İnsansı robotlar hayatımızı nasıl değiştirecek?

Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz bazen heyecanla bazen korkuyla izlediğimiz insansı robotlarla ilgili çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Her ne kadar basında sık sık yer almasalar da aslında filmlerdeki gelişmeleri aratmayacak derecede şaşırtıcı araştırmalar yapılıyor. Mesela insansı robotların futbol turnuvası yaptığını duymuş muydunuz?

Zeki robotlar, yapay öğrenme, yapay algılama ve yapay görme alanlarında çalışan ve 40’tan fazla bilimsel yayını bulunan Dr. Çetin Meriçli, RoboCup Türkiye ulusal komitesinin kurucu üyelerinden. 2011 RoboCup İstanbul etkinliğinin Genel Başkan Yardımcılığını yapan Dr. Meriçli, Boğaziçi Üniversitesi’nin RoboCup katılımlarında bir dünya şampiyonluğu ve iki çeyrek final, Carnegie Mellon RoboCup katılımlarında ise bir yarı final başarısı elde etti.

Haberin Devamı

Carnegie Mellon University Robotics Institute’a bağlı National Robotics Engineering Center’da (NREC) ticari uygulamalardan sorumlu öğretim görevlisi olan Dr. Çetin Meriçli ile robotlar dünyasında neler olacağını konuştuk.

Robotlarla ilgili çalışmaya nasıl başladınız? Eğitim süreciniz hakkında bilgi verir misiniz?

Robotlara ilgi duymam bilgisayar programlamaya ilk merak sardığım dönemlere, yani 12-13 yaşlarına denk geliyor. Bilgisayar programlama kavramlarını içselleştirmeye çalıştığım bu dönemde bir gün TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisinin bir sayısında MIT’den Rodney Brooks’un ünlü Genghis robotu hakkında bir makale okudum. Makalede robotun kendi kendine yürümeyi öğrendiği ve kendi programını değiştirdiğinden bahsediliyordu ve bu bana olağanüstü ilginç gelmişti.

Yıllar sonra Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nde okurken bir gün internette birbirleri ile haberleşerek koordineli bir şekilde çalışan karınca robotlarla ilgili bir haber gördüm. Biraz detaylı araştırınca bu projenin de yine Rodney Brooks’un laboratuarında gerçekleştirildiğini öğrendim ve o gün yapay zeka, zeki robotlar ve robot takımları üzerine çalışmaya karar verdim.

Bir sonraki adım ise bu konuda çalışmak için hangi okullara başvurmam gerektiğine karar vermekti. Bu araştırmalarım sonucunda ise Carnegie Mellon Robotics Institute’e ulaştım ve hayran kaldım. O günden itibaren amacım Carnegie Mellon’a gelmek ve çalışmalarımı orada sürdürmek oldu.

Haberin Devamı

Yüksek lisans ve doktora başvurularım 11 Eylül saldırılarının gölgesinde oldu. 11 Eylül ne kadar etkiledi bilemiyorum ama sonuçta Carnegie Mellon, MIT, Stanford ve Berkeley gibi büyük okullardan kabul alamadım. Kabul aldığım University of Southern California gibi okullar için ise burs bulamadım ve bunun sonucunda yüksek lisans ve doktora eğitimlerimi Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nde Yapay Zeka Laboratuarı’nda Prof. Dr. H. Levent Akın danışmanlığında gerçekleştirdim.

Doktoramın son yılında ziyaretçi araştırmacı olarak RoboCup etkinliklerinden tanıdığım Carnegie Mellon Computer Science Department’tan Prof. Dr. Manuela Veloso’nun laboratuarına ziyaretçi araştırmacı olarak geldim ve bu ziyaret sonunda doktora eşdanışmanım olmasına karar verdik. Doktora tezimi bitirmemin ardından yine aynı laboratuvara bu kez doktora sonrası araştırmacı olarak döndüm ve iki yıl bu laboratuvarda çalışmalarımı sürdürdükten sonra şimdi bulunduğum National Robotics Engineering Center’a katıldım.

Haberin Devamı

Zeki robot nedir? Yapay zeka ile bağlantılı mı?

Zeki robot, en temel hali ile içinde bulunduğu ortamı sensörleri yani kamera, lazer mesafe, mikrofon, ivme ölçer aracılığı ile algılayan, bu veriler üzerinde düşünüp karar veren ve eyleyicileri yani motor, tekerlek, ses, vs. aracılığı ile kararlaştırılan eylemleri hayata geçiren bir düzenek. Burada kritik nokta düşünme ve karar verme. Yapay zeka, bu noktada devreye giriyor. Algılayıcılardan gelen verilerin mesela bir ev robotu için odadaki objelerin şekilleri, ya da sürücüsüz bir otomobil için diğer şeritlerdeki araçların konum ve hızları gibi değerlendirilip o an için robotun amacına en uygun eylemin seçilmesi için çeşitli yapay zeka teknikleri kullanılıyor.

