Kültür Sanat Neleri ıskaladık?

Neleri ıskaladık?

05.01.2011 - 17:45 | Son Güncellenme:

Fransız siyaset filozoflarını tercüme ederken nelerin eksik kaldığının cevabı, Alev Alatlı’nın “Batı’ya Yön Veren Metinler” kitaplarında...

Neleri ıskaladık

Türk modernleşmesinin önemli zaaflarından biri, özendiği Batı düşüncesini gereken derinlikte kavrayamamış olmasıydı. Batı düşüncesini Batı’daki ‘vulger’ yayınlardan izlemiş olmaları, ‘yarı aydın’ dediğimiz yüzeysel, fanatik, aşırı genellemeci, dolayısıyla programdan yoksun düşünür ve politikacıları ortaya çıkardı.
150 yıllık modernleşme tarihimiz olduğu halde, klasikleri yayımlamamız ancak 1940’larda başladı. Bu gecikmeyi ve boşluğu dikkate aldığımızda, Alev Alatlı’nın dört cilt halinde yayımladığı “Batı’ya Yön Veren Metinler” özel bir önem ve değer kazanıyor.
Daha önce Batı düşünce tarihine ilişkin yayınlar yapıldı. Mete Tunçay’ın siyasi düşünceler tarihi ile ilgili önemli çevirileri yayımlandı. Alatlı’nın kitabı sadece felsefe, sadece siyasi düşünce gibi özel alanlarla sınırlı olmadığı gibi; tarih yazımı değil, metin yayını niteliğinde bir eser.

Farklı bir Ortaçağ
Bu tür eserlerde genel alışkanlık Ortaçağlar düşüncesini ‘karanlık’ diye damgalayıp geçmek, dikkatleri antik ve modern çağlara yöneltmektir. Alatlı ise birinci cildi “Kökler ve Ortaçağlar”a ayırarak modern düşüncenin Ortaçağ’daki köklerini ortaya koymuş.
İkinci cilt; Rönesans, Protestan Reformu, Erken Modern Dönem ve Bilim Çağı bölümlerinden oluşuyor.
Üçüncü ciltte Aydınlanma, Bilim Çağının Zaferi’ne ilişkin metinler ve peş peşe yayımlanan “Haklar Bildirileri”nin metinleri yer alıyor. Darwinizmi, ırk teorilerini, Jön Türkleri adeta büyüleyen August Comte’u, Haeckel’i, Huxley’i okuyoruz.
Ve bizde yine ihmal edilen İngiliz muhafazakâr filozofu Edmond Burke ile ‘eski rejim’ci Fransız Joseph de Maistre “Devrimin Eleştirmenleri” bölümünde yer alıyor. David Hume, John Locke ve Spencer gibi liberal filozoflar da bu ciltte.
Dördüncü ciltte Owen ve Sorel’le birlikte Marx, Engels ve Lenin’i, benim için daha değerli olan Jaspers, Bergson, James Jean, Erich Fromm ve Hayek’i okuyabilirsiniz, temel metinlerinden... Tek eksik Karl Popper’in bulunmayışı...
Alatlı kitaba yazdığı giriş bölümünde çok önemli bir gerçeği vurguluyor:
“Dünyaya kapalı, rakip medeni-yetin düşünsel ürünlerinden habersiz bir kültürün sadece kendi imkanlarıyla gelişmesinin mümkün olmadığını insanlık tarihi tespit etmiştir.”
İslam ve Batı medeniyetleri de böyle gelişmişti... Bizim Tanzimat’la başlayan tercüme serüvenimize gelince: “İlk çeviri ürünler, tiyatro, roman gibi kendi geleneğinde bulunmayan edebiyat ürünleridir...”
Fransız siyaset filozoflarını tercüme ederken neleri ‘ıskaladığımızı’ Alatlı’nın listesinde dehşetle görüyoruz: “Thomas Hobbes, John Locke gibi rasyonalistler; David Hume, Adam Smith, Thomas Maltus, Karl Marx gibi ekonomistler; Herbert Spencer gibi hukukçular; Frederich Nietziche ve hatta (hepsinden vahimi T.A.) Francis Bacon, Galileo Galilei gibi bilim adamlarının yapıtlarının ıskalanması...”

Farklı bir evren algısı
O yüzden olsa gerek, Cumhuriyet döneminde de Batı’nın ‘yaşam tarzı’ bize Batı’nın bilim ve felsefesinden daha cazip gelmedi mi?
Alatlı son ciltte “Saçaklı Devrim Mantığı” bölümüne yeni fizik ve bunun yol açtığı felsefi problemler konusundaki yazılarını koymuş. Böyle bir esere alınmayı hak eden yazılar... Alatlı ‘ikinci aydınlanma’ gerçeğini, dayandığı ‘belirsizlik mantığı‘na uygun bir üslupla anlatıyor. Zaten önemli olan da artık Aristo ve Newton evreninin yanında farklı bir evrenin de bulunduğunu ‘sezmek’ değil mi?