Kültür Sanat Lisbeth okura veda ediyor

Lisbeth okura veda ediyor

12.05.2011 - 20:23 | Son Güncellenme:

Stieg Larsson’un “Millenyum” üçlemesinin son kitabı “Arı Kovanına Çomak Sokan Kız” ile son yılların en iyi polisiye/ gerilim kadın karakterlerinden Lisbeth Salander’le yollarımız ayrılıyor.

Lisbeth okura veda ediyor

Daha önce eşine rastlanmamış bir kadın polisiye/ gerilim kahramanı, asosyal, dövmeli, punk saçlı bir intikam meleği, dünya çapında bir hacker... Lisbeth Salander, “Millenyum” üçlemesinin ilk kitabı “Ejderha Dövmeli Kız” ile birlikte hayatımıza girdi. Üçleme olması da içimize su serpti, en azından intikam meleği Lisbeth ile arkadaşı ve koruyucusu, gazeteci Mikael Blomkvist’i iki kitapta daha izleme garantimiz vardı. Ne yazık ki hepsi de ondan ibaretti, Stieg Larsson, ilk kitabının bile yayımlandığını görmeden genç yaşında ölmüştü.

Kafasında kurşunla bıraktık
Böylece kendimizi küçük yaşta, sabık KGB üyesi babası Alexander Zalachenko’yu korumak için İsveç Gizli Teşkilatı Säpo içindeki küçük bir grubun komplosu sonucu akıl hastanelerine düşmüş Lisbeth’le karşı karşıya bulduk. Daha doğrusu, önce Millenyum ekonomi dergisinin savaşkan kalemi Mikael Blomkvist’le tanıştık. Bir sanayi devine iftiradan başı derde girince, Milton Güvenlik’in seçkin elemanı, resmen zekâca geri ilan edilmekle birlikte bir matematik dehası, fotografik hafızaya sahip Lisbeth de ona yardım etti. Koca bir ejderha dövmesi vardı, ufak tefekti ama kendini savunabiliyordu.
İkinci kitap “Ateşle Oynayan Kız”ın sonunda onu kafasında bir kurşunla bırakmıştık, babası Zalachenko’nun başı baltayla yarılmıştı. Üçlemenin son kitabı “Arı Kovanına Çomak Sokan Kız”ın başında ikisini aynı şekilde teslim aldık.
Gothenburg’daki Sahlgrensa hastanesinin acil servisine getirilmişlerdi. Lizbeth’in hemen ameliyat edilmesi gerekiyordu. Blomkvist de boş durmuyordu tabii. Lisbeth mahkemeye çıkarıldığında, onun geçmişinde kıza işkence etmiş, özgürlüğünü kısıtlamış herkesi, kolluk kuvvetleri içinde vatanlarını bu şekilde savunmayı tercih eden küçük grubu teşhir etmeyi amaçlıyordu.

Dünya ahvaliyle ilgili
Stieg Larsson’un baş düşmanlarından ayrımcılık ve merkezi baskı gene karşımızda. Kadın ticaretini ise bizzat Zalachenko temsil ediyor. Büyük sanayinin defterini ilk kitapta dürmüştük. Larsson da 1960’lı yıllardan itibaren Maj Sjöwall ile Per Wahlöö ve daha sonra Henning Mankell gibi, sol görüşlü, sadece polisiye heyecanıyla yetinmeyip dünya ahvali ile de ilgilenen bir yazar. Bu onun ders verdiği anlamına gelmiyor. Anlatım konusunda kimse eline su dökemez. Anti-Nazi görüşleri onun ve hayat arkadaşı mimar Eva Gabrielsson’un ömür boyu tehdit altında yaşamalarına neden olmuştu.
Larsson bize başka Lisbeth-Mikael maceraları sunamayacak. Onun için kitaplarla ve filmlerle idare etmek zorundayız. İngilizce adı “The Girl with the Dragon Tattoo” olan ilk filmi, Danimarkalı Niels Arden Oplev çekti. İkinci ve üçüncü filmleri, yani “The Girl Who Played with Fire” ile “The Girl Who Kicked the Hornet’s Nest”i ise İsveçli Daniel Alfredson yönetti. Lisbeth’i bu karaktere çok oturan Noomi Rapace, Mikael Blomkvist’i ise adaşı Michael Nyqvist oynuyordu. Ancak, bir de Amerikan versiyonu var. Millenyum macerasını David Fincher çekiyor. Kahramanları ise Daniel Craig ile “The Social Network”te izlediğimiz Rooney Mara oynayacak. n