13.03.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
axpaz011.jpg Aslında tanışmadan önce ona kızıyordum. Yedizlerinin hepsini doğurmak istiyor diye! Dördünü aldırmazsa çocukların sakat doğma riski var diye... Sağlıklı olma ihtimalleri sadece yüzde 20 diye... Bile bile yedi sakat çocuk doğurursa, hiçbir hukuki sorumluluğu yok diye... Çocuklar büyüdüğünde onlara nasıl hesap verir diye... Ama tanıştıktan sonra allak bullak oldum. Çünkü yedizlere hamile kalıp hepimizin derdi haline gelen Sibel Deniz, bebeklerini aldırırsa yedi yıl çocuk özlemi çektikten sonra dünyaya getirdiği İbrahimin de elinden alınacağına inanıyor. Yedi yılına karşılık yedizlere hamile olmasını bir işaret kabul ediyor. Mantıklı değil ama işte ta derinlerden, yürekten inanıyor buna. Ne zor bir durum bir anne için. Bu yüzden de tüm riskleri göze alıp yedizlerini doğurmak için mücadele ediyor. Sibel Deniz: Eşimin spermleri alınıp bana enjekte ediliyor. Başka bir fark yok. Yani aşılama yöntemiyle de aşk çocuğu oluyor. Sevişerek çocuk sahibi olmakla, aşılama yöntemiyle çocuk sahibi olmak arasındaki fark nedir? Sibel D.: Kesinlikle. Yedizler aşk çocuğu mu? Sibel D.: Zaten aynı mahalledeydik. Hüseyin Deniz: Aynı mahallenin çocuğuyduk. Birbirimizi gördük, beğendik. İki-üç sene sonra filan tanıştık. Sibel D.: Evlerimizin arası az. Bizim evin önünden geçerken hep bana bakıyordu. Telefonda çıkma teklif etti. Çok heyecanlandım. Daha önce hiç erkek arkadaşım olmamıştı. 16 yaşındaydım. Hüseyin de 18-19 yaşlarında. Bir yıl ailemden gizli çıktık. Şimdi buradan okuyacak babam. O zaman tabii çok gezme olanağı yok. Aliağa küçük yer. Pastaneye filan gidelim diyemiyoruz. Bir köşede konuşamıyoruz. Herkes görür, babalarımıza söyler. Birinin düğünü olursa orada bakışıyoruz, birbirimize mektuplar yazıyoruz. Hüseyin D.: Sibele çok aşk mektubu yazdım. O da bana yazdı. Hâlâ saklıyoruz o mektupları. Zaten ben askerden gelince de evlendik. Hüseyin bey, Sibel hanımı nerede görüp aşık oldunuz? "Çocuğumuz olmayınca bana Boşver, uğraşma, başka kadın al dediler" Sibel D.: Bir yılı geçmiştik. İkinci yılın içindeydik. Hüseyin D.: Zaten beş-altı ay korunduk. İstemedik yani. Sonra korunmayı bıraktık. İlk bir yıl çocuğumuz olmuyor diye düşünmedik hiç. Büyüklerimiz de bizi yönlendirdi biraz. Herhalde bir sorun var deyip doktorlara gitmeye başladık. Tam yedi yıl çocuk hasretiyle hastane hastane dolaştık. Her şeyi denedik ama olmadı. Sibel evlendiğimizde 55 kiloydu. İlaçlar yüzünden çok kilo aldı. Bu sefer de bu kiloyla çocuk doğramazsınız dediler. Ve ne oldu biliyor musunuz? Eşim yıllarca tedavi olduktan sonra aslında sorunun onda değil, bende olduğu ortaya çıktı! O kadar yıl yanlış tedavi olmuş yani. Problem bendeymiş. Çocuğunuzun olmadığını evliliğinizin kaçıncı yılında fark ettiniz? Hüseyin D.: Evet, Türkiyede erkekler hemen sorunun karılarında olduğunu düşünüyorlar, değil mi? Ama ben öyle değilim. Hatta bana çevremden "Bırak ya, uğraşma, başka kadın al