Geri Dön
Rymden ilk kez Türkiye'ye geliyor: "İstanbul, doğunun New York'u"

Rymden ilk kez Türkiye'ye geliyor: "İstanbul, doğunun New York'u"

İstanbul Caz Festivali kapsamında ilk kez İstanbul'a gelecek olan Rymden'in üyelerinden Magnus Östrom ile müziği, Bach'ı ve İstanbul'u konuştuk. Öncesi ve sonrasıyla Rymden'i tanımak için bu röportaja göz atın.

Andaç Üzel
Andaç Üzel

Öncelikle, röportaj talebimi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Biyografilerinizi okuduğumda, sanki hepinizi Rymden’e hazırlayan süreçlerden geçtiğini hissettim. Buna katılır mısınız? Rymden benzeri gruplarla ilgili düşünceleriniz önceden nasıldı?

Haberin Devamı

Kader gibi şeyler hakkında konuşmak zor ama Bugge bana ve Dan’a bu projeyi getirdiğinde denenmesi gerektiğini hissettik. Hepimiz birbirimizi bir süredir tanıyorduk ama bir yandan da bunun için doğru zaman olduğunu hissettik. Esbjörn’ün ölümünün üstünden yeterince zaman geçtiğini düşündüm ve trio formatına geri dönebileceğimize karar verdik.

Rymden’in gerisinde trajik bir hikaye olduğunu biliyoruz. Dan ve siz, Esbjorn Svensson’un talihsiz ölümünden önce e.s.t. grbunun üyeleriydiniz. E.s.t.’yi Rymden’in öncülü olarak tanımlayabilir miyiz?

Bizim için Rymden yeni bir yolculuk ve daha önce yaptığımız her şey bizi bu ana hazırladı. E.s.t. elbette bu süreçlerin önemli bir parçası ama tüm tecrübelerimiz birikerek Rymden’i oluşturdu.

Haberin Devamı

Fotoğraf: Egil Hansen

Siz e.s.t.’den sonra piyano üçlülerinden de uzak durmayı seçmiştiniz aslında. Bu kararınızı ne değiştirdi?

Daha önce söylediğim gibi, doğru zamandı. Esbjörn’ün ölümünün üzerinden yeterince zaman geçti ve bunu yapmak için uygun zamandı. Bugge, sıcak kanlı ve harika bir insan. Ayrıca çok iyi bir müzisyen. Bunlar birleşince ortaya harika şeyler çıkıyor.

İskandinav olmanın müziğinize etkilerini de merak ediyorum. İskandinav bir müzisyen olmayı nasıl tanımlarsınız? Size etkileri neler?

Aslında, kendi baktığın noktadan ne olduğunu tanımlamak çok zor. Yine de ifade özgürlüğüne sahip, yüksek gelirli bir ülke olduğumuzu, bu nedenle kimsenin canını yakmadığın sürece istediğini yapabildiğini söyleyebilirim. Güvenli ve yeni şeyler yaratmak için uygun bir ortam. Ama aynı zamanda bir müzisyen için zor da sayılabilir. Ücretler düşük mesela… Yine de biz İsveç’te olduğumuz için şanslıyız. Koca koca ormanlarımız, karanlık ve uzun kışlarımız var… Belki bunların müziğimize bir etkisi vardır. Onu da sen bana söyleyebilirsin. (gülüyor)

Reflections and Odysseys albümünüzü üç kelimeyle tanımlamanız gerekse, bu ğç kelime ne olurdu? Albümü ilk kez dinleyecek olan bir dinleyici Rymden’den ne beklemeli?

Enerji, boşluk ve özgürlük…

Bach’ın grubun müziğinde çok ciddi bir etkisi olduğunu biliyorum. Ondan nasıl ilham aldınız? Bach’ın Reflections and Odysseys albümünüzdeki rolü nedir?

Haberin Devamı

Bu, belki Bugge’nin cevaplaması gereken bir sorudur ama yine de bence her müzisyen ve her insan Bach’ın müziğinden etkilenmiş ve ondan ilham almıştır. Bunun için bir müzisyen olmana gerek yok. Müziğini seviyorum ve cazda ya da herhangi bir tarzda etkilerini görmemek mümkün değil. Bach, emprovizasyonlarını yazan, matematikle doldurup besteler haline getiren büyük bir müzisyendi, bir doğaçlamacıydı.

İstanbul’daki konserinize çok az bir süre kaldı. Bu konserle ilgili beklenti ve hislerinizi sormak istiyorum. Daha önce buraya geldiğinizi biliyorum. Neler hissediyorsunuz?

Hepimiz İstanbul’a birkaç kez geldik. Oraya gelmeyi çok seviyorum. İstanbul, benim için doğudaki bir New York. Orada enerji çok yüksek.

Son olarak, İstanbul izleyicisi Rymden’den neler beklemeli? Bir Rymden konserinde olmayı nasıl tanımlarsınız? Albümü dinlemekten daha fazlasını yaşayacağımız söyleyebilir miyiz?

Canlı performans her zaman canlı performanstır ve her zaman stüdyo kayıtlarının ötesindedir. Biraz değişik ve genişletilmiş olacağını söylemekte yarar var. Çok fazla bir şey söylemeyeceğim ama daha önce söylediğin üç kelime yeterli olur.

Benzer İçerikler