Editörün Seçtikleri FLORANSA onu seviyor

FLORANSA onu seviyor

22.10.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

FLORANSA onu seviyor

FLORANSA onu seviyor


ALİN TAŞÇIYAN


       Türkiye’de varılabilecek son noktayı yakaladıktan sonra İtalya’nın mor menekşelerinden gelen teklifi kabul ettiğinde, herkes, işinin pek zor olacağını düşünüyor ve inanıyordu. Türkiye’de, kendi diliyle ve herkesin alışkın olduğu yaşama stiliyle oyuncusunu pasta hamuru gibi işliyor ve sahaya sürebiliyordu. Orası İtalya’ydı; en azından, dilin can yakan kıvraklığını yakalaması pek zor olacaktı. Kaldı ki, talihsiz bir Hakan denemesi vardı önünde. O, her şeyi göze alarak gitti; ya herro ya merro.
       İlk günlerinde bir yandan burada Galatasaray dedikodularıyla uğraşırken, bir yandan da İtalya’ya ayak uydurmaya çalışıyordu. Başarıyı yakalaması gerçekten çok kuvvetli bir sürpriz olacaktı. Onu İtalya’ya çağıranlar da zaten, gerçekte çok fazla bir şey bekliyor değildi; şunca yıldır şampiyon olmamış bir Fiorentina’ya ne yapabilirdi ki o!.. Ayrıca Batistuta’yı da satmışlardı, yeni bir yıldız da yoktu takımda...
       Biraz abartılı ifadeyle, tam bir miskinler tekkesi.
       Başkan Cecchi Gori de işin şovunda biraz...
       Derken İtalya ligi başladı. Birinci hafta Fatih’in takımı, Parma karşısında talihsiz bir beraberlik aldı. Herkes “yazık oldu" dedi. İkinci haftada, Regina ile karşılaştılar; rakip, duvar gibi defans yaptıysa da, Fatih’in mor menekşeleri, canlarını dişe takıp maçı 2-1 aldı. Galibiyet az keyif değildi elbet, ama asıl heyecanlısı, oyuncuların ve seyircinin coşkusuydu; kesinlikle hiç azımsanacak, küçümsenecek bir şey değildi bu ilgi. Denebilir ki, Fatih bir fetih operasyonunu başarıyla başlatmıştı.
       Buraya kadar Fatih’in buradan görüntüsünü özetledik. Acaba oradan nasıl görünüyordu? Doğrusu, üstelik, Avrupa’nın en yaratıcı, en pırıltılı bir şehrinde, alışkın olduğu yıldız ruhuyla dolaşabilmek için, çok doygun halkın ilgisini çekmek gerekiyordu. Tanıklar, Fatih’in daha maçlarına başlamadan bile halkın bu ilgisini yakaladığını söylüyor: Sokakta çevirip imza istemeler, masasına şampanya göndermeler ve hatta onun yarattığı merak halesi nedeniyle kalkıp Türkiye’ye gelenler...
       Bununla birlikte, işin uzmanlarının değerlendirmesi de önemliydi. İtalyan gazetecileri arasında küçük bir soruşturma yaptık: Fatih nasıl görünüyor, ne vaad ediyordu? Orada Fatih’i şöyle görüp değerlendiriyorlar:

       Çok iyi hoca
       Giuseppe Calabrese
       La Reppublica

       Fatih Terim’in iyi bir teknik direktör olduğunu düşünüyorum. Belki tek kusuru şu olabilir: Fazla transigente, kafası fikirlerle dolu ama bunları ortaya koyup tartışmaya açmıyor.
       İnsan ilişkilerinde çok başarılı. Taraftarı da memnun ediyor, çünkü Fiorentino kulübünün başkanı Cecchi Gori ile karşıt görüşte. Oyuncular hakkındaki kararlarda anlaşamıyorlar. Oysa Fatih Terim takım için iyi bir yönlendirici. Floransa’ya geldiğinde elinin altında işe yarar, onun taktiklerine uyması anlamında söylüyorum, oyuncular yoktu. Şimdi bu duruma adapte olmaya, takımı yönlendirmeye çalışıyor. Şimdilik gayet iyi gidiyor.
       Terim’in kulüp yönetimiyle ilişkilerini iyileştirmesi gerekir, tabii. İtalya’da futbol anlayışı farklı. Türkiye’de büyük bir kişilikti. Ama burada işler farklı yürür. Türkiye’de Terim’e her istediği verilirdi. Oysa Fiorentina öyle bir yapıya sahip değil. Dolayısıyla Başkan ile çatışıyor.
       Aslında Cecchi Gori de Terim’e benzeyen bir kişilik. Tek başına karar almaya alışmış. Bu bağlamda ikisi de aynı. O yüzden de çatışıyorlar. Sonunda birbirlerini anlayacaklar.

