“Sırlarımız kadar hastayız”

Recall Healing eğitimi için İstanbul’a gelen Dr. Gilbert Renaud ile hastalıkların arkasındaki duygusal çatışmaları ve tedavi yöntemlerini konuştuk.

Kanadalı Dr. Gilbert Renaud, İstanbul’da verdiği eğitimde, sıklıkla “Sırlarımız kadar hastayız.” dedi ve devam etti: “İlk sırlarımız ebeveynlerimizden gelir ve sırlar açığa çıkmadan iyileşme olmaz. Beynimiz, çözemediği her sorun için, bedende çözüm arar.” Renaud ile hastalıkları şifalandırmaya dayalı bu sistemi ve duygusal çatışmalarımızı konuştuk.

- Recall Healing nedir ve nasıl uygulanıyor?

Haberin Devamı

Recall Healing, modern tıp ile işbirliği içinde, hastalıkların ardındaki duygusal çatışmaları keşfedip, açığa çıkartarak, kişiyi iyileştiren, tamamlayıcı bir sistem. Teşhis koymayız ama bugüne kadar doktorların iyileştiremediği yüzlerce kanser hastasını iyileştirdik. Hastalanıp doktora gittiğimizde, semptomları yok etmeye odaklanırlar. Bize kim olduğumuzu sormaya vakitleri olmaz. Oysa bizi hasta eden bilinçaltındaki çatışmalarımızdır. Hastalığın ardındaki gerçek nedeni bilmezseniz, semptomlar tekrarlanır. Recall Healing’de danışana 7 soru sorarız: Hastalık ne zamandan beri var, neredeydin, ne oldu, yanında kim vardı, kim yoktu, nasıl oldu? Öncesinde, sonrasında ve o sırada ne oldu? Sırf bunları sorarken bile bazı insanların iyileştiğini biliyoruz. Carl Jung der ki, “Bilincinize çıkamayan şey, kaderiniz haline gelir.”

“Sırlarımız kadar hastayız”

- Neden hasta oluyoruz?

Beyin, bizi hayatta tutmak için, baş edemediği her şeye bedenimizde çözüm arar. Her bir duygu, belli organlarda hastalık olarak çıkar. Doktorlar bir neden bulamadığında genetik derler. Biz hastalıkların nedeni çatışmalar diyoruz. Çatışma kendinle tutarlı olamamaktır.

Sırlarımız kadar hastayız ve ilk sırlarımız ebeveynlerimizden gelenlerdir. Sadece anne babamızdan değil, bizden önceki 3 nesilden aktarımlarla geliyoruz. O nedenle sırlar açığa çıkmadan, gerçek iyileşme olmaz. Geçmişi öğrendiğimizde, beynimiz, ‘Bu benle ilgili değildi ve bitti’ diyor. İyileşme de burada başlıyor. Nesiller boyu genlerle aktarılan şey hastalıklar değil anılardır. Hasta eden ise travmatik anılardır. Biyolojide suçlama yok. Suçlayarak değil, bilirsek iyileşiriz. O nedenle seanslarda aile ağacını çıkartıyoruz. Danışan bilmiyorsa mutlaka bilen birilerine sormasını istiyorum. Geçmişin bitmemiş hikayeleri bizi hasta ediyor. Hastalıkların ardındaki çatışmayı bulduğumuzda, iyileşme başlar.

Haberin Devamı

- Başımıza gelen hastalıklar kontrolümüz altında değil o zaman?

Bir anlamda otomatik beynimiz tarafından kontrol ediliyor. Diyelim ki eşin seni aldatıyor ve bununla ilgili kimseyle konuşamıyorsun. Otomatik beyin bizi hayatta tutmak için senin aklını kaçırmana izin vermez. Çünkü aklını kaçırmış şekilde araba kullanırsan kaza yapıp ölürsün. O gece yatıp uyuyunca, kalktığında daha iyi hissedersin. Beyin sen uyurken, travmanı alır, bilinçaltına yükler ve sen ne kadar acı çektiğini unutursun. Ama o acı aslında başka bir yere taşınmıştır. Hastalık, beynin aktarmasının meyvesidir. Bazen bir hafta sonra bazen 10 yıl sonra çıkar.

- Belli hastalıkların, belli duygularla ilgisi var mı?

Haberin Devamı

Yüzde 100. Her bir kanser türünün var. Mesela memeler eş ve çocuklarla ilgilidir. Süt kanallarında bir kanser hücresi gördüğümüzde, yuvada bir çatışma var demektir.

Ağızda aft, duygularını söyleyemeyip, içinde tutanlarda görülür.

Ülser, aile ve yakın dostlarla çatışmayla alakalıdır.

Bağırsak kolonunda tümör olan insanlar affetmekte zorlanır.

Yumurtalık kanserinin çatışması; hayatta en sevdiğin kişinin kaybıdır.

Pankreas kanseri; öfkeyi ifade edemediğimizde çıkar.

Akciğer kanseri; sevdiklerimize yardım edemediğimizde, yetersiz hissettiğimizde...

MS hastalarının çatışması, değersizlik duygusu, hayır diyememektir.

Egzama bir kişiyle ayrılma çatışmasını işaret eder.

Safrakesesi, kin ve öfke duygularını açığa çıkaramamak ile ilgilidir.

“Tüm yaşananlar bebeğe yüklenir”

- Çocukla uykuda konuşmak nasıl bir yöntem?

Döllenmeden önceki 9 ay ve hamilelik süresince tüm yaşananlar, bir plaka olarak bebeğe yüklenir. Beyin bir yaşında bir taslak oluşturur ve bunu tüm hayatı boyunca tekrarlar. Çocuk beyni, anne babanın yaşadığı tüm travmaları, kendi yaşamış gibi kabul eder. En kötüsü gerçeği onlardan saklamaktır. Uykuda konuşmak, çocuğun üstünden bu yükü almak için en iyi yöntem. Çocuğunuz 10 yaşına gelene kadar her şeyi uykusunda anlatabilirsiniz. Sakladığınız her ne ise tüm dürüstlüğünüzle söylemek, sorumluluk almak, bunu ben yaptım diyebilmek önemli. O zaman çocuğun bilinç altı, bunun kendi sorumluluğu olmadığını anlıyor. 10 yaşından sonra direkt konuşulabilir.