Kültür Sanat Ohio’nun orta yeri

Ohio’nun orta yeri

11.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ohio’nun orta yeri

Ohio’nun orta yeri


Reha Oğuz Türkkan, ‘Kız Kulesi’ndeki Kızılderili’ isimli kitabımın adına şaşırıyor ama, kendisi de diğer taraftan Ohio’nun orta yerine Türkleri yerleştiriyor


       Reha Oğuz Türkkan, “Onlar Hep Oradaydılar" başlıklı yazımın “yarım sahife" tuttuğunu ve “pek çok hatayla malül" olduğunu belirtiyor. Söz konusu yazımda Kızılderilileri konu alan Türk yazarların kitapları sıralamasında, önceliğin 1997’de yayımlanan “Kız Kulesi’ndeki Kızılderili" adlı kitabımda olmadığını, Ayşe Dinçer’in bir kitabının daha önceden yayımlandığını belirtmiştim. Sayın Türkkan, bu açıklamayı bir “yarış" olarak algılamış. Böyle düşününce de, 1999’da çıkan “Kızılderililer ve Türkler" kitabının geri plana itildiği hissine kapılmış.
       Türkkan, gönderdiği yanıtta, 1940 yılında kendisinin ve 1946’da bir başka yazarın imzasını taşıyan iki kitabın çok daha önceden yayımlandığını, sözünü ettiğim kitapların “bir hayli geç" kaldığını belirtiyor. Şu çok iyi bilinmeli ki yazımda, kitapları yarıştırma gibi bir anlam asla yer almadığı gibi, yazımın içinde de “yarış" sözcüğü geçmememiştir.

Kızılderililerle ilgisi ne?

       Her şeyden önce yüzme sporuyla, koşu sporunun aynı parkurda yapılamayacağını kavramak gerekir. Ben, Kızılderilileri konu alan kitaplardan söz ederken, Sayın Türkkan’ın örnek verdiği iki kitabın adı hayli ilginç: “Türkçülüğe Giriş" ve “Umumi Türk Tarihine Giriş".
       Bu iki kitabın içinde, Kızılderililerden söz edilebilir. Ben doğmadan önce yayımlanan bir yemek kitabında da Kızılderili yemeği tarif edilmiş olabilir. Konu ne “Türkçülük" ne de “Yemek sanatıödır. Salah Birsel’in “Yapıştırma Bıyık" adlı deneme kitabının içinde de “Kızılderililer’in Dönüşü" başlıklı bir bölüm vardır. Ne var ki bu kitabın bütününde Kızılderililer ele alınmamaktadır.
       “Kız Kulesi’ndeki Kızılderili" kitabımın adını “garip" bulmuş Türkkan. Koskoca Türk milletini Ohio’nun orta yerine koymak garip değil de, Kız Kulesi’nde bir Kızılderili imgesi garip gelmiştir kendisine!.. Asıl gariplik, yazarımızın kendisini Apaçiler’in veya Sioux’ların “yaşlı savaşçıları" arasında görmesindedir! Böylece Türkkan Kızılderililer’e Beyaz Adam’ın penceresinden baktığı gerçeğini gözler önüne seriyor. Kızılderililer’in dünyasını hiç anlayamamış Sayın Türkkan. Eğer anmış olsaydı kendini “savaşçı" olarak tanımlamazdı. Amerika yerlilerini “savaşçı" olarak algılamak, böylelikle de işgali haklı göstermek, Beyaz Adam’ın western filmlerinde ve çizgi romanlarda izlediği yöntemdir.
       Türkkan’ın 1940’ta yayımlanan “Türkçülüge Giriş" adlı kitabından önce, 30 Mayıs 1935 tarihli Tan gazetesinde yer alan Orhan Selim imzalı bir yazıda, Kızılderililer memleket çocukları diye adlandırılarak okur uyarılır: “Amerikan vahşileri dolabına kapılmayalım artık". Orhan Selim, Kızılderililer gibi savaş karşıtı, barış yanlısı olan Nazım Hikmet’in takma adıdır!...

Turancı sayılmayacağım!

