Editörün Seçtikleri Mardin yeniden doğdu

Mardin yeniden doğdu

27.04.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mardin yeniden doğdu

Mardin yeniden doğdu

       TERÖRÜN gölgesinde bile ekonomisini şaha kaldıran "Hoşgörü Kenti" Mardin'e doğru yola çıkıyoruz.
       Direksiyonda Yurttaş Tümer. Cetvelle çizilmişçesine düz bir yol. İki yanımız zümrüt yeşili. Bahar alabildiğine patlamış. Şanlıurfa - Mardin arası 190 kilometrelik yolda bir tek kontrol noktası göremiyoruz. Bırakın o güzergahı, Midyat yolunda bile geçit serbest. Dargeçit önemini yitirmişe benzer. Silahların bahar açtığı yörede, koruculara bile iş kalmamış artık.
       Yol üstünde Tepealan köyünde rastladığımız korucu Rüstem, bir komşunun duvarını örmesine yardım ediyordu. "Yollara bakıyoruz şimdi. Silahlarımızı bile evde bıraktık. Terör kıskacı gerilerde kaldı" diyor, biraz da işini yitirme endişesi ile.
       Köy okuluna uğruyoruz. Yeniden onarılmış, boyanmış. Zıpkın gibi iki genç öğretmen çocuklarla bahçede. "Sorunumuz yok. Tek sıkıntımız okulumuzu daha da güzelleştirmek" diyorlar. Kadınlar dam üstünde, bir yandan sebze ayıklıyor, diğer yandan sohbet ediyor. Bu küçücük köyün evleri üzerinde bile tam 15 uydu anten sayıyoruz.

       Mardin ekonomisi engel bir yana, sanki ivme kazanmış terörden. İlk fabrika temelini 1976'da atan Mardinli iş adamları, "Biz de varız" demeye 1988'de başlamışlar. Ve o gün bugündür büyümeyi sürdürüyorlar.
       Bedrettin Karaboğa için, "Mardin'in Koç'u" diyorlar. Un fabrikasıyla atılmış iş hayatına, yem fabrikasıyla devam edip, bisküvi fabrikasıyla dış dünyaya açılmış. Hem de ta Mozambik'e. "Bisküvi Kralı" diye anılan Karaboğa şimdi de Mardin'in tekstil kralı olmaya hazırlanıyor. İstihdam ettiği işçi sayısı 600'ü aşmış. Karaboğa başarılı yatırımcılardan sadece biri, Türkiye'nin dördüncü büyük kablo fabrikası Markablo, Türkiye'nin ilk gaz beton devi Martu Gaz, üretim bayrağını önde taşıyan kuruluşlardan.

       İki yıl önce faaliyete geçen Mardin Serbest Bölgesi'ne uzanıyoruz. 515 bin metrekare alana kurulu Serbest Bölge, 80 bin metrekaresini şimdiden pazarlamış. Yarıdan çoğuna İstanbul sermayesi talip olmuş. Uluslararası sermayenin varlığını da gözardı etmek mümkün değil. Bir ABD firması Ortadoğu'ya ihracat için gelip yerleşmiş bile. Suriye asıllı Bulgar firması Saneks dev bir tesis kurmuş.
       Serbest Bölge'nin başına DPT'den gelen Yusuf Yıldız, şöyle diyor:
       "Şu an 20 ülkeyle ticaret yapıyoruz. Yeni Zelanda'dan et getirip, Moskova'ya satıyoruz. Bugüne kadar 1 milyon 600 bin dolarlık ihracat yaptık. Hedefimiz milyar dolarlara ulaşmak."
       Serbest Bölge'nin şu an tek eksiği bir banka. Şimdilik Halk Bank'ın kambiyo hizmetlerinden yararlanıyorlar.

