Editörün Seçtikleri 'Eli silahlı' kadınlar

'Eli silahlı' kadınlar

27.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Eli silahlı' kadınlar

Eli silahlı kadınlar

       KOSOVA'nın Racak köyünde, Sırplar'ın 50'ye yakın Arnavut'u katletmesi, dünya kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Ancak bu katliamdan zarar görenler bir tek erkekler değil. Şimdiye kadar her yaştan birçok Kosova'lı kadın da hayatını yitirdi. Bugünlerde Kosova'lı kadınlar da silahlarını kuşanıp kendilerini savunmaya başlıyorlar.
       22 yaşındaki şarkıcı Lulyeta Şala da, savaşın kurbanlarından biri. Lulyeta 14 Aralık 1998 günü, 32 arkadaşıyla Sırp pususuna düştü ve dövüşe dövüşe can verdi. Lulyeta'nın mezarının başında şimdi bir başka genç kadın, Lulyeta'nın kızkardeşi Sehavar, dualar okuyor, ağıtlar yakıyor.
       Batılı güçler, bir yandan Kosova sorununun bir 'Balkan krizi'ne dönüşmesi endişesini taşıyor, bir yandan da bölgedeki gerginliğin giderilmesinin yollarını arıyor. Batılı başkentler, Kosova sorununun çözümü konusunda bölünmüş durumda. Kimileri bir askeri müdahale ile Sırplar'a 'dur' demek gerektiğini savunuyor, kimileri ise diplomatik çözümü. Ancak hepsinin uzlaştığı nokta ise, Kosova'nın tam bağımsızlığının mümkün olmadığı.
       Bu tartışmalar sürerken Kosova'da kan akmaya devam ediyor. Sırp güçleriyle Kosova Kurtuluş Ordusu (UCK) militanları, sonu belirsiz bir savaşta, birbirini kırıyor. Arada yine siviller kalıyor. Pusular, baskınlar, cinayetler birbirini izliyor.
       Sorunun çözümü geciktikçe ve giderek daha çok sivil bu savaşın kurbanı oldukça, halkın 'silahlı direniş' eğilimi de güçleniyor. Sırp lider Slobodan Miloşeviç'in 'sözünü tutmama karnesi' de elbette bu seçeneği güçlendiriyor. UCK'ya katılımlar artıyor, örgüt güçleniyor.

       BOSNA Savaşı sırasında, akıllardan kolay kolay çıkmayacak kıyımlar yaşandı. Çocuklar, yaşlılar öldürüldü, kadınlara tecavüz edildi. Bu vahşetten Bosna'nın neredeyse tüm kentleri nasibini aldı. Ancak, sekiz bin insanın katledildiği Srebrenica kenti, vahşetin en büyüğüne tanıklık etti. Kent, "2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da yaşanan en kanlı katliama" sahne oldu.
       Bosnalılar'ın tüm direnişine rağmen Srebrenica, 4 Ağustos 1995 günü Sırplar'ın eline geçti. Yıllarca saldırılara direnen Srebrenicalılar, kent Sırpların eline düştükten sonra sonra akıl almaz bir vahşetin pençesine düştü. Savaşın bitiminden sonra bulunan toplu mezarlar, dehşetin kanıtlarını dünyanın gözü önüne serdi.
       Sekiz bin kişinin öldürüldüğü kentte yaşanan dram, Fransız tiyatro yönetmeni Olivier Py tarafından 'Bosna için Requiem' (Requiem for Bosnia) adıyla yeniden canlandırılıyor. "Requiem", Latince'de huzur anlamına gelen bir sözcük. Konuları genellikle, geniş kitleleri ilgilendiren, derin acılar yaratan olaylardan seçiliyor.
       Py ve arkadaşları bu tiyatro eserini, faciasını yansıtan gazete haberlerinden, röportajlardan, kitaplardan, TV programlarından yararlanarak 'Srebrenica için Requiem'i hazırladılar.

       KOSOVA'da Sırplar ve Arnavutlar arasındaki çatışmaların sona erdirilmesine yönelik çabalar umutsuzca sürerken bölgenin batısında beş Arnavut'un daha cesedi bulundu.
       Aynı aileden olduğu sanılan beş Arnavut'un, makineli tüfek ateşiyle öldürüldüğünü söyleyen gözlemciler, saldırının kimler tarafından yapıldığının belirlenemediğini açıkladı. Sivillere yönelik bu saldırının, 10 gün önce Racak köyünde 45 Arnavut'un öldürüldüğü saldırıdan bu yana gerçekleştirilen en kanlı olay olduğu belirtiliyor.
       Bu arada Sırp yönetimiyle Kosovalı Arnavutlar arasında bir barış anlaşması imzalanması halinde, ABD'nin, bu anlaşmanın yaşama geçirilmesi için bölgeye güç yollayabileceğini bildirildi.
       ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Vekili James Foley, uluslararası toplumun, bir barış anlaşmasının uygulanması için bölgeye asker yollanmasına karar vermesi durumunda, konunun değerlendirileceğini belirtti. Foley, yönetimin, Amerikan Kongresi'ne danışarak hareket edeceğini kaydetti ve "Ancak bu senaryo hakkında konuşmak için çok erken" dedi.




Yazarlar