Ekonomi Akkuyu’ya ambargo tehdidi

Akkuyu’ya ambargo tehdidi

14.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Makine Mühendisleri Odası’nın hazırladığı ‘nükleer santral’ raporuna göre, Rusya’ya yönelik Batı ambargosu nedeniyle Akkuyu santralında kullanılması gereken Batı menşeili sistemlerde sorun yaşanacak

Akkuyu’ya ambargo tehdidi

Akkuyu ile başlayan nükleer santral çalışmalarına Makina Mühendisleri Odası’ndan önemli eleştiriler geldi. Oda tarafından hazırlanan raporda, “Akkuyu’ya Rus VVER1200, Sinop’a Japon AT - MEA, belirsiz başka bir sahaya Çin AP1000, bir başka sahaya da CAP1600 tasarımlarının adı geçmektedir. Nükleer enerjide bir standardizasyon ile ilgili tedbirlerin alınmaması, yerlileçtirmeyi olumsuz etkilemeyecek midir” denildi. Raporda, Rusya’ya uygulanan batı ambargosunun, Akkuyu Nükleer Santrali’nde kullanılması gereken batı kaynaklı sistemlerde sorun yaratacağı öne sürüldü.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve Enerji Çalışma Grubu Üyesi bünyesinde hazırlanan raporda, Akkuyu Nükleer Santrali için herhangi bir ön finansman çalışması gerçekleştirilmediği belirtilerek, şöyle devam edildi:
“Tek bilinen çey, Akkuyu projesinde bütün finansmanın Rusya tarafından sağlanacak olmasıdır. Rus tarafının Akkuyu’nun finansmanının bir kısmını Batı kaynaklarından arayacağı söylenmiştir. Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinin ardından, ABD ve AB’nin Rusya’ya uygulamakta olduğu ambargo, Akkuyu projesinin finansman imkanlarını nasıl etkileyecektir? Diğer yandan, bazı Rusya imalatı reaktörlerde kullanılmakta olan batı sistemleri, örnegin VVER1200 santrallerinde Siemens’in bazı sistemlerinin kullanılması gibi, Akkuyu santralinde de kullanılacak mıdır ve son ambargolar ışığında Batı kaynaklı bu sistemlerin temin edilmesinde sıkıntılar ortaya çıkacak mıdır?”

‘ABD’de yasak, bizde serbest’
Raporda, nükleer santralin bir başka ülkenin denetimine verilmesinin de güvenlik riski yarattığı savunularak, şunlara dikkat çekildi:
“ABD gibi bazı ülkeler, kendi ülkelerinde yabancılara nükleer santral lisansı verilmesini yasaklamıştır. Tehlikeli maddelerin ülke sınırları içinde yabancı bir ülkenin denetiminde olması, tesisin bulunduğu konumda bir ulusal güvenlik açığının doğmasına neden olmaktadır. Tahıl ambarı olan Konya ovasının hemen güneyinde, turizm merkezi Akdeniz’in tam ortasında, yüksek seviyeli radyoaktif atıkların, bir başka devletin sahip olduğu bir şirketin kontrolüne bırakılması, uzun vadeli bir ulusal güvenlik açığı doğmasına neden olacaktır.”

Haberin Devamı


Çin malı santral
Raporda, Türkiye’ye yapılacak her santral için farklı bir teknolojinin gündemde olduğu belirtilerek, “Akkuyu’ya Rus VVER1200, Sinop’a Japon AT - MEA, belirsiz başka bir sahaya Çin AP1000, bir başka sahaya da CAP1600 tasarımlarının adı geçmektedir. Dolayısıyla nükleer enerjide bir standardizasyon ile ilgili tedbirlerin alınmaması, yerlileştirmeyi olumsuz etkilemeyecek midir? Bir adım sonrasında, ülkemizin tedarikçilerin yeni tasarımlarını denedikleri bir nükleer teknoloji çöplüğü haline gelmesi söz konusu olmayacak mıdır?” ifadesine yer verildi.

‘Teknolojiyi sakladılar’
Nükleer santralin inşa modelinin teknoloji transferini olanaksız hale getirdiği öne sürülen raporda, “Rus tarafı yakıt teknolojisini çok iyi saklamıştır. Ukrayna’ya 19 adet Rus yapımı nükleer reaktör kurmuş olmasına karçın, yakıt teknolojisini sağlamamıştır. Ukrayna, bağımlılığı kırmak için Westinghouse ile ortak yakıt imalat çalışmaları yapmak zorunda kalmıştır” denildi. Raporda, “Rus tarafı, VVER tipi santrallerde tek imalatçı olması nedeniyle, altyapı ile ilgili hususlarda Türk tarafının önüne sürekli yeni sözleşme getirebilecektir” denildi.

Sadece Japonlar yapar
Deprem riskine işaret edilen raporda şunlar kaydedildi:
“Standart VVER1200 tasarımının 0.25 g değerine göre hazırlanmış olduğu bilinmektedir. Deprem uzmanları tarafından Akkuyu için tasarım g-değerinin 0.4 g olabileceğini açıkladı. 0,3 g’nin üzerinde yer ivmesi tasarımıyla, santral yapma tecrübesine dünyada sadece Japonlar sahip. Bu durumda, VVER1200 için tasarımın 0.4 g değerine göre yeniden yapılması, güvenlikle ilgili sistem ve bileşenlerin, bu düzeydeki yer ivmesi deprem şartlarına dayanımı sağlayacak özelliklerin planlanması, tasarlanması ve uygulanması zorunlu değil midir? Deneyimi bulunmayan RF tarafının, 0.4 g civarı ivme için tasarımı sağlıklı bir şekilde nasıl gerçekleçtireceği, Türkiye’nin tasarımları nasıl denetleyeceği belirli midir?”