Editörün Seçtikleri Doktorların savunması alındı

Doktorların savunması alındı

20.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Doktorların savunması alındı

Doktorların savunması alındı

MİLLİYET İnternet Editörü Enver Emre Özmen'in ölümünden sonra başlatılan üçlü soruşturmanın son aşamasına gelindi.
Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna'nın özel olarak görevlendirdiği Müsteşar Yardımcısı Cihanser Erel ve Tedavi Kurumları Genel Müdürü Cihangir Özcan başkanlığındaki müfettişler, dün bir kez daha Haseki Hastanesi Acil Servis'inde görevli doktor ve hemşirelerin savunmasını aldı. Olay gecesi yaralanan arkadaşlarımızla, görgü tanıklarını da ikinci kez dinleyen müfettişlerin, hafta sonuna kadar, Haseki Hastanesi Acil Servisi'yle nöbetçi doktorlar hakkındaki raporu sonuçlandıracağı belirtildi.
Devlet ve SSK hastaneleri acil servislerindeki ölümler, geciken müdahaleler nedeniyle artarken, beş yıldızlı hizmetten yararlanan özel acil servis hastaları çok daha şanslı durumda; kendilerine derhal bakılacağı, en iyi tedavi uygulanacağı, başında en az 2 - 3 doktor bulunacağını biliyorlar. SSK'lılar ve yeşil kart sahipleriyse, "Allah devlet hastanesine düşürmesin" diye dua ediyor.
Özel hastanelerin hastaları kadar, aylık ücreti 250 - 500 milyon lira arasında değişen acil servis görevlisi doktorları da hallerinden memnun.

İstanbul'da acil servis hizmeti veren 84 özel hastaneden biri olan İnternational Hospıtal Acil Servis Şefi Sevil Şenyuva, iyi hizmet vermelerini, araç gereç zenginliği ve ekip çalışmasına bağlıyor. Devlet ve üniversite hastanelerinde çalışmanın zorluğunu kabul eden Şenyuva şöyle konuşuyor:
"Üniversite hastaneleri, basit bir filmi bile çekemez durumda. Tıp fedakarlıkla yapılmaz; teknoloji ve bilim mesleğidir. Üniversite hastanesinde ihtisas yaptım. Türkiye'nin her yerinden akın akın hasta geliyor. Personel az. En çok bulunan şey doktor. Kapıda üç doktor hastayı karşılardık, geri planda üç kişi olurdu; altı tane doktor. Yetmiyor ki. Hemşire az, hastabakıcı az. Temizlik sıfır, tuvaletler, yataklar berbat. Orada, hiçbir zaman buradaki kalite elde edilmez. Hizmetin doktorla igisi yok. Biz uzaydan gelmedik, doktor aynı doktor. Üniversite hastanesine hasta gelir, takacak serumunuz yok. Reçete yazarsınız, eczane zor bulunur, ilaç geç gelir. Adam ölüm döşeğindeyse, servislerdeki hastalardan serum toplarız."
Günde ortalama 70 hastanın geldiği İnternaitonal Hospıtal Acil Servisi'nde bir doktora, üç buçuk hasta düşüyor. Maaşın yanısıra prim usulü çalışan doktorların eline, ayda ortalama 250 - 500 milyon lira ücret geçiyor. Nöbette kalan doktor, hastasının durumunu kontrol altında tutmak için ertesi gün de çalışıyor, işini bitirdikten sonra evine gidiyor.

Yasaya göre, uzman hekimin acil serviste nöbet tutması gerekiyor. Dahiliye uzmanı Aydoğan Lermi, yasanın asla çalışmadığını, pek çok özel hastane de dahil olmak üzere, acil servislerde asistanların nöbet tuttuğunu söylüyor. 30 milyon bile kazanamayan bir asistan için, gece nöbetinin önemine değinen Lermi, Türkiye'de acil hekimlik ihtisası verilmediğini de hatırtalarak, Sağlık Yasası'nın yenilenmesi gerektiğine işaret ediyor.
Doktor ve hemşirenin tek başına hiçbir şey ifade etmediğini vurgulayan Lermi, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Acil servis, grup çalışmasıdır. Herkes kendi işini bilmek ve iyi yapmak zorundadır. Bizim doktorumuz da, gecede 35 hastaya bakar, ama yanında donanımı, hemşiresi olduğu için bu ona yük getirmez. Aynı hastanın onda birine başka hastanade bakmaya kalksanız, hemşirenin işi size yüklenecek ve kollektif çalışma ortadan kalkacaktır, bu da işin yoğunluğunu artırır."
Lermi, hastanenin donanımına ilişkin şu bilgileri veriyor:
"Biri yoğun bakım şartlarına haiz, beş ambulans 24 saat hizmet veriyor. Helikopter gün ışığında hasta taşıyabiliyor. Ataköy Marina'da yat ambulans bekliyor. Acil cerrahi müdahale odasında, aynı anda dokuz hastaya bakılabiliyor. Acil serviste, Mavi Kod sistemi uygulanıyor. Hastada hayati tehlike varsa, o düğmeye basılıyor. 30 saniye içinde genel cerrah, kardiyolog ve dahiliyecinin de aralarında bulunduğu hayat kurtarıcı ekip, hastanın başında oluyor. İçinde her türlü alet, ilaç bulunan acil arabası da, ekiple birlikte hastanın yanına götürülüyor."
Özel hastanelerde tedavi ücreti oldukça yüksek. Ancak hastaneler, çok acil durumdaki hastalara bakmak zorunda. Lermi bu konudaki uygulamalarını, "Sahibi için burası ticarethane. Bizim için hasta hastadır. Parasal durumu bizi ilgilendirmez. Para, hastayla hastane arasındaki problem. Hastadan bir şey imzalamasını istemeyiz" sözleriyle anlatıyor.

Alman Hastanesi Acil Servis Sorumlusu Dr. Eren Eroğlu, devlet hastaneleriyle özel hastaneleri şöyle karşılaştırıyor:
"Devlet hastanesinde çalışanlar da aynı eğitimden geçiyor. Devlet hastanesine giden hasta, kendini yalnız ve kaybolmuş hissediyor. Oysa burada, personel girişten çıkışa kadar hastanın yanından ayrılmaz. Parasız hastalar, en büyük zorluğumuz. Yüksek maliyet çıkıyor. Herkes özel sağlık sigortasına sahip değil. İlk müdahaleyi elimizden geldiğince yapıyor ve ambulansımızla başka hastanelere transfer yapmaya çalışıyoruz."
Sağlık sistemi düzeyinin, ülkenin genel durumuyla bağlantılı olduğunu dile getiren Eroğlu, "Eğitim ne durumda ki, sağlık ne durumda olsun. Böyle bir ülkede sağlığın çok sivrilmesini beklemek hayal olur" yorumu yapıyor.
Alman Hastanesi'nde 24 saat ambulans ve helikopter hizmet veriyor. İyileşmiş hastayı, örneğin Kartal'a bırakan ambulansın ücreti, 9 milyon. Acil vakalarda doktorla birlikte hasta alınırsa, fiyat 13 milyona çıkıyor. Helikopter ve uçağın saati, bin 500 dolar. Her ay ortalama 15 hasta uçakla hastaneye taşınıyor.

Yazarlar