Kültür Sanat 2007'nin en iyi ve en kötüleri

2007'nin en iyi ve en kötüleri

31.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

2007 yılının rakamları (CD+kaset ve müzik VCD+DVD’si dahil) toplam 18 milyon adet civarında. Bu rakama hem yerli, hem de yabancı albümler dahil. (Vaaz+dua başta olmak üzere) her türden'dinsel' kayıtlar da. Ki, bunların toplam rakam içindeki payının yüzde 25’e ulaştığı söyleniyor.

2007nin en iyi ve en kötüleri

Naim Dilmener

Ülkemizin müzik piyasası, ''Altın Çağ''ını 90’ların ikinci yarısında yaşadı. 1996 ve 97 yıllarında, albüm satış miktarı (adet olarak) 80 milyonu buldu, hatta geçti. Sonrasında yükselme durdu; ama trajik bir gerileme de olmadı. Azar azar geriledi rakamlar. Ve ne kadar gerilerse gerilesin, ortada yine de paylaşılmaya değecek bir ''pasta'' hep oldu. 2004 yılına kadar böyle sürdü.
Bu tarihten sonra ise, her ne olduysa oldu, satış rakamları ''amip misali'' bölünür-azalır oldu. Bölündü, her bir yarısını ''korsan''a, ''download''a kaptırdı. 2007’nin toplam satış rakamları ise, artık denizin kuruduğunu gösteriyor.

2007 yılının rakamları (CD+kaset ve müzik VCD+DVD’si dahil) toplam 18 milyon adet civarında. Bu rakama hem yerli, hem de yabancı albümler dahil. (Vaaz+dua başta olmak üzere) her türden ''dinsel'' kayıtlar da. Ki, bunların toplam rakam içindeki payının yüzde 25’e ulaştığı söyleniyor.
Düşünsenize, bütün bir yılın pop-rock albümlerinin toplam satış sayısı, diyelim ki, bir zamanlar Sezen Aksu’nun ''Gülümse''sinin, tek başına ulaştığı satış rakamını bile tutturamıyor. Bütün albümleri üst üste koyduğunuzda, artık tek albüm kadar iş yapamıyor yani. Eh, alem buysa, Asuman ne yapsın?

Yap bir pansuman

Satışlar böyle. Peki şarkılardan ne haber? Ya da satıl(a)mamış olsalar bile, albümler nasıldı? Neyse ki, bu konuda henüz dibi boylamadık. ''Sıradan bir şarkı+daha da sıradan bir klip+extra extra extra'' üçgeninde salınanlar, bu üçgenin sınırlarını ölümüne korumayı marifet bilenler yine vardı; ve elbette, her zamanki gibi de, çoğunluktaydı.

Ama ''Satsam da olur, satmasam da; yeter ki utanacağım bir şey yapmayayım,'' diyenler de vardı; yine, her zamanki gibi.
Geçen yılın ''En İyi Albümler'' listesinin başına oturttuğumuz Mirkelam mesela; ''Mutlu Olmak İstiyorum''da, her zamanki sound’unu, neredeyse ''kuş kondurulmuş'' bir noktaya taşımasını bilmişti. Mirkelam’ın o çok alıştığımız ''kahpe kader''li, ''joker''li dünyası, incele incele öyle bir yere ulaşmıştı ki, ancak o kadar olurdu. Popüler müziğimizin (Göksel ile birlikte) en en en postmodern müzisyenlerinden-yorumcularından biri Mirkelam ve bu nedenle de soluğu Asuman’ın kapısında almış olması kimseyi şaşırtmamış olmalı.

Yılın büyük, çok büyük sürprizlerinden birini de Hande Yener gerçekleştirdi. ''Nasıl Delirdim?'' adlı albümün promosyon kampanyası sırasında Yener, albüme bu ismi boşuna vermediğini ispata kalkmış ve yersiz yere bir ''bakkal/süpermarket'' tartışması açmış olmasına rağmen, albümünün tamamı, o ''Bilenin ve bana katlananın yanına kar kalıyor,'' zamanlarını unutturacak kadar mütekamildi. Hatta hatta, ''Pop dediğin, 2000’lerde böyle yapılır'' iddiasına mesnet oluşturacak kadar mütekamil.

Kıvrıl fakat kırıl da
Ve Ayten Alpman ve Fatih Erkoç ve Şebnem Ferah ve diğerleri. İyi şarkıcı ya da müzisyenin hangi kuşağa ait olduğunun, gerçekten zerre kadar önemi yok. Genç ya da değil hiç fark etmiyor, yaptı mı yapıyor, dokunduğunu altına çeviriyor. Alpman, Erkoç ve Ferah da çevirdi. Serdar Ortaç’ın ''Kitsch Abidesi Yaz Yağmuru''nun, Alpman’ın sesiyle ''iyi şarkı''ya terfi etmesinin tek nedeni Alpman’ın dünya ölçeğinde iyi bir yorumcu olması mı? Değil. Bu da var ama yalnız bu değil; niyet de önemli, Alpman’ın Erkoç ve Ferah’la paralel seyrden iyi niyeti. Ya da, müziği ezdirmeme konusundaki azmi.

Yılın ''kara haber''i ise, Mor Ve Ötesi’nin Eurovision’a gideceğinin açıklanması ya da teyidi oldu. Dünyanın yalan söylediğini bangır bangır bağırarak gönlümüzü çelmiş ''Mahşerin 4 Muhalif Atlısı''nın, müzik adına doğru dürüst tek harf ya da nota ihtiva etmeyen bu Alafranga Popstarvari yarışmaya, nasıl olup da katılmayı kabul ettiği tam bir muamma. Herhalde intihar etmek istediler. İyi ama, bunun daha makul (ve elbette daha onurlu) yolları yok muydu?
Belki vardı. Ama herkesi önüne katmış sürükleyen sular-seller, demek ki Mor’a, hatta ötesine kadar uzandı. Yani kıvrılmakla kalmadık, kırıldık da. Ama beterin beteri vardır, hep vardır. Düşünsenize, ''Popstar Rock'' olarak adlandırılmış bir yarışmada, dört jüri üyesinin dördü de bizim delikanlılar; ve birbirinden sakil yarışmacılarla laf yarıştırıyorlar, ''Oldu,'' diyorlar, ''olmadı,'' diyorlar.

Beterin beteri var(mış), halimize şükredelim dostum.

2007’nin en iyileri

1- Mutlu Olmak İstiyorum / Mirkelam
2- Bir Başkadır / Ayten Alpman
3- Nasıl Delirdim / Hande Yener
4- Kör Randevu / Fatih Erkoç
5- 10 Mart 2007 İstanbul Konseri / Şebnem Ferah
6- Yağmuru Beklerken / Gökalp Baykal
7- Sevgiyle El Ele / Cenk Taşkan-Nükhet Duru
8- Haykırdım Sessizce / Yeliz
9- Aşktır Beni Güzel Yapan /Asya
10-Gökyüzüne Merdiven / Durup Dururken

2007’nin en kötüleri

1- Devamı Var / Mustafa Sandal
2- Maalesef / Ozan Orhon
3- Herşey Sensin / Yalın
4- Sen Hiç Aşık Oldun mu? / Yurtseven Kardeşler
5- Tek Kişilik / Nadide Sultan
6- Yıkıl / Zeynep
7- Kişiye Özel / Emre Altuğ
8- Evvel Zaman / Sefarad
9- Nerede Kalmıştık / Tarık
10- Biriciğim’e / Kayahan