Pazar Zeugma'dan Sabah / Zeugma'ya...

Zeugma'dan Sabah / Zeugma'ya...

18.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gaziantep Sabah gazetesinin yayımladığı Sabah / Zeugma sadece Anteplileri ilgilendiren bir dergi değil. Dergideki sağlıkla, mutfakla ve Zeugma ile ilgili yazılar herkesin ilgisini çekecek nitelikte

Zeugmadan Sabah / Zeugmaya...




Çocukluğumun Gaziantep'inde, 1940'larda, 50'lerde günlük gazeteler yayımlanırdı. Tek yaprak, iki yaprak. Ama gün sektirmeden yayımlanırdı. Elle, harf harf dizilirdi yazılar. İlk sayfada, tepede zaten radyodan öğrendiğimiz bir haber... Onun altında kente iki gün gecikmeyle gelen İstanbul gazetelerinden makaslanmış "doldurma"lar: "Taksim'de cinayet"... "Paraguay'da deprem"...
Altta "Defterdar filancanın kayınpederi vefat etti"...
Ankara Radyosu'nda akşama doğru "haber yazdırma servisi" başlardı. Gazete sorumluları kağıdı kalemi alır, spikerin ağır ağır söylediği cümleleri kaydederdi: "Başbakan bugün basın toplantısında..."
Arka sayfalar "sinemalarda gösterilen filmler"le, "şehrimize gelen-giden trenler"le, "lüzumlu telefon numaraları"yla doldurulurdu.
Köşe yazarları da vardı. Belediyenin etkinlikleri çoğu kere son derece kibar bir dille, neredeyse özür dilenerek eleştirilirdi. Akşamları sazlarda o belediye görevlileriyle yüz yüze gelinirdi çünkü.
Resim, fotoğraf ne gezer! Klişeci yoktu ki... İstanbul gazetelerinin hurdaya çıkardığı üç - beş klişeye el konulmuşsa, boyuna onlar kullanılırdı. İsmet İnönü, Celal Bayar, Anıtkabir, Gary Cooper, robot resmi, otomobil resmi, gökdelen resmi, karlı manzara...
Çocuksu bir saflık, bir sevimlilik vardı bütün bunlarda.
***
Şimdi her gün Gaziantep Sabah gazetesine bakıyorum da, gözlerime inanamıyorum. Yayına başladığı 57 yıl öncesinde hayal bile edilemeyen bir teknolojinin ürünü. Büyük boy sekiz sayfa, dört renk ofset baskı... Yerel gazete olmanın bilinciyle hazırlanmış bir içerik... Önemli kent haberleri, yazılar, yorumlar, diziler...
Gazeteci aileden gelme Aykut Tuzcu, Nurgül Balcıoğlu, Yaşar Özen üçlüsünün önderliğinde kotarılan bir yüz akı.
Gaziantep Sabah bir yenilik daha yaptı. Aylık bir dergi yayımlamaya başladı: Sabah / Zeugma.
***
Zeugma'yı gündeme getiren, bir bakıma onun kurtarılmasını sağlayan da Gaziantep Sabah'tı. Gazetenin bu uğurda verdiği savaşımı günü gününe izledim. Bu açıdan bakınca, derginin adı benim için ayrı bir anlam kazanıyor.
Sabah / Zeugma "Gazianteplileri buluşturan bir dergi" olarak sunuluyor. Yazarlara bakılırsa bir gerçek payı var bunda: Ahmet Ümit, Mehmet Barlas, Zeynep Göğüş, Yaşar Özen, Faruk Bildirici, Özen Yula, Ayfer T. Ünsal, vb... (Keşke Onat Kutlar da sağ olsaydı şimdi.)
Ahmet Ümit'in "Beni Yine Hamama Götür Anne" yazısı büyük tatlar içeriyor. Okuyunca bir daha hayıflandım: Ahmet'i değerlendiren eleştirmenlerin büyük çoğunluğu onun "nasıl" yazdığına değil, "ne" yazdığına baktılar sadece; edebiyatçı kimliğini hep arkalara attılar. Bana sorarsanız, günümüzün en iyi edebiyatçılarından biridir Ahmet.
Zeynep Göğüş, "Antep'ten İskenderun Körfezi'ne boru döşeyip Gaziantep üzümünden yapılmış şarabı dünyaya ihraç etmek" düşleri kuran Ömer Köylüoğlu'nu tanıtıyor.
Orhan Haluk Eriş, "erozyona uğrayıp bir gün eriyip gitmesinden" korktuğu Antep ağzının özelliklerini, renklerini dile getiriyor.
Ayfer T. Ünsal, 1876'da "Ayıntab"da kurulan Kolej'in ve Amerikan Hastanesi'nin tarihçesinden söz ediyor.
Özen Yula'nın yazısı gazoz üstüne bir güzelleme.
Faruk Bildirici, bir zamanlar Suburcu'nda, Kalealtı'nda köşe başlarını tutan esansçılardan yola çıkarak kokuları anlatıyor. "Kokuların sonsuza kadar saklanabileceğini"... "Anıların saklandığı sandukadan mı kaynaklanıyor bu, yoksa kokunun kendi gücünden mi geliyor? Kokuya gücünü veren belki de duygulardır."
Yaşar Özen'in yazısı, Antep'in "Kamelyalı Kadın"larıyla süslü anılar.
Mehmet Barlas, "gittiği her yere Antep'i götüren"lerden biri. Yazısında söz ettiği bir olayı aktarmak isterim:
"Akrabalarım olan Antepli hanımlar ve Anteplilere gelin gitmiş hanımlar, topluca bir Paris gezisi yapmışlardı.
Paris'in lüks mağazalarından birinde, aralarında Antepçe konuşmaya başlamışlar. Bir ara bakmışlar, çevreleri hep yabancılarla dolu.
Biri uyarmış arkadaşlarını:
- İstanbul ağzı ile konuşalım da, bu Fransızlara ayıp olmasın!"
Gürbüz Barlas'la yapılan konuşmayı da ilgiyle okudum. Nasıl okumam! Gürbüz ağabey de, eşi Ferhan hanım da, Perihan abla da en sevdiğim insanlar arasında.
***
Sabah / Zeugma sadece Anteplileri ilgilendiren bir dergi değil. Yerelliğin sınırlarını aşmış.
Sağlıkla, mutfakla, besinlerle, özellikle Zeugma denilen muhteşem olayla ilgili yazılar herkesin ilgisini çekecek nitelikte.
Sabah / Zeugma dilerim iyi bir dağıtım örgütüyle, başka dergiler gibi, hiç olmazsa büyük kitabevlerinin raflarında yerini alır.
Bunu hak etmiş çünkü.