Kültür Sanat Herkesin Bir Anısı Var

Herkesin Bir Anısı Var

14.03.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Herkesin Bir Anısı Var

Herkesin Bir Anısı Var


Ekrem Akurgal, Bir Arkeoloğun Anıları kitabında eğitimini, aşklarını, hüzünlerini ve tarih tutkusunu anlatıyor.


       Kirpiklerinde, avuç içlerinde, bütün tozu kalmış, yıllarca süren kazılarda teni bütün güneşini yutmuş Anadolu'nun görkemli tarihini dünyaya tanıtan öncü bir arkeolog, Eskiçağ tarihine yön vermiş bir teorisyen ve akademisyen Ekrem Akurgal. Onu okullardan, kitaplarından, yazılarından ya da yakın çevresinden tanıyanlar ve hiç tanımayanlar şimdi, Türk edebiyatında çok az rastlanan türdeki kitabıyla tanıma şansına sahip. 'Bir Arkeoloğun Anıları'adındaki kitap, bilimsel bir otobiyografi. Onlarca ilginç, komik, acı, hüzünlü ya da sevinçli anıyla, kendi kaleminden dökülen sözlerle onun hikayesi hepsi.
       1911'de Osmanlı topraklarına dahil olan Hayfa'da doğmuş Akurgal. Her ne kadar, "ileride arkeolog olmamın işareti saymak kederci bir davranış olur" dese de doğduğu kasabanın hemen yanıbaşındaki Ceasaria kentinde bulunan Fatih dönemine ait altın bir sikke nazarlık olarak omuzuna iliştirilmiş. Yazar ve gazeteci olmak isterken Hukuk Fakültesine başlamış. 1930'larda Sedat Alp ve Afif Erzen'lerle Avrupa'da tarih ve arkeoloji okulları, Berlin, Paris, güzel kahveler, flörtler, ilk aşklar ve ilk ağlayışlar. Akurgal kitabına Berlin Üniversitesi'nde, 33'ten 41'in sonuna kadar ünlü arkeolog Gerhard Rodenwaldt'ın yanında klasik arkeoloji öğrenimi, Anadolu arkeolojisinin planlaması gibi konuların yanısıra, Foça, Çandarlı Nekropolü, Eski İzmir gibi günışığına çıkardığı eski kentleri de almış. Ayrıca, pek alışık olmadığımız biçimde evliliğini, Azra Erhat ve Jale İnan'la olana ilişkilerini, neden kız öğrencilerimden hiçbirini asistan yapmadığını da (çünkü güzel oldukları için hemen evleniyorlarmış) anlatıyor. Baştan sonra keyifle okunan, yumuşacık, sıcacık bir anlatımla bir Cumhuriyet gencinin, kimlik bulma süreci, duyguları, inancı ve onun arkasından görünen Türkiye. Elinize sağlık Ekrem Akurgal ve kitabı basan Türkiye Bilimler Akademisi Vakfı, TÜBA.
       Dünya edebiyatının en çok okunan türlerinden biri olan otobiyografinin, ilk kez bir artist ya da manken tarafından değil ünlü bir arkeolog tarafından kaleme alınmış olması ayrıca şapka çıkarmaya değer. Sonuçta herkesin bir anısı var. Ama değerini artıran böyle paylaşılması.