlik sertifikası hedefleniyor. Böylece organik süt üretimine de geçiş yapılacak. Projenin devamında yıllık 8 bin ton organik süt üretimi planlanıyor. Böylece, Avrupadaki en yüksek kapasiteli organik süt sığırcılığı işletmesi yaratılmış olacak.Doğan Holding Sanayi ve Ticaret Grup Başkanı Ahmet Çağlar, Kelkit projesiyle ilgili sorularımızı yanıtladı. Organik ürün tüketiminin belirli sebepleri var. Tüketici marketten organik ürün satın alırken öncelikle kendisinin ve ailesinin sağlığını ön planda tutuyor. Organik tarım ürünleri ile beslenen bir kişi bünyesine sağlığına zarar veren tarımsal girdileri de taşımamış oluyor. Tarımda çok sayıda kimyasal sentetik bitki koruma maddesi ve gübre kullanılıyor. Bunlardan Türkiyede yılda 45 bin ton kullanıyor. Bunlar da soframıza geliyor. Organik tarımda ise kimyasal artıkların, pestisitlerin yerini biyolojik mücadeleler ve kültürel önlemler alıyor. Kimyasal sentetik gübrelerin yerini yeşil gübreleme ve organik gübreler alıyor. Toprak mümkün olduğu kadar az işleniyor. Sonuç olarak organik tarım ürünlerini tüketmek, sadece kendimizin ve ailemizin sağlığını korumak değil, aynı zamanda dünyamıza ve geleceğimize de yatırım yapmak anlamına geliyor. Neden organik tarım? Kelkit organik tarım yapmaya elverişli bir vadi olmakla beraber, Tarım Bakanlığı tarafından 2001de pilot bölge seçildi. Doğan Grubu da uzun zamandır Kelkite yatırım yapmak istiyordu. Gümüşhanenin Kelkit ilçesi, çok verimli topraklara sahip. Ayrıca, organik tarım projesiyle, yıllardır ekilmeyen atıl arazileri üretime kazandırarak göçün önüne geçmekte önemli bir katkı sağlanmış oldu. Proje neden Kelkitte hayata geçti? Organik tarım yönetmeliklerine göre faaliyet gösterilen her alanda geçiş dönemi denilen bir süreç yaşanıyor. Bu süreç, bitkisel üretimlerde 2-3 yıl, süt sığırcılığı üretimlerinde ise en az altı ay sürüyor. Her iki üretimi de bünyemizde gerçekleştirdiğimizden ötürü, öncelikle hayvanların yem ihtiyacını karşıladığımız bu dönemde gerek kendi yem bitkisi üretim alanlarımızda, gerek sözleşmeli üretim alanlarında bu geçiş dönemini tamamlamamız gerekiyor. İlk satış ne zaman gerçekleşecek? Henüz iç pazar çalışmaları çok yeni olmasına karşın istenilen düzeye gelemedi. Bunun en temel nedeni içerisinde bulunduğumuz sosyoekonomik durum ve organik ürün kavramı farklılığının net olarak algılanamamış olması. Türkiyede organik ürün pazarı ne durumda?