kendine" dediler. Ama benim aklımdan hiçbir zaman böyle bir şey geçmedi. Sibel D.: Ben bunu ilk kez duyuyorum. Bana söylememişti. Hüseyin D.: Üzülmesin diye Sibele söylemedim. Zaten bizim sevgimiz çok kuvvetli. Çocuğumuz olmasa da ben ömür boyu Sibelle yaşardım. Baba olmamayı kabul ederdim. İleride evlat ediniriz diye düşünüyordum zaten. Bunu olgunlukla karşılamanız ve sorunun sizde olduğunu kabul edebilmeniz ne güzel... Hüseyin D.: Evet. Kasıklarımdan ameliyat oldum. Sperm sayım yetersizmiş. Ama bu da çare olmadı. Bizim yine çocuğumuz olmadı. Gene bir şey yok. Sibel D.: Çok zor tedaviler geçirdik. Umutlanıyorduk. Ama sonunda olmayınca büyük hayal kırıklığı yaşıyorduk. Sonra siz tedavi oldunuz herhalde? Sibel D.: Yedi yılın sonunda. Artık biz bu işten vazgeçtik. Ben kabul ettim. Dedim ki benim hiçbir zaman çocuğum olmayacak. Bunu kabullenmek zorundayım. Hiçbir umudum yoktu. Artık doktora da gitmiyordum. Bir gün Hüseyin eve geldi. Bir arkadaşı bir doktor sayesinde çocuk sahibi olmuş. Ben önce kabul etmedim. Bir kez daha hayal kırıklığı yaşamak istemedim. Çok ısrar edince gittim. Doktorumuz Özer Gürbüzle tanıştık. Aşılama yöntemi uygulandı. Ne zaman "Galiba benim çocuğum olmayacak" dediniz? "İlk hamileliğimde çocuk düşer diye korkudan dokuz ay boyunca yattım" Sibel D.: Kendi annelik duygularım. Eşimden çok kendimi düşünüyordum. Anne olmak istiyordum. Kendi annelik duygularınızı tatmin etmek için mi bu kadar asıldınız bu işe, yoksa sevdiğiniz adama çocuk verememenin ezikliğini mi yaşıyordunuz? Sibel D.: Yine zahmetli tedaviler. Artık son kez aşılama yöntemi denendi. 12 gün sonra sonuç belli olacak. Gittik idrar verdik. Doktor "Yarın arayın" dedi. Aradım. Yanımda da Hüseyin. Doktor "Hamilesin" dedi. Allahım ne dualar etmiştim, adaklar adamıştım. Ağladım sevincimden. Hüseyin D.: Hemen herkesi aradık. Haber verdik. Çok etkilendik tabii. Sibel D.: O kadar sevindim ki, belki düşürürüm diye korkumdan dokuz ay hep yattım. Onu içimde tutayım diye, mecbur kalmadıkça ayağa bile kalkmadım. Dokuz ay çok iyi geçti. İbrahim doğdu. Peki. Sonra? "35 kilo alacağım, dolaşım ve solunum sistemlerimde sorun olacak ama değer" Sibel D.: Yedizleri sponsorluk için doğurmam. Ama sponsorluk da bizim için çok önemli. TED Koleji sponsor oldu. Doğarlarsa birinci sınıftan lise sona kadar okutacaklar yedizleri. Meltem Mobilya da çocuk mobilyası sözü verdi. Aliağa belediye başkanı 5 bin YTL yardımda bulundu. Ama gazetecilerden para alıyorlar iddiaları filan, bunlar yalan. Bu sözler beni çok kırdı. Bebekler şu an çok sağlıklı. Sağlıklı oldukları sürece doğurmaya kararlıyım. Ama sağlıkları bozulursa doğurmam. O zaman aldırmayı kabul ederim. "Sponsorluk için doğuruyor" diyenlere ne söyleyeceksiniz? "Odalardan birini koğuşa çevireceğiz, çare yok" Sibel D.: 35. Yoğun bakıma alınacağım. Dolaşım ve solunum sistemimde sorunlar olacak. Ama değer. Ben vücudu bozulacak, göğüsleri sarkacak diye çocuk doğurmayan kadınlara çok