Yaşam Bir yüzü sevinç bir yüzü hüzün

Bir yüzü sevinç bir yüzü hüzün

04.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milliyet, idam yasasının kalkmasının acı ve tatlı yanını bizzat yaşayanların yanındaydı.. Uzundizlerin oğlu, Öztürklerin iki oğlunu öldürüp idama mahkûm olmuştu. TBMM idamı kaldırınca Uzundizler sevindi, Öztürkler kahroldu...

Bir yüzü sevinç bir yüzü hüzün

Ordulu Dursun Uzundiz de, Konyalı Faik Öztürk de, memleketlerinden kalkıp çocukları adına daha iyi bir gelecek için ta İstanbula göç etmişti. Ancak, Ahmet ve Hilmi Öztürk hayatlarının baharında mezara girerken, soygun için girdiği dükkanda cinayet işleyen Seyfettin Uzundiz de yargılandığı mahkeme tarafından iki kez idama mahkum edilmişti. Gasp, adam öldürme ve 6136 Sayılı Yasaya aykırı hareketten halen Bayrampaşa Kapalı Cezaevinde yatan Uzundizin dosyası, aynı zamanda en eski idam dosyasıydı... Ağustos 1991de Ordulu Dursun Uzundizin cezaevi firarisi oğlu Seyfettinin silahından çıkan kurşunlar, Bayrampaşada tuhafiye dükkanı işleten Konyalı Faik Öztürkün 18 ve 20 yaşlarında tuhafiyeci iki oğlunun canını aldı... Çok şükür korku bitti "Hepimiz çok kötü günler yaşadık. Çok şükür korku bitti..." Bu korkunç olayın üzerinden tam 11 yıl geçtikten sonra, TBMM tarihi bir kararla idam cezasını kaldırınca, Giresun Cezaevinde yıllardır idam sephasına çıkacağı günü korku içinde bekleyen Seyfettin Uzundizin Pendikteki evinde bayram yaşandı. Meclisin kararı onaylamasından bir hafta önce oğlunun kendilerini arayarak kurtuluş müjdesi verdiğini söyleyen baba Dursun Uzundiz, "O, 10 yıldır ölüm korkusuyla yaşadı" diyordu. Oğlunun canlarını aldığı iki delikanlıyı her gece rüyasında görerek, sadece dört duvara değil vicdanına da hapsolduğunu söyleyen baba Uzundiz, sevinç gözyaşları içinde sözlerini şöyle bitiriyordu: Keşke oğlum ölseydi "Nasıl acı çektiğimi bilemezsiniz? Oğlum, cana kıydı. Masum insanları öldürdü. Geride yetim ve acılı insanlar bıraktı. Vicdan azabı çekiyorum. Keşke benim oğlum ölseydi diyorum ama yine de idamdan kurtulmasına çok sevindim. Kıyamıyorum, ana yüreği. Onlar daha iyi yaşam sürsün diye İstanbula geldik. İlkokuldan sonra çalışmaya başlamıştı. Çok iyi bir çocuktu. Benim oğlum böyle birşey yapmamalıydı. Cezaevinde nice genç var onları da affedelim ama, herşeyden önce cezaevine girmelerini önleyen kanunlar çıkaralım." Anne Hüsniye Uzundiz ise, oğlunun affedilmesine seviniyor ama vicdan azabından da kurtulamadığını şöyle anlatıyordu: Ya yine af çıkarsa? Aslan gibi iki evladını yitiren acılı baba yine de "Kana kan isteyecek kadar canavar değiliz" diyor ama en büyük korkusunu da, "Elbette ki idam kalksın, ama ya yarın birileri çıkar da müebbete mahkum edilen bu canavar için af yasası çıkarır ve onu dışarı salarsa o zaman biz ne yaparız? Oğullarımla birlikte bir kez daha ölürüz..." diyerek ifade ediyordu. TBMMnin aldığı idamı kaldırma kararı, iki oğlunu yok yere kaybeden 62 yaşındaki Faik Öztürkü ise hüzne boğmuştu. Evladımı alnından vurdu "Dükkanı oğullarım işletirdi. Onları kanlar içinde bulduğum bu dükkanda her gün kepenk açmak ne demektir bilir misiniz? Silah sesiyle evimizin altındaki dükkana indiğimde büyük oğlum Hilmi, kasanın üzerine yığılmış kanlar içinde yatıyordu. Katilin ardından koşan Ahmetimin alnından kanlar sızıyordu. Ahmetim koşarken yere düşmüş. O canavar, 100 metre ileriden geri dönerek yerde yatan silahsız oğlumu alnından vurdu. Biri daha 18 diğeri 20 yaşındaydı. Hilmi yeni evlenmişti. 6 aylık bebeği yetim kaldı. Kasadaki 3 kuruş para için bu yapılır mı? Devlet yetkisini kullanır o katili salıverirse, bu sefer devlet oğullarımı bir kez daha öldürülmüş olur." Af çıkmadığı sürece katillerin cezaevinde kalıp eceliyle ölmesini kabul edebileceğini söyleyen baba Öztürk, 10 yıl önce yaşadığı o korkunç günü ise gözleri yaşlı tekrar yaşıyordu: 712 kişi idam edildi Prof. Dr. Semih Gemalmazın "Türkiyede Ölüm Cezası 1920 - 2002" kitabında verilen bilgiye göre; 1920 ile 1984 yılları arasında 15i kadın toplam 712 kişi idam edildi. Ancak bu rakama İstiklal Mahkemelerinin verdiği idam kararları dahil değil. Bu mahkemelerin verdiği kararla bin 500 - iki bin kişinin idam edildiği bildiriliyor. Türkiyede infazı gerçekleştirilen son idamlar 1984 yılındaydı. İzmirde bir gece bekçisini tabancayla öldürmekten suçlu bulunarak idam cezasına çarptırılan yasadışı Dev - Yol örgütü üyesi İlyas Hasın cezası 1984te infaz edildi. Yine 1980 Şubatında İzmirde yakalanan sol bir örgütün üyesi Hıdır Aslan da yargılandığı mahkemede idam cezasına çarptırıldı ve infazı 25 Ekim 1984te Burdur Kapalı Cezaevinde gerçekleştirildi.

Yazarlar