       Karizması var
       Ubaldo Scanagappa
       La Nazione, Il Giorno

       Fatih Terim iyi bir teknik direktör. Öncelikle, bir Türk takımına UEFA Kupası’nı kazandıran bir teknik direktör kötü olamaz, zaten. Bu kupayı kazanmak için iyi futbol oynatmak yeterli değil; iktidara ihtiyaç var. Oyuncuları motive etmek, FIFA üzerinde etkili olmak için iktidar gerekli. Tüm bu ilişkileri kurmadan kupa kazanmaya olanak yok.
       İkinci olarak; yıllar sonra Fiorentina’nın iyi oynadığını görüyorum. Parma’ya karşı çok iyi oynadı. Geçen hafta Regina’ya karşı çok iyiydi. Regina çok güçlü olduğundan değil, ama bir takım olarak, oyun düzeni olarak iyiydi Fiorentina.
       Fatih Terim’in karizması var. Kendisine saygı gösterilmesini sağlıyor. De Livo, Juventus’tan gelen Toricelli gibi takımın deneyimli oyuncuları bile ondan etkileniyor. Çok beğendiği belli olan Luigi Costa ile yakın bir ilişkisi var.
       Cecchi Gori ile çatışmasına gelince: Terim, Başkan’ın bugüne kadar takımı kendi başına yaptığını göz önünde bulundurmalı. YÖnetime geldiğinden bu yana üçüncü teknik direktör olan Rainieri’ye taktik verirdi! Terim’den önceki teknik direktör Trapattoni zamanında da Cecchi Gori takımı kendisi kurardı. Şimdi öyle yapamıyor, artık adamlarına güvenmek zorunda.
       Terim’i Cecchi Gori’nin sağ kolu Luna seçti. Cecchi - Gori onu herhalde iyi tanımıyordu. Türkiye’de “imparator" olduğunu bilmiyordu. Sorun olabileceğini tahmin etmedi. Bir Türk koçu İtalya’ya getirdiği için minnettar kalacağını sandı. “Ne dersem yapar," diye düşündü.
       Öte yandan, halk Terim’i seviyor. Hem iyi koç hem iyi psikolog. Taraftarın daha iyi oyuncular, daha iyi bir takım beklediğini biliyor. O da bunun için savaşıyor. Geçmişte, Terim’den daha iyi teknik direktörler bile Başkan’dan yana oldu. Örneğin Trapattoni’nin son yılında, savunmada birkaç iyi oyuncuya ihitiyaç vardı. Herkes bunu biliyor ve söylüyordu. Ama Trapattoni, Cecchi Gori’yi zor durumda bırakmak istemedi. Bu yüzden ligde tarihi bir fırsatı kaçırdı. Savunma güçsüz kaldı ve Fiorentina on beş yıl sonra yakaladığı fırsatı kaçırdı.
       Terim ile Trapattoni arasındaki fark yalnızca Trapattoni’nin daha diplomatik olması değil, Fiorentina kulübünün politikasına sadık kalması. Cecchi - Gori’nin ekonomik durumu o kadar iyi değil. Tele Monte Carlo’yu sattı. Oysa Terim halka oynuyor.

       Söylediğini yapıyor
       Alessio Darongh
       Gazetta dello Sport

       Fatih Terim büyük bir kişilik. Cecchi Gori’ye karşı çıkabilen bir adam. Ayrıca tam Fiorentina’ya yaraşır futbol oynatmasını biliyor. Son yıllarda Fiorentina pek iyi sonuçlar alamadı. Kötü oynamadıysa bile sonuca ulaşamadı.
       Fatih Terim’in bugüne dek bir hatası oldu. O da Innsbruck maçıydı. Oyuncularının yeteneklerini eksik değerlendirdi, henüz niteliklerini pek iyi bilmiyordu.
       Fatih Terim verdiği sözleri yerine getiren, söylediğini yapan biri. Yarın takım şöyle oynayacak diyor; öyle de yapıyor. Onun bu içtenliği İtalyanları şaşırtıyor. Aynı zamanda uygunsuz bazı sözler de ediyor. Örneğin oyuncular üzerine, diğer teknik direktörler üzerine, oyun tipi üzerine. Oysa bizde teknik direktörler farklıdır, daha diplomatik davranır.
       Cecchi Gori ile ilişkisine gelince. Başkan tüm koçlara aynı şekilde davranırdı. Terim kenidisini riske atmaktan çekinmiyor. Halefleri Trapattoni, Rainieri her söyleneni kabul ederdi. Daha pozitiftiler.
       Terim’in bir avantajı da var. Taraftar Trapattoni’yi istemiyordu. Terim de onlara verdiği sözleri tuttu. Takımı daha iyi oynattı. Ayrıca taraftar Başkan’a karşı. Bu bir avantaj.

       Cesaret verdi
       Paolo Butturini
       Gazetta dello Sport

       Türk teknik direktör, Floransa stadı içinde Başkan Cecchi Gori ile taraftarlar arasında bir ayrılık yaratabileceğini anlama kabiliyeti gösterdi.
       Soyunma odasını birlik halinde tutarak ve taraftarı takımın içine alarak Terim diplomaside başyapıtını verdi. Fiorentina’nın özellikle hücumda desteğe ihtiyacı olduğu gerçeği olmasa Terim’in görevi kısa sürede olanaksız hale gelirdi.
       Terim, Fiorentina takımı ve Floransa kenti arasındaki ilişki tüm İtalyan futbolunda olduğu gibi elde etmesini becereceği sonuçlara bağlı.
       Bugüne dek takımı yeniden harekete geçirmeyi ve ona cesaret vermeyi başardı. Teknik olarak oyun mekanizmasını etkinleştirmeli, ama var olan grubun etkisi sürüyor.
       Bu yüzden halk teknik direktörü seviyor, çünkü taratarın hep takdir ettiği kazanma isteği ve cesaretini her şeyden önde tutuyor.

Yazarlar