Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Başkanı Putin’e, Başbakan Binali Yıldırım’ın Rusya Başbakanı Medvedev’e “mektupları” olumlu bir gelişme.
Rusya’nın 12 Haziran “ulusal gününü” kutladılar.
Mesajlarda “ilişkilerin olması gereken düzeye yeniden getirilmesi” dileği -Türkiye tarafından- “yumuşama” işareti.
Elbette...
Sadece 2 mektupla “Rus uçağının düşürülmesi” sonucu Türkiye ve Rusya arasında oluşan “buzulun” bir anda eriyeceğini sanmak abartılı iyimserliktir.
Ama...
Türkiye’nin zirvesindeki isimlerden atılan bu adımlar karşılıklı yaklaşımları -belki de- başlatabilir.
Umut ederiz ki öyle olsun.
.........................
Bizim “Su, yolunu bulur” diye güzel bir söylemimiz vardır.
Türkiye - Rusya ilişkileri için bunu “suyun, aklın yolunu bulması” diye düşünmek mümkün.
Gerçekten...
10 yılı aşkın sürede gelişen Türkiye-Rusya arasındaki çok yönlü kanallar “ortak yararları” üretmiştir.
Bundan dönüş her iki ülkenin de zararınadır.
Rusya’nın, Türkiye için en büyük ticaret hacmi potansiyeli sadece bir boyut.
Uçak olayı yaşanmasaydı “hedef, yıllık 100 milyar dolardı...”
Ayrıca...
İnsani ilişkiler de yoğunluk kazandı, derinleşti.
Türkiye’nin özellikle Antalya’da Rus kolonileri var.
Yaz-kış Türkiye’de yaşıyorlar.
Rusça eğitim veren ilk-orta ve liselerini de açtılar.
Ruslar ve Türkler arasında evlilikler çok sayıda...
Onların binlerce çocukları var.
Kültürler birlikte harmanlanıyor.
“Uçak olayı” öncesinde Ruslar Türkiye’ye gelen yabancı turistler sayısında ilk ikide.
Bir de “bavul ticareti” vardı ki Türkiye’nin özellikle tekstil ve deri üretimi için büyük hacimli pazardı.
İhracat rakamlarında yer almayan ama önemli bir gelir kaynağıydı, istihdam yaratıyordu...
.........................
Buna karşılık...
Türk girişimciler de Rusya’da ciddi bir varlık profili çiziyorlardı.
Yıllar önce kurulan süper marketlerden sonra çeşitli alanlarda Türk girişimciler Rusya’da dükkânlar açtılar, lokantalar, hizmet kuruluşlarıyla geliştiler.
Rusya’da en büyük inşaat işleri Türk müteahhitleri tarafından yapılmakta yıllardır.
Rusya’da da Türk-Rus evlilikleri çoğaldı.
İki kültürü de alan çocukları büyümekte.
Öyle işadamları biliyorum ki sadece Moskova’da bile 5 bini aşkın ofislerinden, dairelerinden milyonlarca dolar gelir sağlıyorlar.
Yani...
Milletler de birbiriyle ortak duygu, kültür ve iş bütünleşmesinde.
.........................
Ve...
Jeopolitik...
Ortadoğu haritası yeniden çizilmekte.
ABD ve Batı bu haritanın büyük bölümünü domine etmekte.
Türkiye’nin güneyinde oluşan “Kürt koridoru”nu da Rusya -en iyi ihtimalle- bölünen bir Suriye’nin mevcut rejime kalacak olan çok dar bir coğrafyasında sıkışıp kalacak.
Bu oluşum Türkiye’nin de yararına değil.
Osmanlı’nın son yüzyılından başlayarak Cumhuriyet dönemi dahil dış politikamız büyük devletler arasındaki dengeye dayandırılmıştı.
Duruma göre ya bir tarafa ya diğerine ağırlık veriyorduk.
Birini diğerine karşı kullanabiliyorduk.
“Uçak olayından” sonra Türkiye “alternatifsiz” kaldı.
Rusya ayağından yoksun kalınca ABD dayatmaları vites büyüttü.
PYD oluşumunun -engellenemez- tırmanışı bu nedenle sürüyor.
Türkiye diplomasi masasında ABD kartının yanı sıra Rusya kartını da eline alabilirse belki bu tehlikeli gidişe karşı ağırlık koyabilecek konumunu yeniden kazanabilir.
Diliyoruz ki “mektup diplomasisi” ile atılan adımlar karşılıklı yaklaşımlara dönüşebilsin.