Kültür Sanat 'Kanto hariç özgün müzik türümüz yok'

'Kanto hariç özgün müzik türümüz yok'

24.04.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Murat Meriç: "Aşk ve kadınla ilgili şarkılar hakkında da yazıyorum ama onlar başka bir kitabın konusu olacak."

Kanto hariç özgün müzik türümüz yok

ASU MARO - Milliyet Cumartesi

Ankaralılar iyi bilirler, orada sağlam bir "eski kırkbeşlik" ortamı vardır. İstanbul'da Naim Dilmener'inkilerle neredeyse eşzamanlı olarak Ankara'da da Murat Meriç ve Alper Fidaner'in düzenlemeye başladığı partiler hâlâ hızını kesmiş değil. Yıllardır Roll, Express, Müzük, Milliyet Sanat dergilerinde ve Yeni Binyıl, Birgün gazetelerinde müzik yazıları yazan Murat Meriç, nihayet ilk kitabını çıkardı. Gerçi İletişim Yayınları'ndan çıkan kallavi kitabın adı "Pop Dedik" ama sadece "pop" demiyor, kantodan tangoya, cazdan saza, aranjmanlardan türkülere renkli bir program sunuyor okurlara Meriç. Tıpkı partilerine verdiği yeni ad gibi: "Ortaya Karışık"...

Pop üzerine araştırmalar yapmaya ne zaman başladınız?
1985'te gittiğim MFÖ konserine dek sadece ecnebi müzik dinliyordum. Ankara'ya okumaya geldiğimde de Milli Kütüphane'de süreli yayınlar bölümünü keşfettim. Eski gazeteler, Hey'ler, Diskotek dergileri... Bir girdim bir daha çıkamadım.

Kitabınızı popla sınırlamamışsınız...
İlk iki bölümde sınırladım ama tematik yazılarda arabesk dahil her şeye bulaştım. Çünkü Amerika şarkılarından bahsederken mesela, sadece popta kalamıyorsun. Ya da düğün şarkıları, "Nikah Masası"nı atlamak mümkün mü? Ya da Zeki Müren'in "Düğün Gecesi"ni?

Tematik yazılar nasıl çıktı?
2003'te Kıbrıs şarkıları yazmıştım. Sonra 2005'in 1 Mayıs'ında Express'e 1 Mayıs marşının tarihçesini yazsam mı derken başka işçi şarkıları da geldi aklıma ve hemen gidip Türk popunda yapılmış işçi şarkılarını yazdım. Robert Guedigan'ın "Hayatta iki şey önemlidir: Seks ve sınıf mücadelesi" lafına da dayanarak dosyayı seks şarkılarıyla tamamladık. Öyle devamı geldi bu tematik şarkıların. Atatürk şarkıları, düğün şarkıları, mevsim şarkıları...

Kanto hariç özgün müzik türümüz yok
Kantoyla ilgili de ciddi bir mesai harcamışsınız...
Kanto çok önemsediğim bir tür. Türkiye'de Anadolu pop dahil, özgün bir tür yok. Ama kanto tamamen İstanbullu. Doğrudan burada yeşermiş. O yüzden mutlaka bu kitapta olması gerekiyordu ama başvurduğum kaynaklarda farklı bir şey yoktu. Ben de oturdum 1920-40 arasında yazılmış romanları okudum. Bundan çıkan sonuç da evet, kanto önemlidir ama kötüdür. Dönemin yazarları "tiyatroyu meyhane eğlencesine indirgeyen şey" olarak görüyorlar ve nefret ediyorlar kantodan.

Aylin Aslım'la itibarı iade edildi mi?
Aylin Aslım daha önce yapılmamış bir tespitte bulundu: "Kanto kadın hareketinin özgürleşmeye başladığı noktadır" dedi. Ben çok önemsiyorum bunu. "Ben kalender meşrebim güzel çirkin aramam", yani herkesle yatarım. Bunu söyleyebilen olmadı 2000'lere kadar. Ajda Pekkan'ınkiler "seveceğim, gezeceğim, eğleneceğim", erkeklerle birlikte olacağım değil. Ama 2000'lerin başında Nazan Öncel çıkıp "Onu nasıl becerdiğini bana anlatma" diyor, ondan sonra da işin suyu çıkıyor.

Suyu çıktı mı demeliyiz?
Evet. Bizim erkek egemen toplumumuz böyle bir fırsat aradığı için, Nazan Öncel böyle bir şey yazınca onlar daha beterini yazıyor. Eskiden sevişmek güzel bir eylemken şimdi "yat geliyorum, kalk gidiyorum" oluyor. Rober Hatemo'nun "Seviş Arkadaşımla" diye bir şarkısı var. "Arkadaşımın Aşkısın"dan bu noktaya gelmemiz şaşırtıcı.

Hangi tarihe kadar çıkan albümler yer alıyor kitapta?
En son 22 Mart'ta önsözünü yazdım, o zamana kadar ne çıktıysa ekleyebildim tematik yazılara. Mesela Gülşen'in bir programda "Neden albümünüzün adı 'Yurtta Aşk Cihanda Aşk'?" sorusuna "Ben Atatürkçüyüm çünkü" diye cevap vermesinden bulunmaz bir malzeme olur mu Atatürk yazısı için?

Ya da Timur Selçuk'un sözü...
Nebil Özgentürk'ün "Bir Yudum İnsan" programıydı. "Ben Atatürkçüyüm, devrimciyim" diye başlıyor, "Atatürk... Yavrum benim" diye devam ediyor. Kulaklarıma inanamamıştım... Ya da Esin Afşar'ın Atatürkçülüğü. Albümünün kapağına "Lütfen bu albümü dinlerken sigaranızı söndürünüz" yazar mı insan? Sırf bunun üzerine ben sigara güzellemesi yapan şarkılar yazısı yazdım. Sigaradan nefret ettiğim halde o albümü dinlerken sigara yakmak istiyorum ben.

"İnsanlar Hande Yener dinlemekten utanıyor"
Sizin Ankara'daki partileriniz de meşhur.
İlk olarak 1999'da Ankara'nın en meşhur barı Gölge'de bir "akşamüstü çayı" yaptık. Kimse gelmez derken bir baktık tıklım tıklım. Derken Fikrim'de her hafta yapmaya başladık bu partileri. 17 Nisan 2000 idi ilk çalışımız, o günden beri askerlik dönemimi saymazsak her hafta çalıyorum değişik mekanlarda.

Şimdi eski şarkıları dinlemek "mubah" ama yenileri pek yakıştıramıyor insanlar kendilerine...
Evet. Pop şarkılarını bir taraftan seviyorlar ama öyle bir saçma bombardıman var ki Hande Yener dinlemek ayıp geliyor insanlara. Ya da Gülşen. Halbuki "Of Of" mesela çok güzel bir pop şarkısı. Gülşen'in o albümünde "Sarışınım" vardı. Ben bunu çalmaya başladım, millet acayip dans ediyordu. Ne zaman ki Gülşen bu şarkıya klip yaptı ve herkes onun olduğunu öğrendi, o şarkı söndü. Aynı şey Hande Yener'in "Bu Yüzden" şarkısı için de geçerli. O kuaförlü klipten sonra insanlar o şarkıda da dans etmez oldu. Ama "Duyduk Duymadık Demeyin"i ondan hâlâ bayıla bayıla dinliyorlar. Hande Yener olduğunu söylesem eminim oturacaklar.