Yeni Bir Yetenek Doğuyor

Oyunculuğa 6 yaşında tiyatro sahnesinde adım atan Deniz Çom ilk olarak Bayrak oyunundaki performansıyla dikkatleri üzerine çekti. Ardından Savaşçı dizisinde Elsa rolüyle kamera karşısına geçerek aksiyon sahnelerinde de ne kadar başarılı olduğunu gösterdi. Tutkulu biri olduğunu söyleyen Deniz Çom bundan sonrası için canlandırmak istediği rolleri ise şöyle anlatıyor; “Sadece tek bir rolün kadını olmak hiç istemiyorum. Kendimi tekrar etmekten her zaman kaçınırım. Altından kalkabileceğim, farkındalık yaratabilecek her hikaye benim için heyecan vericidir.”

Haberin Devamı

Deniz Çom'u tanımak gerekirse neler bilmemiz gerek? Kendinizden eğitiminizden ve ailenizden bahseder misiniz?

Annem de, babam da emekli memur. Kendimden bahsetmem gerekirse, bir yengeç burcu olarak duygusal, çekingen, daha içe dönük fakat bir yükselen yay olarak da evrendeki hemen hemen her şeye müthiş bir sevgi ve saygı duyan, yeni olan her şeyi keşfetmeyi çok seven, coşkulu ve tutkulu biri diyebilirim sanırım.

Savaşçı dizisinde sizi dikkat çekici bir rolle izledik… Böyle bir dizi ve rolle ekrana adım atmak nasıl hissettiriyor?

Gerçekten çok şanslı hissediyorum. Elsa hem mekaniği hem arka planı gereği çok isteyerek aldığım bir rol oldu. Saat 15:00'daki audition görüşmeme bir buçuk saat önce gitmiştim evde duramayıp. ‘Savaşçı’ya gelirsek, artık kemik bir seyirci kitlesine ulaşmış, sert çalışma koşullarına rağmen oya gibi işlenen ve gerçekten çok büyük emek harcanan bir iş. İyi ki böyle bir hikayenin parçası oldum.

Yeni Bir Yetenek Doğuyor

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz, bunun için bugüne dek neler yaptınız?

Oyuncu olmaya ilk karar verdiğim anı hatırlamıyorum ama sanırım ilk oyun oynadığım an kadar eski ve o kadar sıradan, doğal, kendiliğinden bir an olduğuna eminim. Sinemanın altın çağında, bolca film izlenen bir evde doğmuş ve parktan çok sinemaya giden bir çocuk olarak başka bir seçeneğim hiç olmadı sanki, aramadım da ve fikrim hiç değişmedi. İlk kez bir oyunla sahneye çıktığımda 6 yaşındaydım ve o günden beri hep bir şekilde tiyatroyla, filmlerle beraber yaşadım. Liseye kadar nerdeyse her yıl Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde hafta sonu kurslarına, akşam okullarına gittim; sonra üniversite yılları gelince konservatuara hazırlandım ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nü kazandım.

Haberin Devamı

Oyuncu olmasaydınız ne yapıyor olurdunuz?

İnsan beyni ve psikoloji bilimi beni her zaman kendine çekmiştir. Galiba bu alanda bir şeyler yapardım. Gerçi bir yandan da tüm ihtişamıyla uzay merakım duruyor. Araya dansı da sıkıştırsak... Karar veremiyormuşum.

Yeni Bir Yetenek Doğuyor

"Oyunculukta samimiyet gittikçe daha çok kıymetli oluyor"

Konservatuar mezunu oyuncuların sektörde ayaklarının daha sağlam yere bastığını düşünüyor musunuz? Bu size ekstra bir özgüven veriyor mu?

Açıkçası bunun bir arayış haline yeni yeni gelmeye başladığını düşünüyorum. Hayatın her alanında olduğu gibi, oyunculukta da samimiyet kavramının gittikçe daha kıymetli olması, buna talebin artması tabii ki muazzam bir şey. Bizi çok ileri götürecek, kalıcı kılacak ve yaratıcılığımızı tetikleyecek bir durum. Kendi adıma konuşursam öğrendiğim her şeyi bu temelin üzerine kurmaya çalıştım ve okulum, hocalarım, sınıf arkadaşlarım bu anlamda çok büyük avantajımdı. Ama ben oyunculukta eğitimin biteceğine inanmıyorum. Her karakter, kurulan her an yeni bir şey öğretebiliyor. Bu yüzden o tarz bir özgüvenden bahsedemem.

Haberin Devamı

Bayrak oyunundaki performansınızla dikkat çektiniz. Sizce bu oyun sizi nereye taşıdı?

Benim için çok uzun ve zor bir yolculuktu ‘Bayrak’. Çok sert bir oyun ve çok sağlam bir karakter vardı karşımda. Sezon boyunca 100'e yakın oyun oynadık ve bir sürü şehre turneye gittik. Bir oyunun, bir karakterin ilk okuma provasından demlenme sürecine kadar bütün serüvenine tanık oldum. Her oyun akşamı bütün anları tekrardan, ilk kez yaşanıyormuş gibi yaratabilmekle kafa yordum. Daha bir sürü şey… Her anına teşekkür ediyorum. Müthiş bir deneyimdi benim için.

Sektördeki oyuncu sayısı gün geçtikçe artarken siz aradan sıyrılmak için özel bir çaba göstermeyi düşünüyor musunuz?

Buna “özel” bir çaba diyebilir miyiz bilmiyorum ama yaptığım işin dünyadaki en sevdiğim şey olduğunu unutmamayı, çok çalışmayı ve kendimi geliştirmeyi hiçbir zaman bırakmamayı düşünüyorum.

Mesleğinizde mutlaka yapmam gerek dediğiniz neler?

Karşılıklı oynamak istediğim oyuncular, oynamak istediğim roller, çalışmak istediğim yönetmenler var elbette. Ama bunların yanında kamera arkasına geçip bir film yönetmeyi de çok istiyorum. Belki ilk etapta bir video art ya da kısa film olabilir. Bunun için bir fikir var aklımda, zamanı gelinceye kadar ara ara uğrayıp geliştiriyorum.

Yeni Bir Yetenek Doğuyor

"Senaryonun türünden çok çatısıyla ilgileniyorum"

Hangi rollerin kadını olarak görüyorsunuz kendinizi?

Aksine bir rolün kadını olmak hiç istemiyorum desem daha doğru olur. Bir oyuncu olarak kendimi tekrar etmekten her zaman kaçınırım. Altından kalkabileceğim, bendeki karşılığını ifade edebileceğim, empati kurdurabileceğim, bir farkındalık yaratabilecek her hikaye benim için aynı düzeyde önemli ve acayip heyecan verici.

Peki ne tarz yapımlarda kendinizi göstermek istersiniz? Komedi, dram hangisi?

Bu soru da benim için bir önceki soruyla aynı. Bir senaryoda ya da metinde beni daha çok ilgilendiren şey türünden çok çatısı, vardığı nokta, o noktaya gidiş için seçtiği yol.

Oyunculuk dışında ilgilendiğiniz neler var?

Uzun zamandır pilates yapıyorum. Sporun yarattığı ruhsal etki bana çok yardımcı oluyor. Onun dışında bol bol film ve dizi izler, müzik dinlerim ve yakaladığım her fırsatta şehirden uzaklaşıp kendimi doğaya bırakırım.