17.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Nadir ELÇİ - Tatil kurdu - nadir.elci@gmail.com
Finike, Kemer-Kaş sahil yoluyla Toroslar’daki Elmalı’dan Akdeniz’e inen yolun kesişme noktasında yer alıyor. Burası daha çok tarımıyla ön plana çıkmakla birlikte, turizm açısından da büyük bir potansiyele sahip. Nitekim son yıllarda gözle görülür bir gelişme yaşanıyor.
M.Ö. 5. yüzyılda Phoinikos adıyla bir liman kenti olarak kuruluyor. Adının Fenikelilerden geldiği sanılıyorsa da hayır, Phoinikos Helence bir kelime ve “kızıl renkli at ve davar sürüsü” anlamına geliyor.
Yörede Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait pek çok kalıntı var. Orta Çağ’da moda olduğu üzere, bir sur şehri çevreliyor. Günümüzde surdan geriye sadece bir parçası kalmış.
Yöre 1919-1921 yılları arasında İtalyan işgalinde kalıyor. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte 1923’te ilçe oluyor.
Suyu bol bir yer
Finike su açısından hayli şanslı bir konumda. İlçenin içinden, suyu yaz-kış akan iki dere geçiyor. Antalya yönünden gelirken üzerinden geçtiğiniz ilk dere Tatlısu. 500 metre ilerde tam merkezdeki dere ise Acısu.
Her iki dereye de başarılı bir çevre düzenlemesiyle kanal görüntüsü vermişler. Sahilinde asırlık çınarların gölgesindeki kafelerde, restoranlarda, çay bahçelerinde oturmak pek keyifli.
Eski evleri dikkat çekici
Eski evler, daha çok çarşı üstündeki eski mahallede yer alıyor. Otantik evlerin hemen hemen hepsi aynı zamanlarda yapılmış olsa da hiçbiri diğerine benzemiyor. Kimi yanaşık düzen, kimi bahçeli... Hepsinin ayrı bir özelliği var. Bazılarının çatı kenarı işlemelerinden, zamanında burada hayli zenginlerin oturduğu anlaşılıyor. Eski yapılar arasında çarşı içindeki Şekerci Han özellikle dikkat çekiyor.
Yörede yok yok
Finike’nin portakal cinsi olduğuna bakıp da burada narenciye dışında bir şey yetişmez zannetmeyesiniz. Yörede yetişmeyen meyve-sebze yok gibidir. Hele üzümünün (Yazır) tadı dillere destandır.
Sokak ağaçlarını, meyvelerinin görüntüsüne aldanıp portakal sanmayasınız. Bunlar, meyvesi yenemeyecek acılıktaki turunç ağaçlarıdır; aşılanınca portakala dönüşürler.
Finike’nin kalbi
Finike’nin kalbi ilçenin merkezindeki limanında atıyor. Limanın hemen sağ tarafındaki 350 yat bağlama kapasiteli marinayı Setur işletiyor. Özellikle bakım gerektiren tekneler kış uykusuna buralarda yatıyor. Otellerde kalandan fazla yabancı turist kışı yatlarında geçiriyor.
Kemer-Kaş arasındaki tek sığınma yeri olduğu için büyük önem taşıyor. Sol tarafta ise balıkçı barınağı bulunuyor. Çay bahçeleri, kafeler, restoranlar, yat malzemesi satış yerleri arka planda yan yana sıralanıyor.
Tekne trafiği güneş doğarken ve batarken hızlanıyor. Gecelemek için gelen mavi tur yatları, ağ atmaya giden balıkçılar, ağ toplamadan dönenler hoş bir görüntü sergiliyor.
Kum seviyorsanız
Limanda yüzünüzü denize dönük olarak durduğunuz zaman solunuzda kalan sahilin görüş açısı Gelidonya Burnu ve Beş Adalar’a kadar uzanıyor. Sahilin Finike sınırları içinde kalan bölümü git git diz boyu kumsal. Kafeler, plajlar burada yer alıyor. Her zevke, her keseye hitap eden oteller, pansiyonlar ise hemen arkada sıralanıyor.
Dantel gibi bir sahil
Limanın sağ tarafında kalan sahil benim gibi kayalık yerlerden denize girmeyi sevenler için. Finike çıkışından başlayıp Beymelek’e kadar uzanan 20 kilometrelik dantel gibi girintili çıkıntılı sahilde sayısız minik koy var. Kadınlar, Gökliman ve Çağıllı gibi plajlar da bu sahilde. Koylarda denize girmek için ille de teknenizin olması gerekmiyor. Finike-Kaş yolu sahili takip ettiği için, çoğuna karadan da kolayca ulaşılabiliyor. Koylarda deniz o kadar berrak ki taşlar tek tek sayılabiliyor.
Likya Yolu’nu yürüyeceklere
Likya Yolu’nun Mavikent-Zeytin etapları Finike’den geçiyor. Mavikent etabı düzayak olduğu için, tüm yolun en kolay geçilen yeri. İki gün süren Finike-Zeytin etabı ise en zorlarından. Rehbersiz asla çıkmayın.
Dağ taş antik kent
Arka bahçesindeki Limyra ve üst bahçesindeki Arykanda antik kentleri gelmişken görülmesi gereken yerlerden. Yanı sıra komşu destinasyonlarda da pek çok antik kent var. n