Pazar “Yavaş şehir”de nasıl yaşanır?

“Yavaş şehir”de nasıl yaşanır?

06.12.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Uzun süredir peşinde koştuğu Citta Slow yani “yavaş şehir” unvanını geçen hafta kazanmayı başaran İzmir’in Seferihisar ilçesi bu “dingin” hayatla yeni tanışmayacak. Buranın ahalisi hep böyle yaşadı. Bu tarzın onlara artık refah da getirmesini bekliyorlar

“Yavaş şehir”de nasıl yaşanır

Hemen hemen her kapının önüne bir koltuk çekilmiş, en çok motosikletle bisiklet kullanılan; beyaz boyalı, kapı önü çiçekli evleri, mutlu balıkçılarıyla, sakin ve neşeli insanlarıyla Seferihisar, geçen hafta Citta Slow yani “Yavaş Şehir” unvanı almaya hak kazandı. Biz de düştük Seferihisar yollarına, “yavaş hayat”ı yerinde görmeye...
Citta Slow hareketi İtalya’da doğmuş, zamanla yayılmış. 52 maddelik taahhüt gerektiren Yavaş Şehir olmak için, şehir önce kontrol ediliyor sonra da düzenli olarak denetleniyor.
Aslında burası, İzmir’den sıkılıp buradaki sakin hayatı denemeye karar veren ve beş yıl önce taşınan Ozan Sevimli’nin de söylediği gibi hep bir yavaş şehir gibi yaşadı. Arkeolojik olanların yanı sıra doğal SİT alanları yapılaşmayı engelledi.
Balıkçı tekneleriyle denize çıkmaya hazırlanırken rastladığımız Kamuran Barın, Ramazan Çiçekbahçe ve Mustafa Er, ilçeye fabrika ve otel yapılmasına izin vermemekle övünüyor: “Dumansız, gürültüsüz, sakin yaşıyoruz. Bu doğa güzelliklerini devam ettireceğiz. Yavaş Şehir’den çıkarırsak, har vurup harman savurursak gelecek nesillere bir şey bırakamayız.”
Evlerinin önünde oturup sohbet eden üç kadın; Nazan Tarım, Nalan Aydın, Sevinç Sevim, Seferihisar’da evlerin kapılarına kilit vurulmadığını söylüyor: “Bir ip vardır kapıda. Eğer ip dolanıksa bu ‘Evde yokum’ anlamına gelir. Herkes kapısının önün her sabah süpürür, sonra da kapı önünde oturulur, el işi yapılır” diyerek gülüşüyorlar.


Evini kırık fayans ve denizkabuklarıyla süsledi

“Yavaş şehir”de nasıl yaşanır

Sığacık sahilinde, kalenin surlarının dibindeki evini, denizkabukları ve kırık fayanslarla masallardaki gibi süsleyen Paşa Kaptan lakaplı Mustafa Keleş de memnun olanlardan: Denizlerde gezmediğim yer kalmadı. Emekli olduktan sonra evimi el emeğimle süsledim. Keşke daha önce yapsaydım. O kadar çok ilgi çekiyor ki... Yazın bütün turistler resim çektiriyor. ‘Yavaş Şehir’ için katalog çekimlerinde de kullanıldı. BBC bile burada çekim yaptı.”


Bundan sonra neler olacak?

“Yavaş şehir”de nasıl yaşanır


Belediye Başkanı Tunç Soyer bu unvanı almanın, aynı zamanda bir zihniyet değişikliğini de beraberinde getirdiğini söylüyor. Halkın özellikle turizm alanındaki yeniliklere ayak uydurması gerekecek. Bu sayede işsizlik azalacak, refah artacak:
-Buranın halkı hiç ev pansiyonculuğu yapmadı ama yapacaklar.
-Tabelalar inecek, çanak antenler sökülecek.
-Belediye desteğiyle atçılık ve şarapçılığa hız verilecek.
-Öğrenci üretimi gıda ürünleri ve kadın ürünleri pazarı kurulacak.
-Kent Konseyi’nde kadın meclisimiz yerel yemekler yapan restoran açacak. Turistler nohutlu mantı, ekmek ve oğlak dolmaları, armola peyniri yiyecek.
-İstanbul 2010 Kültür Başkenti kapsamında Seferihisar’ı tanıtıcı etkinlikler olacak.


“Kavak Yelleri” dizisinin, “Babam ve Oğlum” filminin çekildiği ilçe
“Kavak Yelleri” Seferihisar’da çekiliyor. Yapım Koordinatörü Fikret Soğancı da buralı: “Resim ve sakinliği diziye uygun. Sonraki bölümlerde buranın Citta Slow olmasıyla ilgili ufak bir diyalog düşünüyoruz.
“Babam ve Oğlum”un senaristi ve yönetmeni Çağan Irmak da Seferihisarlı. Çekimlerde “İlçeye bir anlamda borcumu ödedim” demişti.