Kültür Sanat Hermann Hesse ve kuzey kültürü

Hermann Hesse ve kuzey kültürü

29.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hermann Hesse ve kuzey kültürü

Hermann Hesse ve kuzey kültürü





Hermann Hesse ve kuzey kültürü
20. yy.’ın edebiyatına ve düşünce dünyasına damgasını vuran en önemli yazarlardan biridir Hermann Hesse. Geçtiğimiz Temmuz ayında doğumunun 125. yılı kutlanan bu sıradışı yazar, özellikle romanlarıyla pek çok yazarı olduğu kadar birkaç kuşak okuru da oldukça etkilemiştir. Hesse’yi romancıdan çok edebi bir anlatıcı kabul etmek yerinde olur. Aslında onu yalnızca romanlarıyla değerlendirmek de eksik bir tanı olacaktır. Romanları yanında şiirleri, düzyazıları, resimleri ve mektupları da onun sanatçı ve düşünür kimliğini destekleyen çalışmalardır.
İlk gençliğinden başlayarak intihar düşüncesini içinde büyüten, Hindistan’da misyoner olarak faaliyet göstermiş olan ve her şeye Tanrı’nın gözlüğüyle bakan babasıyla düşünce bazında asla anlaşamayan Hermann Hesse’nin pek çok yapıtının malzemesi, özel yaşamının izdüşümleridir. Belki de bir tür içini boşaltma ve sağalmaydı bu onun için. Bunlar arasında "Çarklar Arasında", "Demian" ve özellikle "Bozkır Kurdu", Hesse’nin otobiyografik öğeler taşıyan romanlarıdır.
Kişisel felaketlerinden, yıkımlarından sonra hep romanlar yazdı. ‘Korku’ duygusu onu hiç terk etmeyen bir kavramdı: Ceza almaktan, günahkâr ve kötü olduğunu sandığı kendi düşüncelerinden... Onca korktuğu, iletişim kuramadığı babasının 1916’da, Birinci Dünya Savaşı’nın en hararetli günlerinde ölmesi, özel yaşamında zaten çalkantılar yaşayan, karısı şizofreni hastası olan Hesse’yi bir sinir krizine sürüklemişti. Psikolojik tedaviye ihtiyacı olduğunu gördü ve kendi deyişiyle ‘Kendi içinde cehennemi bir yolculuk’ yaptı. Ancak ondan sonra kendisine dünya çapında ün sağlayan yapıtlarını yazmaya başladı. Tedavi sonunda yazdığı roman "Demianödı, Hesse’nin bir ruh biyografisi. Kahramanı da büyümekte olan Emil Sinclair. Karısının hastalığından son derece bunalmışken, onun şizofrenisini tema olarak kullandığı "Rosshalde"yi yazdı.
Doğu’ya olan hayranlığını yapıtlarında da işleyen Hesse, dinsel - felsefi bir baza oturttuğu Doğu hayranlığını, Taoizm, Budizm ve Konfüçyüs Felsefesi’ne yakınlığını 1911’deki Hindistan yolculuğuyla pekiştirdi. Hesse’nin "Siddhartha"sı ve "Doğuya Yolculuk"u bu temayı işleyen yapıtlarındandır. Hesse’nin en çok okunduğu yerlerden birinin Asya ülkeleri olması bir rastlantı değildir elbette, Seul’de bu yıl açılacak olan Hesse Müzesi de. "Siddhartha"nın doğum yeri olan Nepal’de Hermann Hesse Derneği bulunması da şaşırtıcı değildir. Hesse, felsefesini "Siddhartha"da bir Brahman’ın oğlu olan Siddhartha kanalıyla şöyle açıklar: "Düşünebiliyorum. Bekleyebiliyorum. Kavrayabiliyorum". Hindistan’da görev yapmış misyoner bir babanın oğlu olmasına karşın onun Doğu hayranlığı daha çok Alman Milliyetçiliğine ve Hitler felsefesine ters düşmesiyle gelişmiştir. Hitler Almanya’sında uğradığı hayal kırıklığını, evrensel ve savaş karşıtı düşünceleri savunan genç kuşakla ve Japonya, Hindistan gibi uzak ülkelerde bile kendisi gibi düşünen insanlarla giderdi. Batı dünyasının filozoflarından Plato, Spinoza ve Schopenhauer ve Nietzsche’den ayrıca Doğu ülkelerinde yalnızca birkaç ay geçirmiş olsa da daha çok Hint ve Çin felsefesinden etkilenir. 1911 yılının sonbaharında bir arkadaşıyla birlikte çıktığı Hindistan yolculuğunda, amaçladığı gibi ailesinin misyoner olarak bulunduğu yerlere değil, Endonezya’ya, Seylan’a, Tayland’a ve Burma’ya gider. "Binbir Gece Masalları"ndaki gibi bir dünyada bulur kendini. Ancak Asya’daki yaşam çok geçmeden rahatsız etmeye başlar onu, gürültü, pislik, kokular ve sefalet bıktırır. Yine de kalır orada, Malezya’da, tropik ormanlarda zaman geçirir. Kentlerdeki yaşam iter Hesse’yi, Hindistan’ın kentli halkından da sömürgecilerden de hoşlanmaz. Sıtma ve dizanteriden kurtulamaz, yalnızca kırmızı şarap ve afyon kullanarak yaşar. Seylan’da biten iki aylık yolculuğunun izdüşümleri ve görüntüleri on bir yıl sonra yazdığı "Siddhartha"da açıkça yer alır. Doğu yolculuğunun sonunda bir şey anlamıştır Hesse: kökleri burada, bu buğulu Doğu ülkelerinde değil, kuzey kültüründedir. Evine döner, ama çok geçmeden patlayan 1. Dünya Savaşı sırasında savaş karşıtı çalışmaları yüzünden pek çok vatandaşı tarafından istenmeyen kişi ilan edilir. Oysa bir vatanseverdir o. Artık Avrupa’ya inanmamaktadır, ruhun dünyadaki zenginliğine inanmaktadır; bunu en iyi somutlaştıran yer de Asya’dır. Hesse Doğu felsefesini benimsemiş olsa da hep Batılı bir aydın ve yazar olarak kalmıştır. Hesse Doğu’yu ve Batı’yı birbiriyle, birbirine karşı bağlayan, birbirinin içinde eriten bir yazardır.

Herman HesseÇeviren: Kamuran Şipal
Can Yayınları
250 s.
Fiyatı: 7.400.000 TL.