Editörün Seçtikleri Dağ, taş insan

Dağ, taş insan

01.04.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dağ, taş insan

Dağ, taş insan


Sırplaştırılan Kosova'da insanlık adına yüz kızartıcı sahneler yaşanıyor... Onbinlerce "çaresiz" dağlardan, derelerden kaçıyor


Ölümden kaçışın... Buradan bakınca hiç bitmeyecekmiş gibi görünen uzun yürüşün... Kısaca korkunun, kuşkunun, açlığın sekizinci günü. NATO operasyonunun sekizinci gününde çoluk çocuk binlerce Kosovalı mülteci yaşamak için sınırdan sınıra koşuşturuyor. Yüreği ellerinde binlerce insan Makedonya, Arnavutluk ve Dağlık Karabağ'a ulaşabilmek inancıyla yüzyılın son utanç yürüyüşünü inatla sürdürüyor. Harekatın başından beri dün ilk kez büyük yoğunluğa ulaşan mülteci akını, insanlık adına yüz kızartıcı sahneler yaşatıyor.
Makedonya hükümeti, kendi iç etnik dengelerini koruyabilmek için daha fazla mülteci kabul etmeyeceğini açıkladı ve sınır kapılarını önceki günden itibaren kapattı. Sırpların dehşetinden kaçan çaresizlik içindeki Kosovalılar ise sınırdan geri çevrilince, at, eşek sırtında ya da yaya olarak, dağlardan akın akın Makedonya'ya doğru yürüyüşe geçti.
General Yankoviç bölgesindeki keçi yolları, patikalar, dere yatakları, ölümden kaçan binlerce Kosovalıyı yaşama bağlayan umut yollarına dönüştü. Sırp asker ve polisleri dağların sınır kesimini boş bıraktıkları için, Kosovalılar saatler süren yolculuktan sonra dağ köylerine ulaştı.

Yolda düşük yaptı

Geceyi köylerin camilerinde geçiren mültecilerin bir bölümü, sabah traktörlerle Üsküp yakınlarına vardı. Kosova - Makedonya arasında gece hamile bir mülteci yolda düşük yaptı. Geceyi yağmur altında geçiren çocukların önemli bir bölümünün de hastalandığı belirtildi.
Sınırı geçmeyi başaranların yüzünde, doğup büyüdükleri topraklardan kovulmanın hüznü okunuyor. Evlerine bir daha geri dönüp dönemeyeceklerini bilmeyen mülteciler, sınır kapılarında çocuklarına sarılıp çaresizlik içinde gözyaşı döküyor.
NATO operasyonunun başlamasından önce, sınır kapılarından mültecilere yönelik hiçbir önlem alınmadığı için, binlerce Kosovalı tüm dünyanın gözü önünde bir insanlık ayıbının kurbanı oluyor. Miloşeviç'in "savaş içinde etnik temizlik" politikasının sonucu olarak, onbinlerce Kosovalı, 20'nci son adımlarında yersiz yurtsuz, parasız kalıyor.

Hedefleri: Türkiye

Yerinden kovulan Kosovalılar'ın yerine ise, hemen Sırplar yerleştiriliyor. Böylece Kosova hızla Sırplaştırılıyor. Mültecilerin en büyük hedefi ise buradan Türkiye'ye ulaşabilmek.
Bir kısmı, sınırı geçer geçmez Bursa ve Adapazarı'ndaki akrabalarıyla telefon bağlantısı kurup, geleceklerini bildirirken, diğerleri de Türk hükümetinin kendilerini kabul etmesini bekliyor. Kosova - Makedonya sınırında en çok Türkiye'nin adı konuşuluyor.
Mültecileri Makedonya'da ciddi bir açlık tehlikesi de bekliyor. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Örgütü ve çeşitli sağlık kuruluşları yeterli örgütlenme yapmadıkları için, bütün yük Makedonya hükümetinin üstüne kalıyor. Ancak, ekonomik kriz içindeki Makedonya, mültecilere yardım etmekte gerçekten zorlanıyor.

Paraları bile yok

Mültecilerin çoğu, dünü kendilerine dağıtılan bir somun ekmekle geçirdi. Sırp polisi, Kosovalı Müslümanlar'ın parmaklarındaki yüzükten paralarına, bilezikten küpelerine kadar her şeylerini aldıkları için, mültecilerin değil yeni bir yaşama hazırlanacak, karınlarını doyuracak paraları bile yok.
Sınır kapılarındaki yığılmaları önlemek için Üsküp Belediyesi'nin otobüsleri, mültecileri kente taşıyor. Çeşitli misafirhane ve konaklama tesislerine yerleştirilen mülteciler, kendilerini kabul edecek üçüncü ülkeyi bekliyor.
Bu haberi yazdırırken, Makedonya sınırından yeniden top sesleri duyulmaya başladı. Sınırın bu yanına ulaşanlar, şimdilik ölümdem kurtulmuştu ama, top gürlemesinden yine de en çok onlar korktu...



Yazarlar