Editörün Seçtikleri Seven mi sağır, kurumlar mı ?

Seven mi sağır, kurumlar mı ?

01.08.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Seven mi sağır, kurumlar mı ?

Seven mi sağır, kurumlar mı


Sağır ve dilsiz olduğu halde polislere adını ve soyadını yazınca bir yurda yerleştirilen Seven (13), Milliyet 2000’in haberi üzerine 2.5 yıl sonra bulundu


       İki resmi kuruluşun birbirinden habersiz arayıp bulamadığı Rahim’i ailesine kavuşturan Milliyet 2000, 2.5 yıldır bulunamayan Seven Kalay’ı da ailesiyle buluşturdu. İstanbul Haznedar’daki evinin önünden 8 Ocak 1998’de kaybolan 13 yaşındaki sağır ve dilsiz olan Seven, gazetemizde çıkan haber üzerine Buca Yetiştirme Yurdu’nda bulundu.

       Kayboluş öyküsü
       Günlerce kızını arayan baba Recep Kalay, savcılığa ve polise başvurup bir sonuç alamayınca İstanbul’u adım adım dolaşmaya başlamıştı. Oysa, kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırılan Seven, kaybolduktan bir ay sonra Menemen E - 87 karayolunda bir vatandaş tarafından bulunarak polise teslim edilmişti. Seven sağır ve dilsizdi, ama adını ve soyadını yazmasını biliyordu. Polise adını ve soyadını yazarak verdi. Küçükleri Koruma Şubesi, İzmir Valiliği’nin olur kararıyla acil olarak Menemen Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na teslim edildi. Daha sonra mahkemenin Seven Kalay adıyla verdiği koruma kararı ile Buca Yetiştirme Yurdu’na konuldu.

       Üretmeyi öğrendi
       Yurda gittiğinde sürekli ağlayan ve etrafa korku dolu gözlerle bakan Seven, kısa sürede oraya alıştı. Yurt yetkilileri onu bağrına basmıştı. Yurtta kalan çocukların birçoğu yetimdi, Seven ise ailesinin nerede olduğunu dahi bilmiyordu. Seven’i tedavi ettirdiler. Dudak okuyabiliyor ve birkaç kelime de olsa telâffuz ediyordu. İlk kez üretmeyi öğrendi. Seramikle çiçek, boyama sanatıyla masa örtüleri yapıyordu.
       Anne Avniye Kalay ise kızını bulamamanın verdiği azapla sinir krizleri geçiriyordu. Yakınlarını Kaybeden Ailelerin Derneği YAKAD’ın Umut Duvarı’na kızının fotoğrafını iliştirip “Ne olur kızımı bulun" diyerek yalvarıyordu. Geçim sıkıntısı nedeniyle Ordu’dan İstanbul’a göç eden dört çocuklu ailenin özürlü tek kız çocuğuydu Seven. Kalay ailesi Ordu’da iken kızlarını Samsun Sağır ve Dilsizler Okulu’na gönderdi. Seven, arkadaşlarıyla anlaşamayınca okuldan alındı. Adını yazmayı biliyordu.

       İkinci kayboluşuydu
       Seven, YAKAD’ın ilk bulduğu kayıplardan biri. Daha önce de kaybolmuş. Son kayboluşundan iki ay önce kasım 1997’de Tuzla’da bulunarak YAKAD’a teslim edilmiş. Gazetemizde çıkan haber üzerine Buca yetiştirme Yurdu’ndan arayan Müdür Yardımcısı Şafak Özşah, “Seven bizde, lütfen ailesine haber verin de gelip alsınlar" diyordu. Kalay ailesi hakkında soruşturma yapan Sosyal Esirgeme Kurumu Seven’in ailesine teslim edilmesinde bir sakınca olmadığına karar verdi. Ailesini öpüyor, kokluyor, sevinç çığlıkları atıyordu.

       ‘İyi ki Milliyet var’
       Baba Kalay, “2.5 yıldır kızım burada ve biz bunun haberini nasıl alamayız anlayamıyorum. Biz kime güveneceğiz. İyi ki Milliyet 2000 vardı. Her yere başvurduk ama cevap alamadık, nasıl olur? İhmal mi, dikkatsizlik mi, yoksa iletişim mi yok" diyerek kendince bu sorulara bir cevap bulmaya çalışıyor.

       Cahillik kötü
       İlk görüştüğümüzde gözyaşları içinde bize yalvaran Anne Kalay’ın şimdi tüm insanlara mesajı var: “Meğer dünyada iyi insanlar da varmış. Biz onu özürlü gibi görüyorduk. Hiç onu doktora götürmedik. Belki şimdi konuşuyor olacaktı. Cahillik kötü. Kızım şimdi bir genç kız gibi kendi işlerini görüyor üretiyor. Anne - babalara sesleniyorum, çocuklarınızı doktora götürün onların eğitimini sağlayın topluma kazandırın."

Bu kez dönmedi

       Karaaytu ailesi de binlerce insan gibi, “Taşı toprağı altın İstanbul" hikayesinin ardına düşerek memleketini terk etmişti. İki yıl önce ailesi ile birlikte Çorum’dan İstanbul’a gelen Cemal, bu kalabalık şehrin havasına bir türlü alışamadı. Dört kardeştiler, ama o diğerlerine benzemiyordu. Ağırbaşlı, mücadele etmeyi seven, kafasına taktığı her şeyi yapan bir gençti. Ortaokulda eğitim hayatını noktalamıştı.
       Çorum’da iken bir kez evden kaçmış, Ankara’da bulunmuştu. Polise, “Babam beni dövüyor" diyerek şikayet ettiği için baba Ahmet, emniyette ifade vermek zorunda kalmıştı. İki ay önce de babasının alacağını tahsil ederek evden kaçtı, parası bitince bir hafta sonra kendiliğinden eve geldi. En son 20 Mayıs’ta evden çıktı ve bir daha geri dönmedi.
       Cemal’in annesine çok düşkün olduğunu söyleyen baba Ahmet, “Hiç bu kadar uzun süreli evden kaçmamıştı. Annesi yatağa düştü. Cahil çocuk çağlayan suya benzer, ne tarafa çevirirsen o tarafa akar. Başına bir şey gelmesinden korkuyorum. Onu kötü işlere alıştırırlar, hayatı mahvolur. Ne olur onu bulun" diyor.

KayIp aranıyor

       Adı: Cemal Karaaytu
       Yaşı:17
       Kaybolduğu tarih: 20.05.2000
       Kaybolduğu yer: Silivrikapı

YAKAD: İletişim yok

       KayIplara yeterince önem verilmediğini anlatan Yakınlarını Kaybedenler Derneği (YAKAD) yöneticisi Zafer Özbilici, şöyle konuştu: “Emniyet müdürlüğünün sistemli bir çalışması yok. 1996 yılında babam İsmet Özbilici’nin, İçişleri Bakanlığı’na yaptığı başvurular ve medyanın etkisiyle, asayiş şube müdürlüğüne bağlı kayıplar masası kuruldu. Ancak, karakola yapılan başvurular malesef kayıplar masasına bildirilmiyor. Son beş yılda kaybolan 11 bin 849 kişiden, sadece 5 bin 509’u bulunmuş. Kayıtlara geçmeyenler de var. YAKAD sosyal dayanışma amacıyla kuruldu, ama üye sayısı hızla arttı. Bu sosyal dayanışmaya devletin de toplumun da destek vermesi gerekiyor. Kurumlardaki iletişim sorunu nedeniyle Seven Kalay gibi bulunamayan onlarca insan var.

Yazarlar