Editörün Seçtikleri Hayatın zirvesini tırnaklarımla kazıdım

Hayatın zirvesini tırnaklarımla kazıdım

03.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hayatın zirvesini tırnaklarımla kazıdım

Hayatın zirvesini tırnaklarımla kazıdım


Kırmızıgül: Önce hayat okulunu sonra üniversiteyi bitirdim


       Diyarbakır’dan İstanbul’a, oradan da dünyanın bir numaralı yazılım devi Microsoft’la işbirliğine uzanan başarının öyküsüdür bu...
       Ünlü bir şarkıcı olma umuduyla geldiği İstanbul’da, dokuz yıl hayallerine kar yağan, 90 yılında, elini göğsüne vura vura okuduğu “Alem Buysa Kral Benimöle, şöhreti yakalayıp, müzik dünyasına damgasını vuran bir gencin, zirve mücadelesidir bu...
       1968’de Bingöl’de doğan, Diyarbakır’da büyüyen, dört evlilik yapan babasını ise ilk kez yedi yaşında gören Abdullah Bazencir’in yani Mahsun Kırmızıgül’ün öyküsüdür bu...
       Microsoft ile işbirliği yaparak dikkatleri üzerine çeken Kırmızıgül, artık sadece bir şarkıcı değil. O aynı zamanda, Hilmi Topaloğlu ve Burhan Aydemir’le birlikte, bir müzik şirketi, üç radyo ve bir müzik kanalının ortağı olan bir işadamı.
       Girişimcilik yanı, şarkıcılığından daha eski Kırmızıgül’ün... Lise öğrenimi yaptığı yıllarda, kimi zaman iş hanları ve bahçelerde çaycılık, kimi zaman da, kaçak sigara satıcılığı yapan Kırmızıgül, kaset çıkarmak için geldiği İstanbul’da yıllarca, çileli bir hayat sürdüğünü söylüyor:
       “1984’te İstanbul’a geldiğimde ise tek bir hedefim vardı; şarkıcı olmak. Ekonomik koşullar yüzünden konservatuvara değil, hayat konservatuvarına girdim.
       Dünyadan haberim yoktu o zamanlar. Kiwiyi ilk defa İstanbul’da gördüm. Hamburgeri ilk defa İstanbul’da yedim.
       Laleli’de bir otelde kalıyordum. Yatağıma uzanıp, hayallere dalıyordum.
       Ancak, hep kar yağdı hayallerime, umutlarıma.
       Altı yıl içinde çıkardığım kasetlerin hiçbiri beni arzuladığım yere taşımadı.

Başka isimle beste yaptım

       Yapımcılık aklımın ucundan dahi geçmiyordu o yıllar. Hep şarkıcı olmayı düşlüyor, onun hayallerini kuruyordum. Günün birinde yapımcı olacağım, müzik sektörüne yön vereceğim... Bunlar çok büyük hayaller... Ama bana çok eziyet ettikleri için şunu diyordum. Ben yapımcı olsam sanatçıma böyle davranmam. Çünkü, sözleşmeler çok adaletsizdi."
       Kırmızıgül, çay bahçelerinde ve düğünlerde şarkı söyleyerek, hayatını idame ettirdiğini anlatıyor:
       “Konservatuvara girince beste yapıp, satmaya başladım. Bir teyze oğlum var; Fadıl Çökük. İsmim yıpranmasın diye bestelerime onun adını yazıyordum.
       0 dokuz yılda, kuru ekmeğe katık bulamadığım için aç kaldığım günler, umutlarımın bittiği zamanlar da oldu.
       Çekip gideyim bu İstanbul’dan dediğim anlar çok oldu. Allah kahretsin bu şehri, başaramadım diye isyan ettiğim dönemler oldu.
       Ama içimdeki bir ses de bu işi başaracaksın diyordu. Çünkü, şarkı okuduğum yerlerde insanlar ciddi ciddi ağlıyordu.
       Şimdikilerin çoğu bugün kaset çıkarıyor, yarın televizyonda. Bir anda şöhret oluyorlar.
       Ama rüzgar gibi gelip, rüzgar gibi gidiyorlar. Onlar da bu hayatın çilesi, acıları ve gerçekleriyle hiçbir zaman yüzyüze gelmiyor.
       Ben hayatın bu yüzünü yaşadım. O nedenle o günlerin kıymetini çok iyi biliyorum. Arkadaşlarıma, dostlarıma değer veriyorum.
       Azim vardı bende... Yılmayacaktım, yapacaktım.

Alem buysa kral benim

       Liseden altı yıl sonra üniversite sınavına girip, kazanmak zor bir iştir. Hayat konservatuvarından sonra bir de gerçek konservatuarı okuyunca bu benim müziğime yansıdı.
       Diyarbakır’da çıktığım düğünler, geceler... Bunlar bana hep alt yapı oluşturdu. Hayat konservatuvarı dediğim bu...
       Güzel gördüğü her şeyi çabuk alabilen, öğretilen her şeyi çabuk kavrayan bir insanım. Zamanla kendi kendimi yetiştirdim.
       1990’da Alem Buysa Kral Benim albümünü yapınca, her şey değişti. Bugünlere gelmemi, yaşadığım o sıkıntılı günlere borçluyum. O dönemi iyi ki yaşamışım.
       Benim gibi bu işin çilesini çekenlerin değişmesi mümkün değil. Üzerindeki elbiseler değişiyor ama için değişmiyor. Hiçbir şey de değiştiremez."
       Kırmızıgül, yaşadıklarını yaptığı müziğe yansıtmayı da ihmal etmiyor. Şarkıcı 90’lı yılların başında, çıkardığı kasetlerin tutmamasına isyan edercesine “Alem Buysa Kral Benim" diyordu. Şöhretin faturasını öderken de, “Yıkılmadım Ayaktayım" diye haykıran Kırmızıgül, kendisine yönelen saldırılara yine müzikle ama bu kez “Bu Hayatın Zirvesini Tırnaklarımla Kazıdım" diyerek cevap vermeye hazırlanıyor.

Internette sörf yapıyor

       80’li yıllarda çaycılık yaptığı handa elinde tepsi ve bardaklarla dükkan dükkan dolaşan Kırmızıgül, şimdilerde ise internette site site gezinip sörf yapıyor. Internet bağlantılı cep telefonu kullanıyor. “Aaaa. Sen bunu da mı yapıyordun?" diyenler ise onun moralini bozuyor.
       “Dört yıldır bilgisayarla müzik yapıyorum. İnsanlar benim konservatuarı bitirdiğimi, müziği iyi bildiğimi, iyi bir aranjör olduğumu unutuyorlar.
       Internette sörf onların yanında küçük bir şey benim için. Artık çocuklar da internette sörf yapıyor. Internette sörf yapıyorum ama chat yapmıyorum."

       Yarın: Prestij halka açılacak

Yazarlar