Pazar "Üzüm Kızı"na özlem

"Üzüm Kızı"na özlem

27.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bugün rakının reklamı dahi yasaklanmak istenirken, Osmanlı'da "kızlı" rakılar satılıyor, erotik afişleri asılıyor, tanıtımları yapılıyordu. Din temelli bir imparatorlukta bir asır öncenin iklimi, bugünkünden bile daha hoşgörülüydü

Üzüm Kızına özlem

myalcin@turk.net Normalde bir müzayede nadir şarap ve içkiler satışa konmadığı takdirde bir içki yazarının pek ilgi alanına girmez. Ama bu artırmada, bazı eski rakı şişelerinin yanı sıra öyle bir doküman satışa çıkacak ki bugünlerde yaşadıklarımız düşünüldüğünde önemli mesajlar içeriyor.41 santime 24 santim ebatında, orta boy bir afiş bu. Sayfada fotoğrafını gördüğünüz, "Üzüm Kızı" rakısının reklam afişi... Afişte rakının "Düziko", yani anasonsuz düz rakı olduğu belirtiliyor. Üzümden yapıldığı ve iki kez damıtıldığı da ekleniyor. Bunlar bir rakı reklamı için normal ifadeler. Ama asıl çarpıcı olan, afişte yer alan "Üzüm Kızı"... Hepsi de başı açık, makyajını zamanın modasına göre yapmış birer kadın yüzünün bulunduğu üzüm taneciklerinin üzerinde, Delacroix'nın "Özgürlük" resmindeki memesi hafifçe açılmış kadın figürünü anımsatan, bir memesi gözüken güzel ve şuh bir kadın figürü oturtulmuş. Akça pakça bir dilber olan üzüm kızı, elindeki kadehi gökyüzüne doğru kaldırıyor ve davetkar bir ifadeyle bizi bu rakıyı içmeye çağırıyor.Bundan tam bir asır önceye, Osmanlı'nın son zamanlarındaki meşrutiyet dönemine ait olan bu rakının neşeli etiketine bakınca, insan düşünmeden edemiyor: "Aradan bir asır geçtikten, imparatorluk yıkıldıktan, hilafet lağvedildikten ve laiklik ilan edildikten bunca yıl sonra, 21'inci yüzyılda bir Türk rakı üreticisi böyle bir afişle reklamını yapabilir mi? Yapıyor mu?"Cevap ne yazık ki olumsuz... Bırakın erotizmi böyle cesurca kullanmayı, rakının reklamının yapılması bile engelleniyor, uluslararası bir alan olan havalimanının gümrüksüz bölgesinden rakı panosu kaldırılıyor. Bir yandan da tütünle ilgili düzenlemelere "İçki için yapılan reklamların harcamaları vergiden düşülemez" gibi hükümler sokuşturularak, içki firmalarının eli kolu bağlanmak, satışları düşürülmek isteniyor. Ressam Bedri Baykam'ın gönderdiği mektup da, tam da bu iklimde konuya başka bir cepheden bakıyor. İstanbul Dedeman Oteli bugün saat 14.00'ten itibaren heyecanlı bir mücadeleye sahne olacak. İstanbul Müzayede adlı şirketin düzenlediği karma müzayedede, kartpostaldan fotoğrafa, gravürden hisse senedine, objelerden kitaplara binlerce nadide parça meraklılarınca kapışılacak. Baykam'ın yazısının başlığı böyle. Eserlerinde erotizme cömertçe yer veren medeni cesareti yüksek bu ünlü ressamımız, mektubunda şöyle diyor:"Fransa gibi bir özgür ülkeyle, bir 'yobaz yaşam' ülkesini birbirinden ayıran ölçüler nedir? Kimya fabrikaları mı? Askeri uçaklar mı? Tekstilde kullanılan kumaşlar mı? Cerrahların kalitesi mi? Yoksa özgürce yaratılan eserler, iddialı defileler, erotik fotoğraflar ve mağazalar, gece kulüpleri, nefis şaraplar, ışık saçan sinemalar, dev kitapçılarda bulunan on binlerce özgür yayın mı?İşte sorunun yanıtını çok iyi bilen şeriatçılar, hep bu çağdaş, özgürlükçü yaşama saldırırlar: Her yerde bu keyif rüzgarları hedef olur: Alkol satan barlar, büfeler, çıplaklık içeren sanat eserleri, dekolte kadın kıyafetleri... İşte bu noktada laik kesim Türkiye gibi 'Müslüman' bir ülkede hemen komplekslere giriyor: 'Aman alkolü savunuyor görünmeyelim, aman çıplaklığı savunuyor görünmeyelim'. Anlayamadıkları konu, bu 'mahcubiyetin', içine çekildikleri puslu yobaz dünyada ölümcül bir demokrasi virüsü olduğu! Bu zaaf dolu tavrımız, şu sorularla mağlubiyete koşuyor: 'Canım sanki laiklik alkol mü? Laiklik pavyon mu? Laiklik bikini mi, çıplaklık mı? Laiklik diskolar mı? Girmeyelim bu konulara!'Bir kabus gibi üzerimize yıktıkları bu kara tabloyu, tam bir güreşçi silkinmesiyle yeneceğiz. Özgürlüklerin bir bütün olduğunu hatırlayacağız. Hiç kimse bizi, yaşama din eksenli bakmaya mecbur edemeyecek. Yaşam tarzımıza karşı tahammülsüz, faşist, hukuk dışı dinci söylemlerle çökmeye kalkanlara, her şeyden önce 'itaatsizlik'le yanıt vereceğiz. Nasıl dün 'Nevizade Eylemi' ile Beyoğlu'ndan yobazları püskürttüysek, her noktada alanımızı gururla koruyacağız. Ve dostlarımıza öğreteceğiz ki, alkolü savunmadan ne kadın hakları, ne basın özgürlüğü, ne internet, ne işçi hakları, ne de laik hukuk devleti savunulur!"Bedri'nin cesur ve ateşli satırlarının altına ben de imzamı atıyorum. Ve toplumda yukarıdan aşağıya estirilmek istenen, yaşama sevincini, içme mutluluğunu, neşeyi, mizahı, erotizmi baskı altına alan yobazlık rüzgarının elbet dineceğini, etiketlerinden üzüm kızlarının hınzırca göz kırpacağı rakıları onlara öpücükler yollayarak yudumlayacağımız günlerin yakın olduğunu umuyorum... "Yaşasın Alkol, Aşk, Sanat, Erotizm, Özgürlük!"