Gülme dersleri!

Ve sonra asrın buluşu! Gülmek ölümcül hastalıklar karşısında güç kazandırır, acıyı azaltır, seksle ilgili pek çok problemin çözümü olabilir, aşkı tazeler, işte daha üretici olmayı sağlar ve politikada kazanabilmek için doğru kartı oynamaktır!Ve sonunda Amerikalı amcalarımız uzun araştırmalar ve konuyla ilgili yazılmış sayısız kitaplar sonucunda bizim buna gerçekten inanmamız gerektiğini söylüyorlar: Gülmek iyi gelir... Hatta çok iyi!Aslında biz Avrupalılar, en azından 2 bin yıldır gülmenin hayatta çok önemli bir yere sahip olduğunu biliyorduk ama Platon, Aristo, Hobbes, Kant, Hegel, Schopenhauer, Freud gibi önemli düşünürler bu insana özgü durumla ilgilenseler de, ilginç bir şekilde bugüne kadar kitaplığımızın raflarını gülmek üzerine yazılmış kitaplar yerine, üzüntü ve acı ile ilgili olanlarla doldurduk.***Reklam bölümüFerzan Özpetekin İtalyanın en çok satan haftalık kadın dergilerinden biri olan Amicada köşe yazarlığı yaptığını biliyor muydunuz? Anılarını anlatıyor, İstanbulla ilgili tatlı sahnelerden ve özellikle küçüklüğünde onun hayatını renklendirmiş kadınlardan bahsediyor... Ne ilginç değil mi? O İtalyada yaşıyor ve sizlerden bahsediyor, ben buradayım ve kendi ülkemi anlatıyorum! Merhaba Ferzan... Bekliyorum ve yalnız değilim. Hepimiz sabırsızlıkla senin "Karşıdaki Pencere" isimli filminin Türkiyeye de gelmesini bekliyoruz!***Bilimsel olarak onaylanmış bu "buluşun", gülmenin sahip olduğumuz büyülü şeyler üzerindeki etkisi kalbimi ferahlattı. Çünkü ben çok sık gülen bir insanım hatta her zaman!Her problemi çağıldayan kahkahalarla aşmayı öğrendiğime inanıyorum. Gülmek hayatta karşımıza çıkan tüm problemleri aşmaya ve etkilerini hafifletmeye yardımcı oluyor. Ben bunu çocukluğumda öğrendim. Evimizde başımıza gelen her türlü üzüntüden aynı yolla kurtulurduk: Hayatı komik ve ironik yönünden görerek! Hayatımın gri renkle özdeşleştirerek hatırladığım tek bir dönemi var... Beni sevdiğine inandığım adamın bana "sevgiyle", terbiyeli insanların hareketlerine dikkat etmeleri gerektiğini ve (ağzımın çok büyük olduğundan) kendimi "çılgın kahkahalara" bırakmamayı öğütlediği an...Hatırlıyorum. Gülüşüm dudaklarımda donmuştu ve vraklayan bir kurbağaya benziyor olma fikri öylesine beynimde yer etmişti ki, onun karşısında olur da gülmem gerekiyorsa utanarak elimle ağzımı kapıyordum!Eee, işte aşkın gücü!Aşk bittikten sonra, hızla kontrolsüz gülüşlerime geri döndüm ve hayat neşeli ve canlı renklerini yeniden kazandı.En esaslı gülüşlerin kilise, okul, komutanların ve otoriter askerlerin bulunduğu kışla ya da çalışma ortamı gibi, gülmenin yasak olduğu ortamlarda gerçekleştiği söylenir. Çünkü gülmek, utanılan ve istenmeyen durumlara karşı tavır almayı kolaylaştırır. Otoritelerle dalga geçmenin, hiyerarşileri yıkmanın ve patronların elindeki güç karşısında birlik olma fikrinin yaratılmasının iyi bir yoludur. Mesela ben, o mideme kramplar giren, gözlerimden yaşlar dökülen cinsten, hayatımın en unutulmaz kahkahalarını pazar sabahları kilisede, ayin sırasında attığıma inanıyorum. Yüzümü ellerimin arasına alır, bize sessiz durmayı, duaların anlamını düşünmeyi öğreten ciddi bakışlı sörlerden saklanırdım. Okulda ise aynı sahneleri, terör havası estirerek otorite yaratmaya çalışan ve dersleri sıkıntı ile karışık bir can çekişme haline dönüştüren hocalarla dalga geçerken yaşardım.Yeni eğitim yılı başlarken yetkililerin programlarına, öğrencilerin sağlıkla gülecekleri ve anne-babaları ile katılabilecekleri, fazla değil, haftada iki ders saati koymalarını öneriyorum... Herkese başarılı bir eğitim dönemi diliyorum! donatellapiatti@hotmail.com Nerede ve ne zaman daha çok gülünür? Bir komedi oyunu izlerken mi, yoksa eğlenceli bir arkadaş grubuyla beraber mi? Kadınlar mı, erkekler mi, yoksa yaşlılar mı daha çok güler? Gülme sanatı ırsi midir, zamanla mı öğrenilir? Başkalarını yok saymak için mi gülünür, başkaları tarafından dışlanmamak için mi? Acaba gülmek insanın kişiliğini ne kadar ortaya koyar?