Hamilelik Küçük hastalıkların büyük zararı

Küçük hastalıkların büyük zararı

02.04.2013 - 09:17 | Son Güncellenme:

Hayati risk taşımayan bazı hastalıkların gebelikte görülmesi, çeşitli komplikasyonlara neden olabiliyor, anne ve bebeğin hayatını tehdit altına alabiliyor.

Küçük hastalıkların büyük zararı

Anadolu Sağlık Merkezi’nden iç hastalıkları ve gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Melih Özel; hamilelik sürecinde görülen ülserler, apandisit ve safra kesesi taşlarıyla ilgili bilgi verdi:

Haberin Devamı

MİDE VE ONİKİ PARMAK BAĞIRSAĞI ÜLSERLERİ
“Dikkatli gebelerin ağrı kesici ve iltihap giderici ilaçları daha az kullanmaları, bulantı tedavisindeki asit baskılayıcı ilaçların koruyucu etkisiyle hastalık, hamilelik döneminde sık görülmez. Ayrıca düzeyi yükselengebelik hormonlarının’ mide ve oniki parmak bağırsağı mukozası üzerinde koruyucu oldukları da unutulmamalı.

Gebeliğe sıklıkla eşlik eden dispepsi semptomları aynı zamanda peptik ülserin belirtileridir. Özellikle bulantı, kusma ve göğüste yanma duygusunun ülser dışı hastalıklara atfedilmesi nedeniyle tanısı atlanabilir. Anne adaylarında inatçı ve şiddetli semptomlar ortaya çıktığında peptik ülser mutlaka akla getirilmeli. Bu tür hastalara asit baskılayıcı tedavi girişimi uygulanabilir.

Haberin Devamı

APANDİSİT
Gebelerde doğum dışında karın ameliyatlarının en sık nedeni, apandisit şüphesi. Apandisit her bin 500 gebelikte bir görülür ve herhangi bir dönemde ortaya çıkar. Gebelerde akut apandisitin tanısının konulmasıyla ilgili bazı zorluklar var; büyüyen rahim, karın içi organların yerlerinde ufak tefek değişikliklere neden olduğundan iltihaplanan apandisitten kaynaklanan ağrının normalde duyulacağı yer farklı olabilir, bu da hekimi ve hastayı yanıltabilir. Bu nedenle özellikle gebeliğin ilerlediği dönemlerde tanı konulması giderek gecikir. Apandisitin geç tanısı, komplikasyonlara neden olarak annenin ve bebeğin yaşamını tehdit eder hale gelebilir.

Bu belirtilere dikkatGebeliğin üç aylık dönemlerinin her birinde apandisitin en sık bulgusu, karnın sağ alt bölümünde görülen ağrıdır. Ağrıya ek olarak hastalar bulantıdan da yakınır ama bu belirtinin çok sık görülmesi, tanıyı geciktirebilir. Hastalığın akla getirilmesi, tanıdaki en önemli adım. Dikkatli bir ultrasonla tanı konabilir. Apandisit tanısı konan gebeler, laparoskopik ameliyatla tedavi edilir. Özenli bir cerrahi ve dikkatli destek tedavisiyle hem annenin hem de bebeğin yaşamı kurtarılabilir.”

SAFRA KESESİ TAŞLARI
“Gebeliğin neden olduğu hormonal ve fiziksel değişimler, pek çok hastalığa yakalanma riskini artırır. Benzer şekilde safra kesesi işlevlerinde ve safra bileşenlerinde de değişiklikler meydana gelir. Bebeğin durumunun belirlenmesi için yapılan ultrason incelemeleri sırasında safra taşları kolaylıkla saptanabilir.

Haberin Devamı


Herhangi bir belirtisi ya da şikayeti olmayan gebelerde safra taşlarının görülme sıklığı, yüzde 2.5-12 arasında değişir. Bu yüksek safra taşı sıklığına rağmen, ‘akut kolesistit’ olarak bilinen safra kesesi iltihaplanması nadir ortaya çıkar.


Ameliyatlar riskliSafra taşlarıyla ilgili diğer riskler arasında safra kanalı taşları ve pankreas bezinin iltihaplanması (akut pankreatit) sayılabilir ancak gebelikte görülme ihtimalleri düşüktür. Safra kesesi taşlarının neden olduğu kese iltihaplanması durumunda ameliyat öncesinde damar içi sıvılar, ağrı kesici ve iltihap gidericilerle antibiyotikler kullanılır. Bu uygulama, ameliyatla ilgili anne ve bebeğe ait riskleri azaltmak için gerekli.


Açık ameliyatlar, ilk üç ayda düşük riskini son üç aylık dönemde de erken doğum riskini artırır. Bu nedenle ameliyatın gerekli olduğu safra kesesi taşlarında tercih edilen yaklaşım, laparoskopi olmalı. Bu yaklaşımla rahimin çok büyüdüğü, doğumun yaklaştığı gebeliğin son dönemlerinde bile anneyi ve bebeği riske atmadan ameliyat gerçekleştirilebilir.

Haberin Devamı


Ayrıca safra yolu taşları varlığında uygun koşullar sağlanarak endoskopik olarak taşların çıkartılması da mümkün.”

Yazarlar