Örneğin sürücüsüz bir otomobil bir yan şeritteki bir aracın beklenmedik şekilde kendi şeridine gelme ihtimalinin arttığına karar verirse çarpışma riskini azaltmak için fren yapabilir. Tabi, burada yapay zeka kavramı ile ilgili de bir dizi felsefi soru ve problem var. Neyin gerçekten zeka olarak değerlendirilmesi gerektiği cevabı net bilinen bir soru değil.

Her rasyonel davranışın gözle görülür bir çıktısı olmayabileceği gibi her akıllıca görünen hareketin altında zeka yatmıyor olabilir. Bu konuda meraklılara rol modellerim arasında ilk sıralarda gelen Rodney Brooks’un doğadaki canlıların hayatlarını devam ettirmek için çoğunlukla bizim genel geçer zeka anlayışımız dahilinde davranmadıkları tezini savunduğu “Elephants don’t play chess – Filler satranç oynamaz” makalesini her ne kadar yıllar içinde Brooks ile bu konuda fikir ayrılığına düşmüş olsak da tavsiye ederim.

İnsansı robotlar hangi alanlarda hayatımıza girecek?

İnsansı robot tanımı genel olarak fiziksel görünüşü insana benzeyen antropomorfik – iki kolu iki bacağı bir kafası, kafasında gözleri kulakları olan, iki ayak üstünde yürüyen robotlar için kullanılıyor. Bu noktada tabii ki insansı robotların en büyük avantajı insanlar için tasarlanmış araç ve mekanları herhangi bir değişiklik gerektirmeden kullanabilecek olmaları. Örneğin yeteri kadar gelişmiş insansı robotlarımız olsa tarım otomasyonu için sürücüsüz traktör yapmamıza, inşaat otomasyonu için otonom dozer yapmamıza, fabrika otomasyonu için endüstriyel robotlar imal etmemize gerek kalmaz, basitçe bu işleri yapan insanları insansı robotlarla değiştirmemiz yeterli olur.

Bu açıdan bakarsak yeterli teknolojik gelişmelerin gerçekleşmesi durumunda şu anda insanların çalıştığı her iş alanında insansı robotlar görmemiz olası ancak ben buna çok ihtimal vermiyorum. Bence yakın gelecekte ilk olarak belli işleri yapmak üzere tasarlanmış, insansı olmayan, uzman robotlar hayatımıza girecek. Buna güzel bir örnek olarak robot elektrik süpürgelerini gösterebilirim.

Sağlık alanında robotik cerrahi yapılıyor. Başka neler olacak?

Robotik cerrahi şüphesiz müthiş ilerleme gösterdi ve daha da yaygınlaşacak. Bunun dışında ilaç geliştirme konusunda robotik, yapay görme ve yapay öğrenme gibi konular giderek önem kazanıyor. Laboratuvar otomasyonu, tıbbi deneylerin insanlar yerine robotlar tarafından kapalı ortamlarda ve insan operatörlerin hassasiyet eksikliklerinden kaynaklanan değişkenlikler olmadan yapılabilmesine imkan veriyor. Tabii yüzde 100 otomasyonun elde edilmesi durumunda laboratuvarların 7/24 çalışabilmesi ve deney performansının birkaç kat artması da cabası. Bunun dışında yapay görme kullanarak deney farelerinin davranışlarının sürekli ve insan gözlemcilerden daha isabetli şekilde takip edilmesi ve yapay öğrenme kullanarak kalp krizine yol açabilecek kalp atışı bozukluklarını erkenden teşhis etme gibi projeler var. Yapay öğrenmenin en büyük etkisi ise büyük veri (big data) uygulamaları ile genetik profilleme 23andme.com gibi, hastaya özel tedavi geliştirilmesi ve ilaç keşfi süreçlerinin yapay zeka ile onlarca kat hızlandırılması gibi inanılmaz heyecan verici projeler yapılıyor. Önümüzdeki 10 yıl tıpta robotik, yapay zeka ve yapay öğrenme uygulamalarının altın çağı olacak.

Yapay öğrenme, yapay algılama ve yapay görme nedir?

Kısaca cevap vermek epey güç ancak özetlemek gerekirse yapay öğrenme, mevcut verileri modelleyerek ileride sisteme sunulan yeni bir veri parçası hakkında fikir yürütebilmeyi sağlıyor.

Bir örnek vermek gerekirse bir yapay öğrenme sistemine el yazısı ile yazılmış çok sayıda rakamdan oluşan bir veri kümesi gösterip, sistemin gösterilen örneklerden hareketle bir matematiksel model öğrettiğimiz takdirde ve daha sonra kendisine gösterilen, daha önce görmediği elle yazılmış bir rakamın hangi rakam olduğunu tahmin edebilir.

Günümüzde yapay öğrenme hayatımızın her alanında büyük rol oynuyor. Siri ve Cortana gibi kişisel asistanlar yapay öğrenme temelli ses tanıma algoritmaları kullanıyorlar.

Google, arama sonuçlarını yapay öğrenme ile sıralıyor. Youtube, geçmişte izlediğiniz videolar üzerinde çalıştırdığı yapay öğrenme algoritmaları ile size yeni videolar öneriyor.

