Serdar Sarıdağ

Serdar Sarıdağ

serdar.saridag@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hiç unutmam, lise yıllarımın bir mahalle kavgasında, karşı mahalleye tek başıma gitmiştim. Beni bekleyen eli sopalı bir grup vardı. Bende ise sopayı geçtim elimde çakıltaşı bile yoktu. Amacım kavga olmadığı için sokak dilindeki gibi, emanetsiz gitmiştim karşı tarafa. Uzlaşmacı yanımı, en güçlü silah olarak kullanmıştım. O dönem John Lennon’un “Barışa bir şans verin” sloganı benim için çok anlamlıydı. Farklıydım mahallemin çocuklarından. Biraz hippi biraz tikiydim. Sokak çocuğu gibi görünmezdim. Ama o mahalle kavgasını, eli sopa tutmasını bilmeyen ben bitirmiştim.

Haberin Devamı

Hikayeyi anlatmamın nedeni ise şu: Ali Koç’un, seçimi kazandıktan sonra yaptığı balkon konuşmasındaki duruşu, beni eskilere götürdü. Ali Koç seçilir seçilmez kendisini bir mahalle kavgasının tam ortasında buldu. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş semtleri arasındaki ezeli değil, son 20 senedeki gereksiz kavgayı bitirecek adam olabilir kendisi. Şükrü Saraçoğlu’ndaki balkon konuşmasına baktığımda, kendisi yüksekte olsa da, balkondaki oturuş tarzı, halkın içinde gibiydi. Kim diyebilirdi ki, Fenerbahçe’de bir halk devrimi olacak ve bu devrimi bu toprakların en zengin ailesine mensup birisi yapacak. Bu yaşıma kadar ben bir kulüp başkanlık yarışının ilk kez sokakta yapıldığını gördüm. Ali Koç, sokağı Fenerbahçe kongresinin içine sokarak, tarihin en çok konuşulacak kongresine imza atmıştır. Ama zorluklar işte bu andan itibaren başlıyor.

Ali Koç, Türk futbolundaki mahalle kavgasına, eli sopasız katılmak zorundadır. Ali Koç, sokak jargonuyla özetleyecek olursak, bu kavgaya emanetsiz girmek zorundadır. Nasıl ki Aziz Yıldırım ile en yalın haliyle yarışa girmişse, futbolumuzdaki bu kavgaya da o şekilde yalın girmelidir. Kongreden önce “Şenol hocamızın kafası yarıldı” deme cesaretini göstererek, “tiyatro” diyen rakibine tarihi fark atan Ali Koç, Don Kişot’un yel değirmenlerine karşı gösterdiği cesareti de muhakkak ortaya koyacaktır.

Hiç unutmam Fikret Orman göreve geldiği ilk günler, ezeli rakiplerine şunu söylemişti:

Gelin, şampiyon olan takımın kulübüne giderek tebrik edelim. Ama o günlerde o el havada kalmıştı. Ben adım gibi biliyorum ki, o elin yanına bir el daha geldi. Önümüzdeki sezon o iki elin sesinin çıkacağı sezon olacak. Tribünlere değil, tüm Türkiye’ye göre hareket edecek o eller. O eller, arkasındaki kitleleri de doğru yönlendirecektir. Tribünler Şenol Güneş’in tiyatro yaptığına inanmışken Ali Koç “Hocamızın kafası yarıldı” diyerek kitleleri yanına çekti. Kitleler neden onun yanına geçti. Çünkü liderlik özelliği var. Önder yanlışa değil doğruya sürükler. Artık üç büyüklerin kardeş olacağı döneme girmek üzereyiz. Bu lafımı unutmayın, Türk spor medyası da bu değişime uymak zorunda kalacak. Ya doğrunun yanında olacaksın ya da kahve oturup, al kızı ver papazı oynayacaksın. Futbolumuzdaki sağduyulu insanlar elbette John Lennon’un dediği gibi barışa bir şans verecekler. Madem böyle, yazıyı da efsanenin sözleriyle bitirelim.

Haberin Devamı

Benim bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin / ama tek ben değilim / umarım bir gün sen de bize katılırsın.