Kültür Sanat Dilin içindeki yabancı dil

Dilin içindeki yabancı dil

21.03.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şiirin iç çekişinde ya da haykırışında duyduğumuz, varlığın ve varoluşun sesidir. Eğer şiir en derin metafizik kaygıları olduğu kadar en güncel politik istekleri de dile getirebiliyorsa, bu hem toplumsal etkinliğimize hem de tinsel beklentilerimize ait oluşundandır.

Dilin içindeki yabancı dil
Şiiri bir biçim sanatı olarak tasarlamak ya da tanımlamak, onu bir içerik sanatı olarak da tanımlamaktır. Biçimi olmayan hiçbir öz ve 'vice versa’; özü olmayan biçim yoktur. Sadece ilişkiler ve karşıtlıklar vardır şiirde. Evet’le hayır arasında diyalektik bir gidiş geliş, şiir budur.
Şiirsel imge, tam da Hegelci / Marksçı anlamda, karşıtların birliği ve çözülüşüdür. Tam da bu yüzden, şiirden hem her şey, yani tinsel ve toplumsal yaşamımızın olumlu ve olumsuz ögeleriyle dolmuş bütünlüklü görünümünü dillendirmesini hem de hiçbir şey olmamasını, yani göndergesiz bir söylem kurmasını bekleriz.
Ama son kertede şiir, Pindaros’tan bu yana, toplumsala gömülüdür (socially embedded) ve toplumsal olarak düzenlenmiştir (socially regulated). Şiir belirsizlikle doludur. Şair başladığı bir şiir hakkında bir ön düşünceye sahip olsa bile şiirinin bütününün ne olacağını bilmez. Şiir bir yerde bilinçdışı ile bağlantılıdır. Iris Murdoch şiirin “doymak bilmez her yerde oluşundan” söz eder. Evet, her yerdedir şiir.
Şiirsel dil, sınırları iyice belirgin bir şey’in ya da bir duyumun betimi değil, bir haline geliş’in dilidir. Deleuze / Guattari ikilisinin sözleriyle, şiir “dilin içindeki yabancı dildir”.
Şiir, en uzlaşmacı göründüğü noktada bile, yabanıl ve hayırlayıcı olmayı başarır. Verili gerçekle yetinmeyiş, şairin başkaldırıcı gücünün besleyici toprağıdır. Şiirin düzeni, son kertede bir düzensizliği ima eder.
Küresel kapitalizm imgeler alanını, yani sanatsal alanı da sömürgeleştirmiş bulunuyor. Ama şiiri halâ sömürgeleştiremedi ve Pazar Ekonomisi’ne eklemleyemedi. Magazinel edebiyat basını, şiiri halâ manşet yapamıyor ve ayağa düşüremiyor. Nietzsche “çekiçle felsefe yapmaktan” söz etmişti. Şair, halâ çekiçle yazabiliyor.