Hamilelik Sorunlardan kaynaklanan tehditler

Sorunlardan kaynaklanan tehditler

16.11.2011 - 09:44 | Son Güncellenme:

Hamileliğin herhangi bir haftasında görülen, anneden ya da bebekten kaynaklanan sorunlar, beraberinde yaşam tehdidi de getiriyor. İşte yaşanmış olgulardan birkaç örnek:

Sorunlardan kaynaklanan tehditler

Acıbadem Maslak Hastanesi’nden kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, perinatolog Doç. Dr. İbrahim Bildirici, riskli gebelik uzmanı olarak yaşadığı dramatik olaylardan örnekler veriyor.

J.K., ST LOUIS, ABD (2004)36 yaşındaki J.K., 26’ncı haftasında Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi Riskli Gebelikler Ünitesi’ne milyonda bir görülen ‘primer pulmoner hipertansiyon’ (akciğerlere giden damarlarda yüksek tansiyon) tanısı ve kalp yetmezliği bulgularıyla gönderildi. Bu durumun tek tedavisinin akciğer nakli olduğu, doğum sırası ve sonrasında literatürde yüzde 30-50 ölüm riski taşıdığı biliniyordu.

Haberin Devamı

Halsizlik ve nefes darlığı olan J.K.’ye damar yoluyla özel bir ilaç tedavisine başladık. Genel durumu düzelen hasta için çok sayıda toplantı düzenledik ve yoğun bakım koşullarında ıkınmasına gerek bırakılmadan normal doğum yaptırılmasının en uygun seçenek olduğu gördük. Doğum eylemi sırasında epidural anesteziye ihtiyaç vardı. Böylece hasta ağrı duymayacak, tansiyonu ve nabzı pek değişmeyecekti.

Daha önce uyguladığımız tedavinin kan pıhtılaşmasını etkileyerek epidural uygulanması ve doğum sırasında kanamaya yol açabileceği öngörüsüyle, eylem sırasında ‘epoprestonol’ü (akciğerlerdeki yüksek tansiyonu tedavi eden ilaç) solunum yoluyla uygulayabilmek için özel izin aldık.

35’inci haftada sancıları başlayan J.K.’yı planladığımız şekilde yoğun bakım ünitesine aldık, hem anne hem de bebeği çok yakından takip grup çalışmasıyla, açıklığı tam olduğunda forseps uygulayarak başarıyla ıkındırmadan doğurttuk. İnhale epoprostanolle pulmoner arter basıncı normalleştirilen, doğum sonrası da her şeyin iyi seyrettiği hastamızı, sağlıklı bebeğiyle doğumdan sonra beş gün takip ettik.

Haberin Devamı

Taburcu olurken hastamızın ve eşinin gözlerindeki mutluluk, minnettarlık kelimelerle anlatılacak gibi değildi. Akciğer transplant ekibi tarafından listeye alınan J.K. halen hayatta ve oğlu şu anda yedi yaşında. JK için yaptığımız ve başarılı olan tedaviyi tıp camiasıyla paylaşmak maksadıyla kadın hastalıkları ve doğum alanındaki prestijli dergilerden ‘Obstetrics and Gynecology’de yayımladık.

J.H., ST LOUIS, ABD (2005)J.H. 34’üncü haftasında karın ağrısıyla Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvurdu ve riskli gebelerin izlendiği ünitede gözlem altına alındı. Asistan doktorlar, fetüsün kalp çizgisini inceledikleri, kan-idrar tetkiklerini yaptıkları, erken doğum eylemi açısından değerlendirdikleri ve bir sonuca varamadıkları hastayı perinatoloji uzmanı olarak benimle tanıştırdılar.

Sol üst batın ağrısından bahseden ama rahat gözüken bu hasta için bir tanımız yoktu. Odasına yaptığımız ziyaret sonrası sol üst batın ultrasonu yapılmasını kararlaştırdık. Odadan ayrılıp sonra tekrar yanına gittiğimizde bize yanıt vermediğini gördük. Üstelik nabzı çok hızlıydı, tansiyonu da alınamıyordu. Anneyi kaybetmek üzere olduğumuz öngörüsüyle derhal ameliyathaneye geçtik.

Haberin Devamı

Karnını açtığımızda, batının kanla dolu olduğunu gördük. Hemen bebeği doğurtarak yenidoğan uzmanlarına teslim ettik. Uterusun kanamadığı, batınınsa kanla dolu olduğu bu olguda kesimizi yukarı doğru genişleterek batını incelediğimizde çok şiddetli bir atardamar kanaması olduğunu fark ettik. Damar cerrahlarıyla hastanın dalak ve pankreasını alarak kanamayı durdurduk. Hasta, beş gün sonra taburcu oldu.

F.K., ADIYAMAN (2008)41 yaşında ve 10 kez kayıp yaşayan bu hamilenin hiç çocuğu yoktu. Çeşitli aylarda bebekleri ya anne karnında ölmüş ya da erken doğumlar yapmıştı. İki kez de sezaryenle doğum yaptırılmış fakat prematüritelik nedeniyle yeni doğanlar kaybedilmişti. Detaylı bir araştırma sonrasında fetal ölümlerin ‘trombofili’den (kanın çabuk pıhtılaşması) kaynaklanabileceğini saptadım.

Haberin Devamı

Buna yönelik olarak düşük molekül ağırlıklı heparin ve düşük doz aspirin tedavilerine başlama kararı aldık. Diğer taraftansa bu olguda muhtemelen rahim ağzı yetmezliği de vardı ve bebekleri çok erken doğumlarla kaybediyordu. Bu bilgileri aileyle paylaşıp fikir birliğine vardığımızda 12’nci haftaya ulaştığımızda rahim ağzına dikiş attım. Yakından takip ettiğimiz F.K.’ya 24’üncü haftada şeker yükleme testiyle hamilelik şekeri tanısı koyduk. Diyet ve ilaç tedavisine yanıt vermeyen olguda insülin tedavisine başlayarak kan şekerini kontrol ettik.

F.K., 38.5’inci haftada sancılarla hastaneye başvurdu. Geçirilmiş iki sezaryeni olması nedeniyle mükerrer sezaryenini gerçekleştirdik. 3 kilo 150 gram sağlıklı bir erkek çocukları oldu. Aile halen en az yılda bir oğullarıyla beni ziyarete geliyor. Kötü obstetrik öyküsüne ilaveten olgumuzun 40 yaş üzerinde olması nedeniyle belki de başka bir hamilelik şansı yoktu.

Yazarlar