şaşırıyorum. Annelik öyle bir duygu ki, her şeye değer. Yedizler için ne kadar kilo alacaksınız? Sibel D.: İki oda bir salon, sobalı bir evde oturuyoruz. Odalardan birini koğuşa çevireceğiz artık. Başka çare yok. Öyle idare edecekler. Tabii çok da umutlanıp hayal kurmak istemiyoruz. O yüzden şimdilik hazırlık yapmıyoruz. Hüseyin D.: Ben manevi olarak zorlanacağımızı sanmıyorum. Zaten iki abimle alt alta oturuyoruz. Eşleri var. Sibelin annesi, kız kardeşleri, benim annem var. Hepsi yakında. Elbirliğiyle bakarız. Maddi olarak ise zorlanacağımız kesin. Peki yedizlere nasıl bakacaksınız? Ailağada İzmir Rafinerisinde iş makinesi operatörü olarak çalışıyorum. Kadrom da yok. 600 YTL maaş alıyorum. Ne iş yapıyorsunuz? "Doktor ultrasona bir soktu; bir, iki, üç, dört, beş gidiyor... Sonunda Yediz dedi" Sibel D.: Tek çocuk olsun istemedim. Yine aynı doktora gittik. Aşılama yapıldı. Hamile kaldım. Yine çok sevinçliyiz. Kontrollere gidiyoruz. Doktor dedi ki ikiz olma ihtimali var. Daha da sevindik. Hüseyin D.: Zaten annelerimiz hep dualar etmiş ikiz olsun diye. Sibel D.: Ama ne ikizi? Doktor ultrasona bir soktu; bir, iki, üç, dört, beş gidiyor... Sonunda "Yediz" dedi. Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Hüseyin D.: Şok geçirdik. Doktorlar bize "Dördünü alalım, çok riskli" dediler. Ama Sibel kabul etmedi. Zaten bir çocuğunuz olmuş. Neden bir daha hamile kalıyorsunuz? Sibel D.: Vicdanım el vermedi. Yedi yıl çocuk hasreti çektikten sonra İbrahime sahip olduk. Allah yedi çocuk daha verdi. Bunları öldürürsem Allah, İbrahimi de elimden alır mı diye korktum. Nankörlük etmiş olur muyuz diye korktum. Doğuracağım dedim. Hüseyin D.: Allah sanki bize şöyle bir mesaj verdi: Siz yedi sene çocuk aradınız. Bulamadınız, çileler çektiniz, ben size her yıl için bir tane gönderdim. Sibel D.: Doktorlar "Dördünü almamız gerek" dediğinde ben bir rüya gördüm. Doktorlar bana anlatmıştı. Karnıma iğne sokup dördünü öldürebilirlermiş. Rüyamda kabul etmişim, iğne yapmışlar. Sonra bir baktım İbrahim (üç yaşındaki oğlu) annemin evinde divanda yatıyor. O iğne meğer bebekleri değil, onu öldürmüş. Kalabalığın arasında, tabutun içinde İbrahim gidiyordu. Gerçekten evlat acısını anladım. O an çok bağırdım. Sonra yine rüyamda annemin evine gidiyorum. Bakıyorum Hüseyin hâlâ divanın üstünde yatıyor. Kalkıyor, bana sarılıp "Anne ben daha ölmedim" diyor. Hüseyin D.: Rüyasında bağırıp ağlıyor, uyandırdım. Bu rüyayı anlattı bana. Yok dedik, biz sonuna kadar gideceğiz. Doktorlar riskleri sayıyor. Siz niye bu kadar ısrar ediyorsunuz yedi çocuğu birden doğurmakta? Sibel D.: Mantıklı değil biliyorum ama o rüya beni çok etkiledi. Gerçi değerli din hocalarımız anne sağlığı için bebeklerin alınması günah değil dedi. O biraz içimi rahatlattı ama öldüren ben olmayayım. Kendi kendilerine ölürlerse de üzülürüm ama ben yapmam. Yani siz yedizlerin ölümüne neden olursanız, oğlunuzun da elinizden alınacağına, bedelini böyle ödeyeceğinize inanıyorsunuz...