Pazar Yaramaz çocuklar hiç yaşlanmaz

Yaramaz çocuklar hiç yaşlanmaz

09.11.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Sekiz yıl aradan sonra yeni albümünü çıkaran AC/DC kendi yarattığı geleneği sürdüren, bir elin parmakları kadar az topluluktan biri. Onlar hâlâ genç çünkü onlar hâlâ yaramaz

Yaramaz çocuklar hiç yaşlanmaz

Dünya bir dolu umudunu 70’li yıllarla birlikte kalbine gömerek gerici 80’lere adım atarken, kültür ve müzik alanındaki tüm beğeniler de yerini yenilere bırakıyordu.
Özellikle punk ve post-punk toplulukları, çıkışlarındaki fikirleri unutmuş gibi umutsuzluk saçan şarkılarla politik çizgiden uzaklaşıyorlardı. Az sayıda albüm vardı o zamanlar enerjisiyle yürekleri hoplatan, damarlara kan pompalayan. Bunlardan biri şüphesiz, sivri dili, kesik gitar riffleri ve punkvari çığlıklarıyla AC/DC’nin “Back in Black” albümüydü.
Eski tip rakçılarda bulunan sınıfsal tepkilere artık rastlanmasa da, isyan duygusunun içinde bolca yer aldığı bir gençlik özbilinci vardı içinde.
AC/DC müzik dünyasında en şaşırtıcı rakamlara sahip topluluklardan biri oldu.
200 milyonun üzerinde albüm sattı, bunun 45 milyonu efsane albüm “Back in Black”. Topluluk bugünlerde yeni albümü “Black Ice” ile yeniden içimize ateş düşürüyor.

Kısa pantolonlu kahraman
“Black Ice” AC/DC’nin sekiz yıl sonra çıkardığı ilk albüm. Angus ve Malcolm Young kardeşlerin gitarları kalbimize bıçak gibi saplanmaya devam ediyor. Sanki çok bir şey değişmemiş, geride kalmamış yıllar. Birisi aynı bıçakla tarihten kesip getirmiş o zaman dilimini karşımıza. Brian Johnson halen çığlık çığlığa, Malcolm elindeki Gibson gitarıyla halen üç akorlu şarkıların kahramanı, diğer heriflerse halen çok yaman.
Yaşlı kurtlar bazı yeni sessel numaralar da yapmıyor değil. “Stormy May Day”deki Led Zeppelin’in “In My Time of Dying”ini andıran slide gitarlar, sigara dumanıyla tahrip olmuş vokalle söylenen “Decibel”in ZZ Top havalı funk-groove duygusu gibi. Parçalar kalp atışı hızında. Özellikle açılıştaki “Rock’n Roll Train” yüksek perdeli vokaliyle 1980 yılında ölen solist Bon Scott’a saygı şarkısı gibi.
Tehditkar “War Machine”, haşmetli ve gösterişli “Big Jack”, endüstriyel metal şiddetindeki “Money Made”, çılgın, akıl almaz ve bir o kadar da hüzünlü “Rock’n Roll Dream”; bu şarkılardaki hacimli yapının hayırlı müsebbibi, genelde Springsteen albümlerimden tanıdığımız yapımcı Brendan O’Brien. Bu onun zaten temel karakteristiği.
En büyük teşekkür, okul forması ve kısa pantolonuyla halen öğrenci gibi takılan gitar kahramanı Angus için. Halen rock’n roll çaylaklarına öğretecek çok şeyi var.

Benzersiz bir ekip kişiliği
Avustralyalı hard-rock efsanesi, klasik kalıplarını bozmadan yoluna devam ediyor; her parça gitar riffleriyle başlıyor, görkemli ritimler eşliğinde, enerjik vokallerle yürüyor. Aradaki derli toplu melodik solo sonrasında yükselerek sona eriyor.
Gri tonlarla yapılmış bir albüm “Black Ice”. Tonu hayranların bu albüme yamulacaklarının garantisi. Adındaki Black sözcüğünün “Back in Black”i çağrıştırmasının önemi yok, zaten topluluğun ondan sonra yaptığı her şey bu albümle ilintili yorumlanıyor. Topluluk olarak, iyinin ve kötünün ötesinde benzersiz bir kişilik AC/DC. Bir şeyi ispatlamaya yeltenmeyen, aceleci olmayan basit davranış kalıpları onları biricik kılıyor. “Black Ice” da aceleye gelmiş bir çalışma değil; büyük iddia sahibi hiç değil. Parçalar ilk bakışta kaba ama albümün bütünü yılanı deliğinden çıkaracak kadar tatlı dilli.
Değişen dünyaya göre şekil almaya ihtiyaçları yok. Kendi yarattığı geleneği sürdüren, nadir topluluklardan biri AC/DC. Onlar halen genç çünkü onlar halen yaramaz.

Yaramaz çocuklar hiç yaşlanmaz

David Knopfler ve Spyro Gyra Eskişehir’de
Uluslararası öğrenci şehri Eskişehir’in uluslararası müzik festivali, çocukluk günlerini geride bıraktı, 14 yaşında koca delikanlı oldu. Eskişehir Kentsel Gelişim Vakfı ve Zeytinoğlu Eğitim, Bilim ve Kültür Vakfı işbirliğiyle 8-16 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen 14. Uluslararası Eskişehir Festivali’nde bu yıl, dokuz gün içinde 11 konser, iki kukla tiyatrosu gösterisi, dört tiyatro oyunu, iki sergi, sekiz atölye, altı film gösterimi var. Festivalin konuk ülkesi Almanya.
Bu konserlerden ikisi yürek yakıyor. İlki
11 Kasım akşamı EBB Sanat ve Kültür Sarayı Konser Salonu’nda olacak; geçen aylarda izlediğimiz Mark Knopfler’ın kardeşi ve Dire Straits’in kurucularından gitarcı David Knopfler sahne alacak. Bir gün sonra da bir pop-caz devi Spyro Gyra, Anadolu Üniversitesi Spor Salonu’nda olacak.