Ruanda’da yaşam nasıldır?
29.04.2018 - 19:21 | Son Güncellenme:
Orta Afrika’nın doğusunda yer alan ve engebeli bir yapısı olan Ruanda; ‘bin tepe ülkesi’ anlamına gelmektedir. Ülkede ılıman ve yumuşak bir iklim hâkimdir. Bu iklim özellikleri ülkenin zengin bitki çeşitliliğine sahip olmasını sağlamaktadır. Başkent Kigali’de doğaya ve halkın hayatına dokunma şansını yaşayacak, nesli oldukça zor bulunan dağ gorillerini göreceksiniz.
Ruanda’ya genel bakış
Ruanda Cumhuriyeti, Afrika’nın ortasının doğu kısmını oluştururken denize kıyısı olmayan tarımsal faaliyetlerin yoğunlaştığı bir ülkedir. 1962 yılında bağımsızlığını kazanmıştır ve birçok iç savaş hatta katliamlarla karşılaşmıştır.
Afrika’nın en fakir ülkelerindendir ve para birimi Franktır. Ülkede okuma-yazma oranı da oldukça düşüktür. Sağlık ve sosyal şartların da oldukça düşük olduğu ülkede hepatit, tifo, kuduz, sıtma gibi hastalıklar sıkça görülüyor.
Ülkede halkın çoğunluğu tarım ve çobanlıkla uğraşırken gelirin büyük kısmını çay ve kahve ihracı oluşturur. Ayrıca turizm de önemli bir gelir kaynağıdır. Turistlerin ilgisini Kivu Gölü ve Kagera Milli Parkı oluşturur. Özellikle Kagera Milli Parkı’nda yer alan zebra, antilop, Afrika ceylanı(impela), gazal, yaban sığırı, aslan, leopar, su aygırı, timsah ve yüzlerce çeşit kuş hayvan severler için oldukça büyük bir çeşitlilik sağlamaktadır. Ruanda’da sokakta gezerken her an bir vahşi hayvanla karşılaşma olasılığının göz önünde bulundurulması gerekir. Goril safarisi için ülkeye gitmek isteyenlere Mayıs-Ekim aylarında gitmesi önerilir. Ancak her gün belli sayıda ziyaretçinin gorilleri ziyaret etmesine izin veriliyor, sebebi de nesli tükenmekte olan gorillerin insanlardan hastalık kapmamalarıdır. Ayrıca, Ruanda’da Volcanoes National Park, Akagera National Park, Lake KivuNyungwe National Park, Karongi’yi turistlerin listeleri arasında görmek mümkündür.
Engebeli yapısı dolayısıyla ulaşımın oldukça sıkıntılı olduğu ülkede şehiriçi ulaşımlarda dolmuş, taksi, motorları kullanabilirsiniz. Ancak kapasitesinden fazla insan taşıyan dolmuşlarda seyahatler de kolay olmamaktadır. Ayrıca oldukça temiz olan ülkede hükümet, sürdürülebilir yaşamı geliştirmek için plastik torbaları ülke çapında yasaklamıştır.
Ruanda halkı okuma-yazma seviyesi düşük olmasına rağmen çok yetenekli insanlardır ve benzersiz sanat eserleri ortaya çıkarmaktadırlar. Sokakta duvarlara yansıyan bu resimler yeteneklerini gözler önüne serer. Ayrıca büyük kavanozların üzerine yapılan Imigongo sanatı da halk için çok önemli bir uğraşıdır. Imigongo sanatı turistlerin de ilgisini çekmektedir.
Ülkedeki en dikkat çeken şeylerden birisi de her yıl temmuz ayında düzenlenen film festivalidir. 2005 yılında kurulan Ruanda Film Festivali’ne Hillywood da denmektedir. Festivalde ödül olarak nesli tükenmekte olup sadece Ruanda’da bulunan Gümüş Sırtlı Goril verilmektedir.
Ruanda mutfağı
Ekvatora yakın ve ılıman bir iklime sahip olan ülkede halk yemeklerde melanda ve muzu olduça sık kullanırlar. Muzu kızartarak yemeği tercih ederler. Genel beslenme tarzları karbonhidrat üzerine olduğu için patates ve türevlerini çok tüketirler. Akabenz ve Brochettes (keçi kebabı) adını verdikleri çubuğa geçirilmiş ızgara et veya balık da ülkenin lezzetli yemeklerini oluşturur. İçecek olarak bralirwa tadılması gereken yöresel bir içecektir. Ruanda’da halkın içinde yemek yemek özel deneyimlerden biridir. İlginç olan şeylerden birisi de turistlerin yemek yemek için şehir dışına çıkmalarının saygısızlık olarak sayılmasıdır.