       MARDİN'den sonra bir yol Adıyaman'a uzanıyoruz. GAP'ta kent merkezleri almış başını gidiyor. Yüksek ve lüks binalar, geniş bulvarlar, lüks arabalar göz kamaştırıyor.
       Biraz ilerledikten sonra, kentin neredeyse göbeğinde yarım kalmış bir temel çarpıyor gözümüze. Etrafında fabrikalar yükselirken yarım kalmış temel içler acısı bir görüntüde. Merak edip soruyoruz. Yanıt çarpıcı. Necmettin Erbakan'ın 'Türkiye'nin dört bir yanına dağılmış ağır sanayii hamlesinin' yarım kalmış temellerinden birisi. 1974'te temeli atarken, "Motor üreteceğiz" demiş Erbakan. "Fabrikalar kuracağız. Buraları cennet yapacağız.."
       Onlar da inanmış ve beklemişler. 30 yıl geçmiş, Erbakan'ın temelinden ses gelmemiş. Umutlarını kesip kendi başlarının çaresine bakmışlar. Henüz Organize bir sanayi bölgeleri olmasa da, kente doğru uzanan geniş bulvarın iki yanına yerleşen fabrikalar dikkat çekiyor. Özellikle de Vetal Fabrikası. Vetal Adıyaman'dan Tayvan'a kimyevi madde ihracatı yaparak milyon dolarları artı hanesine kaydediyormuş.
       Adıyaman gerçekten ilginç bir kent. Türkiye'ye katkılarını da bugüne dek gizlemeyi bilmiş. Türkiye'de üretilen petrolün yüzde 80'i Adıyaman'dan. Her yıl devlet bütçesine katkısı 170 - 180 trilyon civarında.
       Adıyaman'ın önde gelen iş adamlarından Mahmut Ekin, "Biz devletten almıyor, ona veriyoruz. 180 trilyona karşı devletin bize aktardığı yalnızca 10 trilyon. Daha fazlası hakkımız değil mi?" diyor.
       GAP, 48 bin hektar araziyi su altında bırakmış Adıyaman'da. Tarım ve çiftçilik önemli ölçüde tırpalanmış. Salt bu nedenle belki Adıyaman'da çiftçiden memura, işçiden gazeteciye hemen herkes işa damlığına soyunmuş.
       EGS'nin Güneydoğu Yatırım Projesi ışığında birbiri ardına konfeksiyon atelyeleri kurup, Almanya'ya ihracata başlamışlar. Bu kolda yaratılan istihdam bin işçiye ulaşıyor.
       Mahmut Ekin'in işyeri bunlardan biri. 18 makineyle başlamış 36 makineye çıkmış. 70 işçi çalıştırıyor. Ve yılda 1.5 milyon mark ihracat yapıyor. Hem de kalitede hayli titiz Almanya'ya.

       Birden kendimizi davullar, zurnalar, kurbanlar arasında buluyoruz. Adıyaman Halk Oyunları ekibi üzerimize doğru geliyor sanki. Kurbanlıklar besmelede. Bu ilgiyi üstlenmek aklımızdan bile geçmiyor, ama yine de 'Hayırdır' diyoruz kendi kendimize. Sonra işin aslını öğreniyoruz. Bir tesadüf ki sormayın; meğer Halk Bankası Genel Müdürü Yenal Ansen, kurmaylarını toplayıp Adıyamanlı esnaf ve üreticinin derdini dinlemeye gelmiş.
       Toplantıda Adıyamanlı yatırımcının Anadolu kaplanı olmaya baş koyduğuna bizzat tanık oluyoruz. Halk Bankası'nı bir yandan Anadolu kaplanlarının yaratıcısı ilan ediyor, diğer yandan kendilerine kesenin ağzını açmasını istiyorlar Genel Müdür'den. Ansen de yüreklere su serpiyor.
       İlk cümlesi: "Kesenin ağzını açtık." Adıyamanlılar'a duyurulur. Tanığınız biziz.
       Gerçekten de Halk Bankası, GAP yöresinde ciddi bir atılım başlatmış. KOBİ kredilerinin limitini 20 milyardan 30 milyar liraya çıkartmış. 5 milyarlık işletme kredisi ikiye katlanmış. Vadesi bir yıldan iki yıla uzatılmış. Bloke sermaye oranları yüzde 10'dan yüzde 5'e çekilmiş. Teminatlarda da önemli bir değişiklik yapmış Halk Bank. Bundan böyle yatırımcının teminatı, projesi ve makinaları. Bankanın aklı projeye yatarsa atıyor krediye imzayı. Tabii makineleri rehin almayı da ihmal etmiyor. En önemlisi, toplam projenin yüzde 50'sini özkaynaktan sağlayabiliyorsanız, diğer yarısı Halk Bank'tan geliyor. Genel Müdür Ansen, "Bu yolla isterseniz 500 milyara kadar kredi alabilirsiniz" diyor. Bu kez iktidar, Güneydoğu için bir şeyler yapmaya gerçekten kararlı görünüyor.

       ANASOL - D hükümetinin Güneydoğu yatırımları için uygulamaya koyduğu teşvikleri görüp de Doğu'ya gelmemek için yatırımdan hiç mi hiç anlamamak lazım.
       Bir kere beş yıl vergiden muafsınız; SSK priminden de. Enerjinin yalnızca yüzde 50'sini ödüyorsunuz. Çok uygun fiyatlarla 30 - 40 yıllığına arazi kiralamanız mümkün. Hele hele serbest bölgeden yer almaya niyetiniz varsa, metrekaresi yalnızca 10 dolar. Bu teşviklerde bir tek hammadde ve makineler eksik. O eksiği de kamu bankaları uzun vadeli, düşük faizli yatırım kredileriyle karşılıyor. Yatırımcıya ne kalıyor? Dişini tırnağına katarak çalımak, çalışmak ve üretmek.
       KOSGEB'in Başkanı Mustafa Bilgel, "Bu Güneydoğu için son fırsattır. Bu önemli noktayı kaçırırsak bir daha yakalayamayız. Terör rüzgarları artık esmiyor. Kaynak aktarımı sağlıklı yapılsa, patlama yaşar yöre" diyor.
       İlgililere duyurulur..

       BİTTİ

Yazarlar