Yaşam Aşk aslında burnumuzdan geliyor!..

Aşk aslında burnumuzdan geliyor!..

18.07.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aşkın gözü kör mü acaba? Araştırma alanı olarak aşka gelen bilim adamlarının bulgularına göre, hayır! Koku gibi havada hareket eden feromonlar burnumuza yerleşip beynimizi uyarıyor: Dikkat dikkat, aşk başlıyor!

Aşk aslında burnumuzdan geliyor..

Önce kısık ateşte yanmaya başlarsınız. Karnınızda hissedersiniz kalbinizi... Aklınız avcunuzda; kimbilir hangi komodinin üzerinde unutacağınız. Sonunda size neler olduğunu anlayacak haliniz kalmaz. Kendisinde çözemediğini başkasında arar insan. Bulamazsa "aşk fuzuli"dir, bulduğunda kendi Fuzuli. Bilim aşka geldi Aşkın insanda arayıp bulacak hal bırakmamasından olsa gerek, bilim adamları bu konuda kendilerini ancak 21. yüzyılda toparlayabildiler. Aşkı özellikle son 20 yıldır laboratuvara sokan bilim dünyası insanın bu en büyük düğümünü "hormonlar"la açıklıyor. Bilim adamlarına göre, "esas oğlan"la "esas kadını", ne zaman aşık olacağımızı, nasıl bir tipi çekici bulacağımızı hep hormonlar bize söylüyor. Ve aslında bütün insanlar hormonlarının birer kuklası olarak yaşıyor Feromon ferman dinlemez Yalnız sakın burada feromonu kokuyla karıştırmayın. Her ikisi de havayla yolculuk eden kimyasal maddeler olsa da feromonlar koku duyusunun keşfedemeyeceği kadar düşük yoğunlukta. Kadınlarla erkekler, bağışıklık sistemi genleri (bilim adamları bunlara kısaca MHC diyor) ne kadar farklıysa birbirlerini o kadar çok çekici buluyor. İşte burundan süzülen feromon insanın beynine kadar çıkıp, karşı cinsi ihbar ediyor: "Dikkat dikkat! Karşındaki cinsin MHC yapısını veriyorum."Tabii beyin boş durur mu, hemen öğrendiği MHC yapısını kendisininkiyle karşılaştırıyor. Sonuç: MHCler farklıysa beri, farksızsa geri... Şairlerle bestekarlar içinden "kalp" sözü geçen binlerce dize yazadursun bilim adamları aşık olmak için en kıymetli organımızın "burun" olduğunu iddia ediyor. Hayvanlarda olduğu gibi insanlar da, "feromon" adında mucizevi bir hormon salgılıyor. Bu hormon, canlının idrar ya da ter gibi tüm beden sıvılarıyla dışarı çıkış yolu buluyor. Feromonun bir kere dışarı çıktıktan sonra gideceği yer belli: Burnumuzdaki "VNO" adı verilen özel bölüm. Koklaya koklaya aşk İsveçli bilim adamı Klaus Wedekind, "koklaya koklaya aşk"ı yaptığı ilginç bir deneyle kanıtlıyor. Wedekind, kadınlara özel bir parfüm kokusu bulunmayan ancak iki gece giyilmiş erkek tişöretlerini koklatıp, ne hissettiklerini soruyor. Kadınlar, araştırmacıların önceden tahmin ettikleri gibi davranıyor ve bağışıklık sistemi genleri, yani MHCleri kendilerininkilere benzemeyen erkeklerin kokusunu çekici buluyor. Doğum hapı hedef şaşırtıyor Bilim adamlarının aşk ve cinsellikle ilgili bulduğu en "baba" hormonlardan biri de "oksitosin." Bu adı bir daha unutamayacağınız kadar insan hayatında önemli bir yeri var oksitosinin. Doğum, emzirme ve orgazmda "çarkı" döndürdüğü gibi yumuşacık bir bakış, hatta kucaklaşmada bile az da olsa salgılanıyor.Kendilerine yeterince sevgi göstermeyen intihara eğilimli kişiler, uyuşturucu bağımlıları, kendilerini aşağılayanlar ve dahası işkoliklerde oksitosin daha az üretiliyor. Adı "huysuz hormon"a çıkan "adrenalin" de oksitosini azaltıyor ve işte sırf bu yüzden kimi zaman sevişmek savaşmaktan daha güç oluyor. Beynin daha eğitimli bölümünün oksitosin üretilen ilkel bölüme egemen olması da bir başka engel oluşturuyor. Wedekindin araştırmasına katılan kadınların küçük bir bölümü ise, diğer kadın deneklerin "Kardeşim gibi kokuyor" dedikleri erkekleri çekici buluyor. Ancak bu kadınların doğum kontrol hapı kullandıkları anlaşılınca işin rengi değişiyor: Östrojen düzeyini yükselten haplar, kadınları aşkta yanılgıya düşürüyor. Normal doğumun faydaları Yüksek düzeyde oksitosine bir kez ulaşıldı mı aynı deneyimin daha sonra yaşanması çok daha kolay. İsveçteki bir araştırma, normal doğum yapan ve bebeklerini emziren kadınlarda oksitosinin çok daha düzenli salgılandığını ortaya koyuyor. Bilim adamları doğumda yüksek oranda salgılanan oksitosinin kadınların daha sonraki cinsel etkinliklerine de olumlu yansıdığını belirtiyor. Keyifli erkeklere dikkat! Düşük oksitosin erkeklerde iktidarsızlığa neden oluyor. Aile dost ilişkilerinden hoşlanan, yemek yiyip gevşemekten keyif alan erkeklerin ise oksitosini daha fazla salgıladıkları ve cinsel yaşamlarında daha başarılı oldukları vurgulanıyor. Erkekler aşka sonbaharda gelir; kadınlar ise ayda bir... ABDli bilim adamları, yumurtlama dönemine yakın zamanlarda kadınların cinsel arzularının arttığını belirlediler. Paristeki Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi Kronobiyoloji Laboratuvarından Allain Reinberg de, erkeklerin cinsel etkinliklerinin yaz sonunda ve sonbahar başında en yüksek noktaya ulaştığını belirtiyor. Nitekim, erkeklik hormonu testosteron oranı spermatozoidlerin üretim ve hareketliliği, doğum oranları vb. veriler de bu bulgunun doğruluğunu kanıtlıyor. Türk bilim adamları ne diyor?Unut gitsin formülü nasıl işliyor?Çocuğunuz gelecekte aşk bağımlısı olabilir mi?Mum ışığının sırrı nedir?Orhan Babanın itirazı var... YARIN

Yazarlar