U2 Cephesinde Yeni Bir Şey Yok

Son kayıt “No Line on the Horizon”dan bu yana tam 5 yıl geçti. U2 için ikinci en uzun ara dönem demek bu. Şimdilerde yeni stüdyo albüm “Songs of Innocence” ile tekrar ses veriyorlar. Yakın dostları Apple da hemen yanlarında.


Dublin’den Londra’ya

Onlardaki başlangıç 1976 Eylülü’ne kadar gider. Aradan geçen bu süreçte, İrlanda’nın muhafazakâr okullarında aldıkları eğitime ek ruhani yönü ağır ilk albümler, Post-Punk’a uğrayan orta dönem kayıtlar ve onları zamanla dünyanın en popüler Rock grupları arasına itecek şarkılar hayata geçti U2 adına. Neredeyse 40 yıldan söz ediyoruz ve hayallerini kurdukları Londra’da geçen 30 yıldan...

1983 çıkışlı “War”un ön yüzünde tank yerine neden bir çocuk fotoğrafının tercih edildiğini soran gazeteciye “Her zaman fiziksel anlamda savaşmanız gerekmez. Savaşmak bazen duygusal ve zihinsel bir eylemdir” yanıtını iliştiren Bono’nun yıllar içinde elinden kan damlayan birtakım kravatlı adamların yanında saf tutmasına sonra değiniriz, ama müzikal sınırda şunu belirtelim: Her enstrüman vurgusuyla, her sözüyle formüle edilmiş bir külliyat yok burada.

Tamam, 1997’nin “Pop”unda o amaçla gidildi. 1984 tarihli “The Unforgettable Fire”da kestirme yollardan zirveyi aradılar. “Boy ve “October” ile bulunduğu anın derinine inen, duvarlar arasında 20’lerindeki hayallere biraz hapsolmuş uzunçalarla ilk adımı attılar. Öte taraftan With or Without You,>

Şüphesiz büyük bir kırılmaydı U2 için “The Joshua Tree”. Bu Grammy’nin onları daha merkeze, kendileri gibi olmamaya zorlayan çizgiye mecbur bıraktığı söylenir. Bu doğru, ancak sonraki her U2 dönemleri için geçerli değil. Örnek olarak “Achtung Baby”yi öne sürmek mümkün. Keza milenyum girişindeki “All That You Can’t Leave Behind”ı da bu paranteze katabiliriz.

Sondan bir önceki LP “No Line on the Horizon”da sloganvari şarkıların dışına çıkmak istedi U2. Bunu bir ölçüde başardı üstelik. Tekliklerin ayrışmadığı, önemin albüm bütünlüğüne verildiği az sayıdaki U2 albümlerinden biridir “No Line on the Horizon” ve 2004 çıkışlı, gruba 18 yıl aradan sonra ikinci “En İyi Albüm” Grammy’sini getiren “How to Dismantle An Atomic Bomb”ın bir devamı olmanın ötesinde, ‘80’ler ilk yarısındaki ekiple hemhal olur.

Apple Sunar: Songs of Innocence

Geçtiğimiz günlerde iPhone 6’nın tanıtım toplantısında sahneye çıkanlardan biri de U2’ydu. Tim Cook ve Bono yeni U2 albümünün ücretsiz olarak 500 milyonu aşkın iTunes kullanıcısına iletildiğini açıkladı. Bono, albümün ücretsiz olduğunu özellikle vurguladı, ama geri planda 10 milyonlarca dolarlık bir anlaşmanın varlığı kısa sürede ortaya çıktı. Bu işin sonunda Apple değilse bile U2’nun kazançlı çıktığını söyleyenler oldu, ancak bana kalırsa durum pek öyle değil.

Doğru, normal koşullarda ulaşamayacağınız bir kitleye ulaşıyorsunuz, üstelik dinleyiciden herhangi bir ücret talep etmeksizin ve hâlihazırda bizzat şarkıları karşı tarafa ileterek yapıyorsunuz bunu. Eğer pazarlama yönünü düşünürsek, maliyet endişesinin ortadan kalktığı iyi bir fırsat bu. Fakat U2 gibi zaten yeni bir albüm yayımında maliyet sorunu yaşamayacak ve istediği şartları plak şirketine dayatabilecek dünyaca ünlü bir gruptan söz ediyoruz. Yeni şarkılarını bir şirkete deyim yerindeyse satıp o şirketin yeni ürün yüzü olmaya soyunmaları ve hiçbir uğraşa gerek bırakmadan ürettiklerini kullanıcılara sunmaları müzikal değer açısından eleştirilmeli. Daha önce yeni nesil iPod’ta da böyle bir ortak çalışmaya gitmişti Apple ve U2. Hatta grup çıktığı turnelerde bu iPod’un tanıtım elçisi olmuştu bir nevi ve iTunes için Tv reklamlarında da yer almıştı. Ancak “Songs of Innocence”in yayımlanma stratejisinin yanında o ortaklıklar hiçbir şey.

Bu tartışmalarla içeriği, grup için hangi karşılıkta durduğu biraz da olsa gölgelendi “Songs of Innocence”in. Danger Mouse ve Paul Epworth öncülüğünde kalabalık bir prodüktör kadrosuna sahip bu yeni U2 albümü. Londra, Dublin,York ve Los Angeles şehirlerinde kaydedilen şarkılar dönmeye başladığında ilginç bir şekilde U2’nun hala ilerleyecek bir yol bulmayı başardığını anlıyoruz. Önyargıların öte tarafında ilk single The Miracle (of Joey Ramone) ile açılan ve gruba aitlenmiş Pop-Rock aksanını terk etmeyen iyi bir albüm bu. İki numaradaki Every Breaking Wave’i yine ilk ara yüzde Song for Someone ve Iris gibi Bono’daki cümlelerin o aşina olduğumuz merkezdeki ritim gitarlara karıştığı şarkılar izliyor. Diğer yüzdeki Cedarwood Road ise albümün zirvesinde olabilir. Sleep Like a Baby Tonight ve kapanış The Troubles’taki ‘80’lerwave’inden kopup gelen sekanslar da “Songs of Innocence”in çizgisini netleştiren anların arasında.

Albümleri bağlı olduğu ekibin kimliğinden, tavırlarından uzaklaştırarak dinlemek ve objektif bir değerlendirmeye sunmak kolay iş değil. Mainstream için istekli oldu U2 ve mütemadiyen şarkılarını global şirketlerin kullanımına açtı. Bu açıdan Apple ortaklığında yeni bir şey yok onlar adına. Yine de öyle ya da böyle üç farklı on yılın jenarasyon geçişlerinde eşit paylarla yer aldı Bono, The Edge, Adam Clayton ve Larry Mullen. “Songs of Innocence” U2’daki dördüncü o yılın ilk albümü. Dublin’in 20’lerindeki gençleri artık 60’larına yakınlar. Zamanın style="font-size:11.0pt;line-height:115%; font-family:">

Albümde Yer Alan Şarkılar

Haberin Devamı
  1. The Miracle (of Joey Ramone)
  2. Every Breaking Wave
  3. California (There Is No End to Love)
  4. Song for Someone
  5. Iris (Hold Me Close)
  6. Volcano
  7. Raised by Wolves
  8. Cedarwood Road
  9. Sleep Like a Baby Tonight
  10. This Is Where You Can Reach Me Now
  11. The Troubles


Twitter / @BekirzgrAybar
bekirozguraybar@gmail.com

Haberin Devamı