Ebeveyn Aile içi şiddet, çocuklarda idrar kaçırma nedeni

Aile içi şiddet, çocuklarda idrar kaçırma nedeni

27.11.2013 - 16:07 | Son Güncellenme:

”Aile içi şiddet ve boşanma gibi stres kaynakları da idrar kaçırmaya sebep olabilir”

Aile içi şiddet, çocuklarda idrar kaçırma nedeni

Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ufuk Şenel, aile içi şiddet ve boşanma gibi stres kaynaklarının çocuklarda idrar kaçırmalarına sebep olabildiğini bildirdi.

Haberin Devamı

Şenel, yaptığı açıklamada, halk arasında ”idrar kaçırma” olarak bilinen ”enürezis” hastalığının çocuklarda sık görülen ve genellikle dikkate alınmayan bir rahatsızlık olduğunu belirtti.

Enürezisin yalnız gece, hem gece hem gündüz olmak üzere iki şekilde görülebildiğini aktaran Şenel, hastalığın gece daha sık görüldüğünü dile getirdi. Hastalığın erkeklerde kadınlara göre iki kat fazla görüldüğüne dikkati çeken Şenel, sosyo-ekonomik ve eğitim düzeyi düşük ailelerde ve özellikle ailenin ilk çocuğunda görülme sıklığının daha fazla olduğunun bilindiğini anlattı.

Türkiye Enürezis Çalışma Grubu üyeleri tarafından hazırlanan ve 2010 yılında yayımlanan Türkiye Enürezis Klavuzu’nda yer alan araştırma sonuçlarında idrar kaçırmanın daha çok genetik kaynaklı olduğunun görüldüğüne işaret eden Şenel, şunları aktardı: ”Ailesinin geçmişinde idrar kaçırma hastalığı olanlarda idrar kaçırmanın görülme olasılığı yüzde 77. Eğer sadece anne veya babasından birinde varsa görülme olasılığı yüzde 46’ya kadar düşmektedir. Eğer ailesinin idrar kaçırma geçmişi yoksa yüzde 15 oranında görülmektedir. Uyanma bozuklukları, hormonal bozukluklar ve idrar torbası ile ilişkili faktörler de enürezise sebep olabilir. Ayrıca aile içi stres de idrar kaçırmayı tetikleyebilir. Örneğin çocuğun kardeşinin dünyaya gelmesi, aile içi şiddet ve boşanma gibi stres kaynakları da idrar kaçırmaya sebep olabilir.”

Haberin Devamı

”İdrar kaçırma tedavisi kısırlık yapmaz”

Yrd. Doç. Dr. Ufuk Şenel, hastalığın her beş çocuktan birinde görülebileceğini vurgulayarak, ”Hastalık 5 yaş civarında görülür. Çocuklar psikolojik olarak çok etkilenir. Misafirliğe gidemezler, arkadaşlarından kopabilirler. İçine kapanık ruh hali oluşan çocuklarda okul başarıları düşebilir, sosyal çevresinden uzaklaşabilir. İlerleyen yaşlarda kendine güven sorunu gibi psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir” diye konuştu.

İdrar kaçırma hastalığının tedavisinin kısırlığa yol açacağının düşünüldüğünü ve bu yüzden ailelerin tedaviye sıcak bakmadıklarını anlatan Şenel, bu nedenle bazı ailelerin bilinçli olarak tedaviden kaçtığını söyledi.

Haberin Devamı

Şenel, idrar kaçırmaya yönelik tedavilerin hiçbirinin kısırlığa yol açmadığını, Avrupa ve ABD dahil bütün dünyada kullanılan tedavi yöntemlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı olduğunu aktardı.

Alarm tedavisi

Tedaviye beş yaşından önce başlanmamasını öneren Şenel, tedaviye başlama yaşının 5-6 yaş olduğunu vurguladı. Şenel, enürezis tedavisinde ailelerin uyması gereken basit destekleyici öneriler olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:

”Bunlar, çocuğun beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmek ve aldığı günlük sıvı miktarını düzenlenmektir. Akşamları yatmadan 2 saat önce sıvı alımı mümkün olduğunca kısıtlanmalıdır. Çocuğun fiziksel aktiviteleri düzenlenmeli, uzun süreli televizyon izlemesi, bilgisayar oyunları oynaması ve uzun süreli oturur pozisyonda kalmasını gerektiren aktiviteler engellenmelidir. Evde ve okulda 2-3 saatte bir düzenli tuvalete gitmesi ve idrar yapması sağlanmalıdır. Çocuğa bez bağlamaktan kaçınılmalıdır. İdrar kaçırma sonrası çocuğun ve giysilerinin temizlenmesinde, çarşafının değiştirilmesinde çocuğun yardım etmesi sağlanmalıdır ve aileler çocuğa ceza uygulamamalıdır.”

Haberin Devamı

Destekleyici tedavilerin tek başına yeterli olmayacağını da belirten Şenel, ”İki çeşit tedavi vardır. Birincisi alarm, ikincisi ise ilaç tedavisidir. Alarm tedavisi özellikle uyanma sorunu olan çocuklarda en etkili yöntemdir. Çocuğun idrar yaptığı anda alarm çalarak çocuğun uyanması sağlanır. Başarı şansı yüzde 65-75 oranındadır. Tedavi, en az 6-8 hafta uygulanmalıdır. Eğer sonuç alınırsa 3-5 ay tedaviye devam edilmelidir” şeklinde konuştu.