       “Kızılderililer ve Türkler" adlı kitabın 53. sayfasında, Türkkan, Kızılderililer’e Turanid soyadını koyarak Türk kökenli olduklarına göz kırpar. Gönderdiği yanıtta yabancı bilim adamlarının Turanid terimini yaklaşık 70 yıldır kullandıklarını belirten Türkkan soruyor: “Yoksa onlar da mı Turancı?"
       Burada önemli olan Turanid teriminin hangi amaçla kullanıldığıdır. Türkkan’ın mektubunda, adlarını andığı bilim adamlarının Turanid terimini Kızılderililer için kullanmadıkları anlaşılıyor. Eğer öyle olsaydı, bir bilim adamı olan Sayın Türkkan, Kızılderililer’in kimliğini çıkardığı sayfada Turanid terimini kullanırken, bu terimin kendisine ait olmadığını belirtir, sözünü ettiği bilim adamlarının adını da anardı. Şüphesiz ki, bu yazımda ben de Turanid terimini kullandığım için Turancı sayılmayacağım!
       Türkkan, altını çizerek, Kızılderililer’in Türk olmadığını yazdığı mektubunda da kitabında olduğu gibi çelişkiye düşüyor: “Kızılderili akrabalarımız köse, ama sonradan oraya geçen Türkler bol bıyıklıydılar!" Hem Kızılderililer’in Türk olmadığını yazacaksınız hem de Türklerin “oraya" gittiğini, bıyıklı heykellerin Türklere ait olduğunu iddia edeceksiniz! Ne dersiniz, at iziyle it izi birbirine karışmıyor mu? Bu arada Türkkan’ın da kabul ettiği bir gerçek var: Kızılderililer, Colomb ve adamları gelmeden önce atı tanımıyorlardı. Türk kültüründe önemli bir yeri olan atın eğer söylendiği gibi Amerika’ya bir göç yoğunluğu olsaydı bir iz bırakması gerekmez miydi?

“Apaçilere katılacak kadar eskiyim"

Sayın Sunay Akın’ın yarım sahife tutan yazısı maalesef pekçok hatayla “malul". Mesela, bu konuda öncelik, onun tarafından kaleme alınan “Kız Kulesindeki Kızılderili" kitabı sanılırmış. İşte o cümlesi. Sunay’ın kitabının tarihi 1997 olduğuna göre (ve daha da öncelik tanıdığı Ayşe Dinçer’in “Kızılderili Karderili" romanı da o tarihe yakın), bu yarışmada -ne sebeple yarışma olduysa!- bir hayli geç. Benim 1940’da çıkan “Türkçülüğe Giriş" kitabımdan tutun, rahmetli Prof. Zeki Velidi Togan’ın 1946’da çıkan “Umumi Türk Tarihine Giriş" eserinin notlarında bu konuda bana atıf yaparak verdiği bilgiler, Fransa’da ve Amerika’da 1950 - 70 yılları arasında yazdığım incelemeler, Türkiye’de 1970’lerde çeşitli dergilerde, gazetelerde (Hürriyet’te 1996’da, Milliyet’te 1990’da birer dizi dahil) yazılarım ve Türkoloji Kongrelerinde tebliğlerim, beni Apaçi’lerin veya Siox’ların “yaşlı savaşçıları" arasına aldıracak kadar eskidir!
       Sunay Akın’ın o garip isimli kitabını bir markette (galiba Carefour’da) görüp almıştım. Orada da benden sözediyor (sağolsun) ama iyi anlamadığını belli eden şeyler yazıyordu. Son kitabımı (“Kızılderililer ve Türkler", “E" yayınları, 3. baskı 2000) yazdığımda sayın Sunay’ın yanlışlarını nezaketle düzeltmeye çalışmıştım (sah. 197 - 199). Ne yazık ki 6 Nisan tarihli o makalesinde aynı hataları tekrar ediyor. Acaba kitabımı görmemiş mi diye düşündüm, sonra yazısında benim kitabın resmini koyduğunu farkettim (gene sağolsun!). Öyleyse açıp okumamış. Kitabımı karıştırdığı muhakkak, çünkü palabıyık Olmek heykeline kafayı takmış, “hani Kızılderililer köseydi?" diyor beni yakaladığını zannederek. Evet Kızılderili akrabalarımız köse ama, sonradan oraya geçen Türkler (Hun’lar v.b.) bol bıyıklıdırlar! Bir de şuna bakın: “Turancı" olduğum için bir de soyadı uydurmuşum Kızılderililere: “Turanid" Keşke bu tabiri uydursaydım. Prof. Piltard’dan Topinard’a kadar bütün antropologlar “Turanid" ve “Turanoid" terimini nerdeyse 70 yıldır kullanıyorlar. Yoksa onlar mı “Turnacı"?
       Prof. Reha Oğuz Türkkan