Kültür Sanat Mekong'dan...

Mekong'dan...

08.02.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mekong'dan...

Mekongdan...

Zeynep ORAL

ÇOOK, çok eskiden "Sular Ülkesi"ne, Ejderha Kral, Naga hükmedermiş. Ejderha Kral'ın sular kadar, sulardaki köpükler kadar güzel bir kızı varmış. Genç kız, günün birinde kayığıyla dolaşırken fırtınaya tutulmuş. Tam sularda kaybolmak üzereyken, genç bir Brahman, kızı dalgaların elinden alıp kurtarmış. O an birbirlerine aşık olmuşlar, birbirlerinin olmuşlar... Ve evlenmişler. Ejderha Kral düğün armağanı olarak, ülkeyi kaplayan suları içmeye karar vermiş. Ama bir de koşul ileri sürmüş: Sular çekilince, ortaya çıkacak toprağı ekmeleri, işlemeleri koşulu... Hem kız, hem damat sevinçle koşulu kabul etmişler. Ejderha Kral suları içmiş. Ama hepsini değil. Birazını bırakmış (Pek öyle "biraz" değil ama neyse...). İşte, o kalan sular Mekong Nehri'ni oluşturmuş. Tibet, Çin'de doğan, Laos'u boydan boya geçen, Laos - Burma, Laos - Tayland sınırını oluşturan, Kamboçya'yı dolanan ve Vietnam'da denize dökülen Mekong Nehri...
Günlerdir Mekong'un bir o yanındayım, bir öteki yanında. Laos'ta ve Burma'da dinledim yukarıdaki öyküyü. Günlük yiyeceğini, ektiği topraktan ve sularda avladıklarından çıkarmaya çalışan insanların ezici bir çoğunlukta olduğu iki ülkede...
Biri 40 milyonluk (Burma), öteki dört buçuk milyonluk (Laos) bu ülkelerde şimdilik "Asya Kaplanlarının" öyküleri değil, yüzyıllar öncesinin destanları dilden dile dolaşıyor. Ve destanlar hep toprağı ve suyu anlatıyor. Bir de inancı: Ruhlara inancı (cinlere, perilere); şamanizmi (ağaca, taşa toprağa, çiçeğe, ayışığına, vb. tapmayı) ve Budizmi... Biri ötekine engel değil. Hepsi içiçe geçmiş. Kimi ruhu temizliyor, kimi pratik sorunlara çözüm getiriyor. Gününe ve yerine göre...
Mandalay tepesinde binlerce ayna mozaikle ve altın varakla kaplı Budist mabedinde, yapının görkemiyle, günbatımının görkemi birbiriyle yarışırken, binlerce aynadan bana yansıyan, hep yere bakan suskun gözlerdi. O gözlere Burma'lı bir arkadaşımın sözleri eşlik ediyordu:
"Afyonu yasakladılar, yoksul millet Budizm'le idare ediyor."
Ve Laos'ta sık sık duyduğum bir başka söz:
"Mekong akar gider, biz ve Budhalarımız hep burada kalırız."
Edilgenliğe ve suskunluğa karşı büyüyen öfkemle köyler, kentler, dağlar, ırmaklar arasında gidip geliyorum.
Bu yazıyı Yangoon uçağında yazıyorum. Uçak İtalyan turist dolu. Türkiye'den geldiğimi öğrendiklerinde, bir şamata, bir şamata... Çünkü bir sonraki tatillerini Türkiye'de geçireceklermiş. "İtalya'da `Hamam' filmini seyrettik, İstanbul'a vurulduk' diyorlar, başka şey demiyorlar.
Mekong'dan sevgilerle...