Ankara'da Yeni Bir Konser Mekanı: Deppo

Geçtiğimiz aydan itibaren Kızılay'ı çevreleyen sokaklarda bulunan afişlerde bir değişiklik göze çarpıyor. Söz konusu afişlerin içeriğindeki müzisyen ya da gruplar mütemadiyen şaşırtmayan isimler olsa da sahnenin kurulacağı mekan ismi; tazeliğini ilk bakışta hissettiriyor.

Bu yeni mekanın ismi; Deppo Performance Park.

Ben de afişlerdeki isim farklılaşmasının üzerine gittim, yanıma not defterimi ve kayıt cihazımı alıp, Deppo'nun kapısına dayandım. Önceden hazırladığım sorularla röportajın ana hattını belirlemeye yeltensem de, mekanın işletmecilerinden Ercan Atik ile gerçekleştirdiğim röportaj; bir sohbet ortamında olağan kaçan; sürpriz duraklara uğrama geleneğinden kaçamadı.

Haberin Devamı

Bu durumda; sorularımın bulunduğu sayfadaki ayracımı ajandamdan aldım. Ercan Atik ile alandaki karşılıklı taburelere oturup, Deppo sahnesini de görüş açımıza yerleştirerek; Deppo ile konser yaşamında hangi boşuluğu doldurmayı hedeflediğinden; alternatif müziğin Ankara yerelinde ve ülke genelinde nerelere geldiğine, underground seslerin yaşam savaşındaki konumundan, mekanı ile farklı projeler denemeyi düşünüp düşünmediğine kadar ayrıntılarla iç içe geçen; ama merkezinden asla kopmayan bir söyleşi gerçekleştirdik.

Yaz ayları boyunca mekan hazırlıklarıyla uğraştınız ve ilginçtir; sezon açılışınızı, diğer konser mekanlarına göre daha erken bir tarihte gerçekleştirdiniz. Deppo; sezonu erken açarken neyi amaçladı?

Sadece üniversite öğrencilerine yönelik bir planlamamız yok. Tüm Ankara'ya hitap etmek istiyoruz. Genelde bu tarz konser mekanları; üniversite öğrencilerine yönelik bir çalışma yapar; ama dediğim gibi biz; hedef kitlemiz içerisinde bir yaş sınırı kriteri belirlemedik ve açılışımızı daha erken yaptık. Gerçekleştirdiğimiz konserler de Ağustos ayında olmasına karşın ilgi gördü. Kısacası; Ankara'yla erkenden tanışmak istedik.

Yaklaşık 1 aydır aktif olan bir mekan; Deppo. Buna karşın; Baba Zula, Kesmeşeker, Karapaks ve Hüsnü Arkan gibi birçok önemli isimleri sahnenize buyur etmeyi başardınız. Bu isimlere şöyle bir göz atınca ortak özelliklerinin; alternatif konumları olduğu anlaşılıyor. Sahnenizi açtığınız müzisyenleri belirlerken söz konusu "alternatif konum" ne kadar önemli?

Haberin Devamı

Biz, sadece bir eğlence mekanı olarak bilinmek istemiyoruz. Bir markamız olsun istiyoruz. Farklı işlere imza atmak istiyoruz. Daha da açık söyleyeyim; bizim bir kimliğimiz yok. Müziğe kimlik basanlardan olmayacağız. Geniş bir yelpazede bunu korumak çok zor. Çünkü burada Jazz da, Blues da ve hatta Pop da olacak. (Günümüz pop anlayışını kastetmediğini özellikle belirtiyor) Bizim bu noktada iki tane kırmızı çizgimiz var: Tekno ve Arabesk. Bunun dışındaki tüm müzik tarzlarını kendimize uygun görürüz.

Tekno'ya özellikle vurgu yaptınız

Öyle mi? (Gülüyor) İnsanların eğlence tarzlarına karışma hakkımız elbette yok. Eğer biri yalnızca tekno müzikle eğlenebiliyorsa, bunun için Ankara'da birçok mekan var, oralara gidebilir; ama Deppo böyle bir zorunluluğa sahip değil.