Facebook, yapay öğrenme kullanarak resimlerdeki suratları tespit ediyor, hatta bazen o resimdeki kişinin kim olabileceği hakkında önerilerde bulunabiliyor. Önümüzdeki 10 yılda yapay öğrenmenin hayatımızdaki etkisinin katlanarak artacağını öngörüyorum.

Yapay algılama, örneklerini verdiğim gibi bir sistemin sensörler aracılığı ile çevresi hakkında fikir sahibi olması anlamına geliyor.

Yapay görme ise yapay algılamanın genelde kameralardan gelen resimlerin yorumlanması üzerine yoğunlaşan bir alt dalı. Yine bahsettiğim el yazısı tanıma bir yapay görme uygulaması örneğin.

RoboCup nedir? Neden böyle bir etkinlik düzenliyorsunuz?

RoboCup, vizyonunu “2050 yılında 11 insansı robottan oluşan bir futbol takımının en son dünya şampiyonu ülke milli takımına karşı FIFA kurallarına göre bir maç oynayıp kazanması” şeklinde belirlemiş, kendi içinde ondan fazla kategori barındıran, dünyanın en geniş kapsamlı robot yarışması. Olimpiyatların robotikteki karşılığı dersek sanırım abartmış olmayız.

RoboCup’ın robotbilime başlıca katkıları arasında ortaya uzun vadeli bir vizyon koyarak araştırmacıların anlamlı bir gerçek dünya problemi üzerinde çalışmalarını teşvik etmek, farklı yaş gruplarını ve farklı araştırma alanlarını mekatronik, yapay öğrenme, yapay zeka gibi adresleyerek yeni nesillerin robotbilim ve yapay zekaya ilgi duymalarına önayak olması, araştırmacılara kuralları, tanımı, hedefi belli problemler sunarak bilgi değiş tokuşu ve kıyaslamasını kolaylaştırması sayılabilir. Bu yıl 20. yaş gününü kutlayan RoboCup’ın önümüzdeki on yıllarda da bu misyonunu başarı ile sürdüreceğine inanıyorum.

Gelecekte çalıştığınız alanlarda hayatımızda neler değişecek?

Benim önümüzdeki dönemde beklentim yapay zeka sistemlerinin öğrenmeyi öğrenme konusunda daha da ileri gitmeleri ile “yapay zeka geliştiren insan” kavramına olan ihtiyacın azalması. Diğer bir deyiş ile makineler, kendi kendilerini geliştirmeye başlayacaklar. Hali hazırda büyük verilerdeki örüntüleri tanıma ve çıkarım yapma, yazılımlardaki hataları bulma gibi konularda insan performansının çok ötesinde bir performans sergileyen makinelerin daha da iyileşmelerini ve kendi kendilerine yeter hale gelmelerini beklemek çok da ütopik değil bence.

Tabi bu tahmin Terminatör, Skynet gibi korkutucu senaryoları da çağrıştırıyor ancak ben “yapay zeka çok ilerleyip insanları imha edecek” diyenler kampına dahil değilim. Benim esas endişem çok daha sosyal bir konu.

Yapay zeka ve zeki robotların işgücündeki paylarının artması ile tarihte görülmemiş ölçekte bir işsizlik dalgası oluşması olası. Özellikle düşük vasıflı hizmet sektörü pozisyonları tamamen ortadan kalkacak ve bu işler makineler tarafından yapılmaya başlanacak. Çoğu benzin istasyonu self-servis çalışmaya başladı. Pek çok süpermarkette kendi kendinize işlem yapabileceğiniz otomatik kasalar mevcut. Yakında otobüs şoförü, taksi şoförü, kamyon şoförü gibi meslekler kalmayacak.

Çin’in en tartışmalı şirketlerinden Apple ve Samsung gibi firmalara büyük ölçekli üretim yapan FoxConn birkaç ay önce tek bir fabrikalarındaki 60 bin işçiyi işten çıkararak yerlerine robotik sistemler yerleştirdi. Bu trendin önümüzdeki yıllarda artarak devam etmesi bekleniyor. Bu şekilde gerçekleşecek kitlesel işten çıkarılmaların sosyal etkilerinin nasıl olacağı ise henüz bilinmiyor.

Büyük bilim-kurgu yazarı Frank Herbert’ın “Dune” serisinde aşırı akıllanan makinelere karşı girişilen “Butleryan cihadı” adlı büyük bir kıyımdan bahsedilir. Bu kıyım ile akıllı makineler imha edilmiş ve sonrasında akıllı makineler ve yapay zeka sistemlerinin üretilmesi yasaklanmıştır. Şimdiden gerekli önlemler alınmaz ve yönlendirmeler yapılmazsa benzer bir isyanı bizim de yaşamamız işten bile değil.

Kısaca, bir yandan önümüzdeki 10 yılda gerçekleşecek bilimsel devrimleri heyecanla beklerken bir yandan da müthiş bir endişe taşıyorum. Derin bir ikilem.