Guillaume Henry

Yeni yetenekleri keşfeden moda camiası çeşitliliği sayesinde bir karnaval havasında gelişmeye ve büyümeye devam ediyor. Kimi yetenekler oldukça başarılı oluyor, kimileri ise yeteneklerinin zirvesinde beklemeyen durumlarla karşılaşıp kariyerine son vermek durumda kalıyor.

Modazon’un Köşe Taşları dosyasının yeni konuğu, yetenekleri ve başarıları ile olduğu kadar marjinal yaşamı ile de moda dünyasının asi isimlerinden biri; Guillaume Henry!..

Paris’te sanatın merkezinde yetişen, genelde tüm tasarımcıların ilham kaynağı resimden yola çıkarak tasarım hayatını şekillendiren tasarımcı, Institut Français de la Mode'da, moda dünyasındaki profesyonel eğitmenlerden seçkin bir eğitim alarak kendini geliştirme yolunda emin adımlar atmış bir yetenek olarak görülüyor. Genç yaşlarından itibaren tasarım konusunda farklı isimlerle iletişim içinde olup etkileşimler yaratan Henry için okuduğumuz neredeyse her röportajında en önemli isim; Pierre Hardy oluyor. Hardy’den ayakkabı tasarımı konusunda ciddi bir eğitim aldığını bildiğimiz tasarımcı, markalaşma sürecinde Hardy’nin izinden giden nadir isimlerden biri.

2003 yılında stajyer olarak girdiği Givenchy'de bir yıl çalıştıktan sonra, Givenchy ekibinin önemli bir parçası haline gelen, ilerleyen dönemde Givenchy'de önemli bir deneyim elde ettikten sonra, 2009 yılında verdiği kesin kararla Carven moda evinin yaratıcı yönetmenliği  koltuğuna oturan Henry’nin moda dünyasının içindeki yolculuğu oldukça renkli bir döneme tekabül ediyor. Dikkatleri üzerine çekmekteki başarısının temellerini en genç yaşında atmaya başlayan “sanatsever” Henry, yaratıcılık konusunda kendini ispat etmekte çekincesi olmayan bir isim. Kaldı ki; Carven 2010 İlkbahar-Yaz koleksiyonuna göz attığımızda, tasarım dünyasının ne derece “yaratıcı” bir isim kazandığını görmemek mümkün değil. Çizgi dışı koleksiyonu ile riskler alarak başarılar elde edilebileceği gerçeğine inanarak yoluna devam eden Hanry’nin en sancılı döneminde Carven markasını yeniden hayata döndürdüğünü de biliyoruz.

1945 yılında Madame Carmen de Tommaso tarafından kurulan Carven modaevi belki de moda dünyasının içinde varlığını devam ettirebilmek için genç bir yeteneğe ihtiyaç duyuyordu? Kalabalıkların arttığı, her markanın neredeyse "genç" ve kendini "ifade" etmek konusunda başarılı isimlerle çalıştığı göz önünde bulundurulursa, Carven'in belirli bir marka olarak "genç yetenek" Guillaume Henry'i seçerek var olduğunu bir kez daha kanıtlaması, başarısız bir karar olmamış gibi gözüküyor. Gençlik aşısı yapılan ve Henry sayesinden yeni girişimlerde bulunan Carven, son iki yıldır hazır giyim konusunda lüks tüketümi"ulaşılabilir" kılarak markasının başarısına bir artı daha ekliyor.

Guillaume Henry ile yoluna devam eden marka, tasarım ve doğru içerik ile vazgeçilmezliğini devam ettirerek, ilham veren koleksiyonlarını 2012 sezonunda da sunmaya devam ediyor. Her rengi rahat  kullanabilen ve espirili anlayışını koleksiyonlarına yansıtan yetenekli tasarımcı sayesinde Carven, küllerinden yeniden doğan, yeniden en çok tercih edilen, camianın kült isimleri arasında yerini geri alıyor!.. Markanın, 2012 İlkbahar-Yaz koleksiyonunda kobalt mavisi, hardal sarısı ve pembeyi kullanırken, prim yakalara en detaylı şekilde can veren Henry, cesur renkleri kullanmasının yanında, tasarımlarındaki simetri ile de "farklı" olmayı hedeflediğinin altını bir kez daha çiziyor.

Henry başarılarını sadece kadın koleksiyonlarının yansımalarında değil, erkek koleksiyonlarında da gösteriyor. 2012-2013 Sonbahar-Kış sezonu için hazırladığı erkek koleksiyonunda elegan ve ironik zerafete sahip tasarımları ile izlediğimiz tasarımcı "şehirli" yaşantısının tüm yansımalarını bu koleksiyonda açıkça sunuyor. Özellikle çalışan erkeklerin rabet gösterebilecekleri koleksiyon elbette yine "ulaşılabilir" politikası ile de dikkatleri üzerine çekiyor. Gündüz ve gece "şık" olabilecek parçaların bulunduğu koleksiyon, lacivert, bordo, gri ve toprak tonların kullanımı ile de dikkat çekiyor. Ceket ve pantolonlar, elbette kadınların olduğu kadar erkeklerinde vazgeçilmezi "spor", "klasik" trençkotlar koleksiyonun en belirli parçaları olarak görülüyor.

2012 yılınd Fransız Kültür Sanat Ödülleri’nde “ En İyi Moda Tasarımcısı” ödülünü alarak yeteneğini kanıtlar derecede özgüvene sahip olduğunu düşündüğümüz Guillaume Henry’nin başarılarından önümüzdeki yıllarda daha çok bahsedeceğiz gibi gözüküyor!..

Yazı; Modazon.com / İlknur Şener