Facebook sayfanızda da ilginç ve bir o kadar da içinde iddaa barındıran tanıtım yazınız mevcut. O yazıda; "Müziğin patronu değiliz." diyorsunuz. Gelgelelim burası ticari yönü de olan bir mekan. Kendinizi gerçekten de Deppo'nun patronu olarak görmüyor musunuz?

Haberin Devamı

Hayır, görmüyorum; çünkü yapacağım hiçbir şeyi ben belirlemiyorum, gelen kişiler belirliyor. Bu durumda nasıl patron olabilirim ki? Biraz klişe bir tabir olacak; ama buraya gelen kişiler Deppo'nun gerçek patronudur. Diğer yandan; kendine bir tarz seçersin ki; bu Rock olabilir ya da Türkü olabilir, işte o zaman onun patronu sen olursun. Tüm Rock grupları sahnene uğrar ya da önde gelen Türkücüleri alanında ağırlarsın.

Siz galiba bir tarzın patronu olma durumunu; o tarza maddi açıdan hakim olmak anlamında değil de, o tarzı merkeze yerleştirebilme ya da o tarzın ağırlığını yüklenebilme olarak algılıyorsunuz.

Ben burayı bir ticarethane olarak görmüyorum. Eğer görseydim; burası bir Tekno-Bar olurdu ve çok da iyi para kazanırdı. Ama gerek yok. Bu işi seçme sebebim; milyoner olmak değil, mutlu olmak. Biraz evvel bahsettiğiniz, facebook sayfamızda bulunan yazımızda da dediğimiz gibi: Biz "Ötekileriz".

Peki, "Ötekiler" için para kazanmanın hiç mi önemi yok?

Tabi ki para kazanmak da istiyoruz; ama daha fazla para kazanmak adına fikirlerimizden taviz vermeyeceğiz.

Yine de müziği ve müzikal olan herşeyi bir sektör olarak betimleyen ve bu "sektör"deki pastadan daha çok pay almak isteyenlerin sayısı "Ötekiler"den epeyce fazla. Acaba "Müziğin patronu olmasın" derken hayat görüşümüze çok mu iyi niyet yüklüyoruz?

Müzik; bir endüstri olmadan önce tüm benliğini koruyordu. Hatta endüstri olmadan önce müzik; bir sanattı.

Peki, şu an müziği bir sanat olarak görmüyor musunuz?

Elbette, müzik hala bir sanattır; ama endüstriyel bir tarafı da oluştu ve bu durum müziğin sanatsal yapısını bozuyor. Yine de gerçek müziğin asla yok olmayacağını düşünenlerdenim. Öyle ya da böyle nefes alacaktır.

Deppo'nun geleceğine bakarsak, yalnızca eldeki müzisyenlerle mi yol alacaksınız? Sonuç olarak konser mekanlarında şöyle bir problem var: Bu gece burada sahnede olan grup, yarın gece alt sokaktaki mekanda sahne alıyor. 7 - 8 grup ya da müzisyen ile konser mekanları kendi döngülerini sağlıyor, diyebiliriz. Ama oldukça kısır bir döngü bu. Deppo olarak, bu sıradanlaşan canlı performanslara alternatif yaratmak gibi bir hedefiniz var mı?

Bunun için adım atıyoruz. Çoğu mekanın yaptığı gibi belli başlı gruplar ile yerimizde saymak istemiyoruz. Kasım ayından sonrası için İtalya'dan, İspanya'dan ve hatta Afrika bölgesinden yöresel müzik ağırlıklı müzisyenleri sahnemize taşıyacağız. Planımız bu yönde. Bu konuda da İstanbul, İzmir ve Ankara olarak üç farklı mekan anlaşıp, maliyeti minimalize etmek için çabalayacağız. Elbette bu yabancı gruplar çok çok ünlü isimler olmayacaklar; ama iyi ve kaliteli tınıya sahip isimleri seyircilerimizin karşısına çıkaracağız.

