Yaşam Gencer’in izindeler

Gencer’in izindeler

12.05.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Opera sanatçısı Leyla Gencer, ölümünün birinci yıldönümünde, Kadıköy Süreyya Operası’nda gerçekleşen konserle anıldı

Gencer’in izindeler

“Opera” sanatı İstanbul nüfusunun yüzde 99’unu ilgilendirmemekte bugün. Kentin en iyi üniversitelerine giden iyi aile çocukları arasında bile “opera”nın ne olduğunu bilen ya da hayatında bir kez operaya ayak basmış olanların oranı yüzde 1. Oysa İstanbul, 1850’lerde “opera” sanatıyla tanışmış, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’ya açıldığı yıllarda İtalyan opera kumpanyalarının verdikleri temsillerle dünya opera tarihinin arşivlerine girmiş bir kent.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Ekrem Reşit ve Cemal Reşit Rey kardeşlerin yarattıkları operetlerin gişe rekorları kırdığı, 1950’li yıllarda Tepebaşı Dram Tiyatrosu’nda opera temsilleri vermeye başlayan İstanbul Şehir Operası’nın bilet gişesi önünde uzun kuyrukların oluştuğu bir kent aynı zamanda İstanbul.
İstanbul’un opera ile başlayan aşk macerası zaman içinde ilgisizliğe dönüşmüş, önce Dram Tiyatrosu yanmış, sonra Atatürk Kültür Merkezi’ne sevinerek taşınılmış ama o da yanmış, bunun üzerine Taksim’deki Maksim’de temsiller verilmeye çalışılmış, sonra AKM’ye dönülmüş, ama 2000’li yıllara gelindiğinde “opera”ya yine yol görünmüş ve şimdilik son durak olarak Kadıköy’deki muhteşem Süreyya Operası’na taşınılmış.
Dünyaca tanınan birkaç Türk’ten biri olan ve sadece Türk operasının değil, dünya opera tarihinin belli başlı primadonnaları arasında baştacı edilen Leyla Gencer’i ölümünün birinci yılında anmak üzere Süreyya Operası’nda bir konser verildi. Konserde Leyla Gencer’in hayattayken başlattığı Leyla Gencer Uluslararası Şan Yarışması’nda çeşitli ödüller kazanan opera sanatçılarımızı dinleme fırsatı bulduk.
Yarışmalar bir ulusun içinde beliren cevherlerin ortaya çıkmasına yardımcı olan çok önemli atılımlar. Leyla Gencer’in adına layık olmaya çalışan genç opera sanatçılarının bu yarışma ile kendilerini dünya çapında başarıya götürebilecek bir yolda ilerlemeleri sağlanıyor.
Konserde ilk olarak sesi ve cüssesi ile sahneyi dolduran bas Tuncay Kurtoğlu’nu dinledik. 1995 yılında yapılan I. Leyla Gencer Yarışması’nda mansiyon alan Kurtoğlu’nun, güçlü, dolgun, ama aynı zamanda yumuşak, renkli ilginç bir sesi vardı. Nazlı Deniz Boran, bülbül gibi şakıyan şarkıcılardan. Opera dünyasında da nadir bulunan cinsten, doğallığı ve rahatlığı ile derhal dikkati çeken bir koloratur soprano sese sahip. Lirik soprano Otilya İpek ise Bellini, Puccini, Verdi gibi İtalyan operasının devlerinin repertuvarına yakışan sesi, stile yatkınlığı, güzel diksiyonu ve sahne hâkimiyetiyle hemen dikkati çekiyordu.
Konserin kahramanlarından biri de kuşkusuz uzun yıllardan bu yana İstanbul, Ankara ve İzmir Opera Orkestralarını yöneten, çoktandır bizden biri olarak sevdiğimiz İtalyan şef Antonio Pirolli idi.

Yazarlar