Editörün Seçtikleri Köylü kaçak AVINDA

Köylü kaçak AVINDA

05.08.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Köylü kaçak AVINDA

Köylü kaçak AVINDA


Avrupa’ya illegal yollardan gitmek için İpsala sınır kapısını kullanan Asya ve Afrikalılar sınır köylülerinin korkulu rüyası oldu. Beş parasız Türkiye’ye gelen kaçaklar hırsızlık yapıyor, tarlalara zarar veriyor


       Edirne’nin İpsala ilçesi sınır köylüleri Avrupa’ya kaçmak isteyen yabancılardan dertli. Çeltik, buğday, ayçiçeği, karpuz tarlarından Meriç nehrine ulaşmaya çalışan Irak, İran, Pakistan, Bangladeş, Sri Lanka, Uganda gibi ülke vatandaşları ekili ürünleri çiğneyerek büyük zarar veriyor. Son üç yıldır köylülere milyarlarca lira zarar veren kaçakların bir türlü önüne geçilemiyor.
       Çiftçi gece gündüz elinde çifte ile tarla bekliyor. İpsala Balabancık Köy Azası Ömer Altay, “Kaçakların sadece bizim köye verdiği zarar 150-200 milyar. Perşembe günü yakalayıp jandarmaya teslim ettiğimiz kaçağı cumartesi günü yine köyün yakınında görüyoruz" diyor. Yakalandıkları zaman ceza verilemeyen kaçaklar için İpsala Jandarma Karakolu yetkilileri şunları söylüyor: “Biz yakalayıp İstanbul’a gönderiyoruz. Üç gün sonra yine Meriç nehri yakınında yakalıyoruz. Biz yakalamaktan bıktık, onlar yakalanmaktan bıkmıyor."

       Tacirlere 2 bin dolar
       Geri kalmış Afrika ve Asya ülke vatandaşları için Avrupa umut kapısı. Çoğumuzun ismini bile duymadığı ülkelerden binlerce insan Avrupa’ya kaçışta köprü olarak ülkemizi kullanıyor. Yasal yollarla Türkiye’ye gelen kaçakların toplanma yeri İstanbul. Aksaray, Laleli gibi semtlerde insan tacirlerinin eline düşen yabancılar Avrupa’ya geçebilmek için tacirlere 1500-2000 dolar veriyor. Kamyon, TIR ve otobüslere yüklenen kaçaklar hava karardıktan sonra İpsala sınırındaki köylere getiriliyor.
       İpsala’nın Adasarhanlı, Balabancık, Sarıcaali sınır köyleri geçiş noktaları. Meriç nehri bu köylerden beş kilometre uzaklıkta. Nehre kadar köyün ekili tarlalarını takip eden kaçaklar daha sonra nehri yüzerek, ya da yanlarında getirdikleri botlarla geçip Yunanistan’a varıyorlar. Yunanistan köylerinde buldukları kılavuzlarla mülteci kamplarına ulaşıyorlar. Böylelikle de mülteci hakkı elde ediliyor. AB üyesi Yunanistan’da mülteci hakkını elde ettikten sonra istedikleri Avrupa ülkesine gitmekte zorluk çekmiyorlar.

       Katil olmaktan korkuyorum
       Genelde 100-150 kişilik gruplar halinde kamyonlarla sınır köylerine getirilen kaçaklar, buradan Meriç nehrine ulaşmak için ekili arazileri kullanıyorlar. Çünkü hem gizlenmek daha kolay oluyor hem de yollar ve boş arazilerde mayın vardır korkusundan ekili arazileri tercih ediyorlar. Buğday, ayçiçeği ve özellikle çeltik tarlarını çiğneyen kaçaklar mahsule milyarlarca lira zarar veriyor. Köylü, yetkililerin kaçakların bu zararına ilişkin önlem almamasından dertli. Çareyi kendisi önlem almakta buluyor. Gece gündüz tarlasında elinde silahı ile nöbet tutan çiftçi katil olmaktan da korkuyor. 10 dekar buğday tarlasından yarı yarıya ürün kaybettiğini söyleyen Şaban Vardarlı, “Haftada iki gece kesin bunlara rastlıyorum. Kalabalık gruplar halinde geliyorlar. Elimde silahla gördükleri zaman kaçıyorlar. Tarlamı mahvettiler. Bunlar yüzünden milyonlarca lira zararım oldu. Yetkililer buna bir önlem bulmalı. Benim zararımı kim karşılayacak? Katil olmaktan korkuyorum. Geçen yıl komşu köyden biri tarlasında bunlardan birini vurdu, adam hâlâ cezaevinde yatıyor" diye konuşuyor.

       Yiyecek çalıyorlar
       Kaçaklar sadece tarlalara zarar vermiyor. Gece yarısı köyün içine kadar gelerek caminin içinde yatıyor, otomobillere zarar veriyor, evlerden yiyecek çalıyorlar. Balabancık köyü bekçisi Şükrü Canlı yaşadıkları endişeyi şu sözlerle ifade ediyor: “Dün gece caminin önünde oturuyordum. Bir baktım iki kişi karanlık içinden geliyor. İnsan ister istemez ürküyor. Gece yarısından sonra evden çıkmaya bile korkar hale geldik. Kadın ve çocuklar zaten hava karardığı zaman köyün dışına çıkamıyor."
       Köyün kahvecisi Ragıp Bayraktar da, “Akşam saat gece 02.30’du. Eve yeni gitmiştim. Dışarıda bozuk bir Türkçe ile biri ‘abi’ diye seslendi. Elime silahı alıp kapıya çıktım. Bana ‘İstanbul’a ne taraftan gidebilirim’ diye sordu. Sonra da biraz ekmek ve sigara istedi. Artık bunlara iyice alıştık. Her gece muhakkak birilerine rastlıyoruz" diyerek durumu özetliyor.

       Jandarmaya bye bye
       İpsala’nın sınır köylerine kadar tacirler tarafından getirilen kaçakları Meriç nehrine götürmek için köylülerden kılavuzluk yapanlar var. Kişi başına 100 dolara Meriç nehrine kadar refakatçilik yapanlar yakalandıkları zaman ceza almıyor. İpsala Jandarma Karakolu yetkilileri bu durumdan oldukça şikayetçi. Yetkililer her hafta 500 ile 1000 arasında kaçak yakaladıklarını belirtiyorlar.
       “Yakalananlar, iki üç gün sonra yeniden geliyorlar. Hatta giderken bize ‘bye bye’ yapıp ‘yeniden görüşürüz’ demek istiyorlar" diyen jandarma yetkilileri, “Artık bıktık " diye konuşuyor.

Avrupa da rahatsız

       BM Mülteciler Yüksek Komiserliği kaçak yabancıların hiçbirinin kendilerine başvurmadığını belirtiyor. Komiserlik yetkilileri, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Çünkü biz onları mülakata tâbi tutup, mülteci statüsünde olup olmadıklarına karar veriyoruz. Zaten onların da amacı AB ülkesinde mülteci statüsü kazanmak. Bu geçişlerden tüm Avrupa ülkeleri de rahatsız. Yunanistan’da mülteci kampları bulunuyor. Türkiye’den oraya kaçıyorlar."

Yakalananların yıllara göre dağılımı

       1998 yılında 14.510 kişi
       1999 yılında 21.000 kişi
       2000 (7 ay) 9.978 kişi

Hangi ülkeler?

       Irak,Bangladeş, İran, Pakistan, Afganistan, Suriye, Cezayir, Nijerya, G. Afrika, Uganda, Nepal, Tanzanya, Kenya, Gine, Gambiya, Gana...

Yazarlar