Yola ilk çıktığında alternatif seslere yönelen ve salt "öteki" bir anlayışa sahip olan kimi mekanların dahi, zaman geçtikçe nasıl da genele kaydığı ve kendini daha fazla popülerleşme çabalarında bulduğu malumunuz. Sizce bu "eksen kayması"; konser mekanları için kaçınılmaz mı? Mekan adına, müzikal tavizler vermenin dışında, başka türlü var olma şansı yok mu?

Bu soruya olumlu yanıt verebilmek için söz konusu mekanın "özel" olması gerekir. Eğer siz; özel bir mekan yaratabilmişseniz, tavizler vermek zorunda kalmazsınız.

Özel mekan derken tam olarak neyi kastediyorsunuz?

Sahnenize çıkan müzisyen; "Ben müziğin olduğu yere gidiyorum; paranın olduğu yere değil." diyebiliyorsa; özel bir mekansınız demektir. Örneğin; Ekim ayı sonuna doğru tiyatro kökenli müzisyenleri sahnemizde ağırlayacağız. Davet göndereceğimiz isimlerin muhalif duruşa sahip olmalarına özen göstereceğiz. Sonuç olarak, şu dönemde; hem tiyatroya, hem de eğlence sektörüne devlet eliyle bir kısıtlama getirilmeye çalışıldığı aşikar. Yapmayı planladığımız bu etkinlikle de söz konusu kısıtlamalara karşı bir farkındalık yaratmayı hedefliyoruz.

Resmi sayfanızda bulunan şu "muhtıra"ya geri dönmek istiyorum. Kendisine müziğin doğruları ölçüsünde bir sınır çizen ve konuklarından da bu sınıra saygı bekleyen bir tavıra sahipsiniz. O yazıda belirtildiği gibi Deppo'ya çiftleşmek amacıyla gelenler; içkilerine dikkat etsinler mi?

"Kadın düşürürüm" mantığıyla gelen bir insan, Deppo'da içkisine dikkat etse iyi olur. (Gülüyor) Biz mekanımıza gelenlerin, müzik merkezli gelmelerini istiyoruz. Sonuç olarak Deppo; kadın ya da erkek bedenlerinin sergilendiği bir yer değil. Burada sadece müzik sergilenmekte ve biz de insanları müzikal bir sergiye davet ediyoruz.

Konserlerinize buyur ettiğiniz misafirlerinizle bağınızı yalnızca internet sayfanız üzerinden mi sağlayacaksınız?

Tam aksine, misafirlerimizle iletişimimizde belki de en az sanal ortamı kullanıyoruz. Sesimizi daha farklı bir şekilde duyurmaya çalışıyoruz. Örneğin; Ankara'daki dört üniversitenin tanışma partisini biz düzenleyeceğiz. Aslında yapmaya çalıştığımız şey; internet üzerinden on binlerce kişinin sayfamızı takip etmesi vs. değil. Bunun çok fazla bir anlam ifade etmediğinin farkındayız. Kemikleşen bir takipçi kitlesi yaratmak istiyoruz biz ve bu kitleyi sürekli arttırmak istiyoruz. Sonuç olarak facebook'ta bir etkinlik davetimize binlerce kişinin katılıyor görünmesindense; söz konusu etkinliğimize 200 kişinin gelmesini tercih ederiz.

Röportaj boyunca, ara ara ajandama davranıp notlar aldım ve Atik'in en az altı cümlesine "Bu söylediğin kesinlikle röportajın başlığı olmalı" dedim. Sonuç olarak bir tek başlığım var; ama bu röportajdaki her soruya gelen cevaplar; birer alt başlık konumunu hak etmekte. Depp

Deppo'nun, Ankara'daki konser hayatına ve bar kültürüne ne kadar katkı yapacağını zaman gösterecek; ama röportajın sonunda, mekandan çıkıp Mithatpaşa'yı Meşrutiyet'e doğru tabanlarken aklımda olan tek düşünce; Deppo'nun hedeflediği müzikal anlayıştan asla vazgeçmemesi ümidiydi. Çünkü şu günlerde, iyi müziğe her zamankinden daha çok ihtiyaç var.

Twitter / @BekirzgrAybar