Ebeveynlikte İletişim Nasıl Olmalı?

Çocuklarla konuşma tarzı
Kadın: Kocacığım doktorumuz ne dedi?
Erkek: Hangi doktorumuz?
Kadın: İşte sabah gittiğin KBB’ci canım...
Erkek: Haa, doktorumuz deyince sen, anlamadım, birlikte gittiğimiz bir doktor düşünüyorum...

Melis: Akşam hiç uyuyamadık değil mi? Evde çalışmayı da hiç sevmiyorum.
Tayfur: İyi de sabaha kadar çalışan benim, sen bütün gece uyudun???
Melis: Eh ben yorgunum tabii çocuk bakıyorum herhalde!!
Tayfur: Tamam bir şey demedim de, o zaman niye uyuyamadık diye çoğul konuşuyorsun, onu anlamadım.

Ayşe: Ay bu aralar iştahımız kaçtı. Hiçbir şey yemiyoruz.
Ahmet: Senin maşallahın var karıcığım.
Ayşe: Ben emziriyorum, gözün mü var yediklerimde?!
Ahmet: Yoook yanlış anladın, afiyet olsun, ondan demedim de niye iştahımız diyorsun?

Nil: Bu sene kırkımıza basıyoruz! Çok büyük bir partiyle kutlamalıyız yeni yaşımızı.
Bora: Aşkım sen daha otuz beşsin.
Nil: Tamam işte sana parti verelim diyorum.
Bora: Hayır, sana parti verelim demedin, kırkımıza basıyoruz dedin. Sanki yaşıtmışız gibi...

Yukarıdaki diyaloglar size nasıl geldi? Biraz garip değil mi? Böyle bir karı-koca gördünüz mü? Sanmam. Peki bir de şimdiki anne monologlarına bakalım... Bu konuşmalar da diğerleri kadar saçma gelecek mi?

Anne konuşuyor...
- Diş çıkarıyoruz da, o yüzden geceleri uyku yok!
- Bugün doktor kontrolümüz var.
- Biz bir olduuuuk!
- Çok tembeliz, bir popoyu kaldırıp, emekleyemedik.
- Ek gıdaya başladık da iştahımız yok, hiçbir şey yemiyoruz.

Nasıl? Normal değil mi? Günlük kullandığımız cümleler...

İşte ne kadar iki büyük arasında geçen konuşmalar günlük hayatımızdan uzaksa, çocuğumuz için kurduğumuz cümleler de bir o kadar hayatımızdan çıkmalı. “Siz” diye bir şey yok, çocuklar-bebekler ve ebeveynleri var. Hep birlikte bir yaşınıza basmıyorsunuz, bebeğiniz birine giriyor, siz sadece kutluyorsunuz. Bir arada diş çıkarmıyorsunuz. Dişini çıkaran çocuğunuz, siz sadece onun diş çıkarma zorluklarında yanında oluyorsunuz. Onlar size bağlı bireyler değil. Siz onlara bağımlı olmamalı ve onları öyle yetiştirmemelisiniz. Çocukların da tıpkı hayatımızdaki tüm kişiler gibi bizden bağımsız kişilikler olduğunu unutmadan davranmalı ve cümlelerimizi ona göre seçmeliyiz.

Çocuklara takındığımız tavır
Ebeveyn konuşuyor...
- Sana kaç kere söyledim, hava esiyor montunu giy!
- Ama hastalanınca hiç bana gelme.
- O yemek bitmeden masadan kalkamazsın.
- Şimdi o koltuğun tepesinden düş, bir de ben döveceğim seni.
- Bin beş yüz kez hatırlatmama rağmen unuttun, değil mi? Pes!
- Bir kere de laf dinle!
- Söylediklerim bir kulağından giriyor, diğerinden çıkıyor.

Bu cümleleri arkadaşınıza söylediğinizi düşünsenize... Yapabilir misiniz? Peki, arkadaşınıza takınmaktan çekindiğiniz tavrı, bu hayatta en sevdiğiniz kişi olan evladınıza nasıl takınabiliyorsunuz? Arkadaşımızı incitmek istemiyorsak, çocuğumuzu üzmekten daha fazla korkmalıyız. Onlar bizim en değerlimiz sonuçta. Arkadaşınıza sinirlendiğinizde, onunla konuşma tarzınız, çocuğunuzdaki kadar agresif, kırıcı, itici oluyor mu? Eğer çocuklarımızla aramızda uçurumlar açmak istemiyorsak, onlara en az arkadaşımıza duyduğumuz kadar saygı duymamız, konuşmadan önce boğazımızdaki boğumları kullanmamız, sinirlendiğimizde tepki göstermeden yutkunmamız-düşünmemiz, ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyması gerekiyor.

Genellikle bu hataya çok düşeriz... Hayatımızın birinci çemberini oluşturan kişileri-en sevdiklerimizi-en çokta çocuklarımızı üzmekten çekinmeyiz, ‘‘Kırıyor muyum?’’ diye düşünmeyiz. Ama dış çemberimizde onan insanlara daha özenli davranırız, bir sınır vardır aramızda ve o çizgiyi geçmeyiz. Uzağımızdakilere hakaret etmeyiz, bağırmayız, kişilik haklarına müdahale etmeyiz, seçimlerine saygı duyarız, onları birey olarak görürüz. Aslında çocuklarımızla iletişim kurarken, seçtiğimiz kelimeler, yüzümüzdeki gülümseme veya gerginlik, beden dilimiz, anlayışımız veya tahammülsüzlüğümüz dışarıdaki herhangi bir kişiye göstereceğimiz yüzümüzden çok daha anlayışlı ve sevgi dolu olmalıdır. Bu şekilde davranarak onlara kendilerini sevmelerini, kendilerine saygı duymalarını, kendi seçimlerine güvenmelerini sağlarız; özgüvenlerini besleriz. Gelecekte de yaşamaktan mutlu olacakları bir hayatın temellerini atmış oluruz.

Haberin Devamı

https://www.facebook.com/bebekolduannedogdu/

Haberin Devamı