Bugün 19 Eylül Gaziler Günü. Sakarya Meydan Muhaberesi’nin kazanılmasından sonra, 19 Eylül 1921 tarihinde TBMM, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e, mareşal rütbesi ile gazi ünvanı verdi. 1999’dan beri bu tarih Gaziler Günü olarak kutlanıyor. Milliyet, Gaziler Günü’nde; Kore, Kıbrıs, Güneydoğu ve 15 Temmuz gazilerini bir araya getirdi. Gaziler yaşadıklarını ve yaşam hikayelerini şöyle anlattı:
‘Onurlandırılmak istiyoruz’
Mehmet Erdoğmuş (63)- Kıbrıs Barış Harekâtı Gazisi: Ben 6 yaşında iken babam Sarıkamış’ta görev şehidi oldu. Bolu Komando Tugay’ından Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldım. 20 Temmuz sabahı Kıbrıs’a ayak bastık. Beşparmak Dağları’nda sabah şafak sökünce taarruza girdik. Çatışma mesafesi çok kısaydı. Bize el bombası attılar, tüfekle taradılar. Atılan el bombalarından dolayı 1 mangada 1 şehit, 6 yaralı verdik. Ben de sağ diz ve sol göğsümden yaralandım. Bacağımda şarapnel parçaları hâlâ durur. İlk müdahalem orada yapıldı. Sonra gemiyle Adana’ya gönderildim. Tedavilerin ardından tekrar Kıbrıs’a döndüm. Biz bu ülkenin değerleriyiz. Unutulmak istemiyoruz. Sevgililer gününe verilen önem, gaziler ve şehitler gününe verilmiyor. Devletimizin bize vermiş olduğu hakları, kurumlardan almakta zorlanıyoruz. Şehitlik nurdur, gazilik onurdur. Bizler onurumuzla yaşamak ve onurlandırılmak istiyoruz.
‘Her zaman hatırlansın’
Muhterem Doğan (59)- Güneydoğu Gazisi: 1994 yılı Kasım ayında Diyarbakır’da karakola el bombası atılması neticesinde yaralandım. Vücudunun çeşitli yerlerinde şarapnel parçalarıyla yaşıyorum. Bizler bu vatan uğruna canını verenler, uzuvlarını kaybedenler, bize verilen gazilik unvanını layıkıyla yaşamak istiyoruz. Vatandaşımız, neden uzuvlarımızı kaybettiğimizin, bilincine varması gerekir. Gaziler yılda bir kez değil, her zaman hatırlanılsın.
Zeki Duyar (45) - Güneydoğu Gazisi: 1993 yılında Hakkari Çukurca’da gazi oldum. Gönüllü olarak Hakkari’ye gittim, alay birincisi keskin nişancıydım. Operasyona giderken önümdeki arkadaşım mayına bastı. Ondan seken parçalar bana isabet etti. Sağ gözümü kaybettim. Vücuduma şarapneller geldi. Mayına basan arkadaşım şehit diğeri gazi oldu. Vatan ve millet için gittik, gazi olduk.
‘Gözünü kaybetti’
1996 yılında Çukurca’da askerlik görevi sırasında yaralanan ve 2 yıl GATA’da tedavinin ardından bir gözü ile bir böbreğini kaybeden Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Lokman Aylar da şunları söyledi:
“Biz vatanına hizmet etmenin onurunu yaşayan insanlarız. Bu ülkeye, bayrağa, kanını, canını, uzuvlarını, hayallerini bırakan kahramanlarımızın her an gönüllerde hatırlanmasını istiyoruz. Bu ülke için bedel veren şehit ailelerini, hiçbir zaman yalnız bırakmasınlar.”
‘Kore’ye gitmeyi çok istiyorum’
Zeynel Kavlak (88) Kore Gazisi: 28. Tümen, 241. Piyade Alayı Ayaşta’ydım. 1950’de Kore’ye ayak bastık. Savaşta çok zorluklar yaşadık. Harbe başladık. Yaklaşık 600 kişiydik, bizi teslim almak için 2 bin kişilik bir birlik etrafımızı sardı. Baskını püskürttük. Ağır silahlarla, yürüyüş halinde gelen düşman askerlerini devamında yere serdik. Buna karşılık onlar bize havan atışı yapmaya başladı. O atışlarda 300’e yakın askerimiz şehit oldu.
Çatışmanın üçüncü günü yaralandım. Ateş ederken, kalbimin hemen üstünden kurşun girip sırtımdan çıktı. Tugay, çatışma çemberini yaramadığı için 6 gün bekledim. Ayaklarım ellerim donmuştu. Çemberi yardıktan sonra beni Tokya’ya gönderdiler. 2 ay şehit listesine kalmışım. 6 ay Japonya’da kaldım, 3 kez ameliyat oldum. Sonra Türkiye’ye geldim. Savaştan sonra bir daha Kore’ye gidemedim. Arkadaşlarımın kabrini görüp dua edemedim. Oraya gitmeyi çok istiyorum.
‘Hepimiz vatan için gazi olduk’
Kaan Şimşek (37) - 15 Temmuz Gazisi: 5 arkadaş darbe gecesi sokağa çıktık. Genelkurmay’ın önünde helikopterden atılan mermilerle yaralandık. Vücudumda ölene kadar taşıyacağım 30’a yakın şarapnel var. Gazilik sonu olmayan bir mertebe. Biz şehit olmak için çıktık meydanlara. Gazilik nasipmiş. Gaziler arasında yapılan ayrımcılığa tanık oluyoruz. Hepimiz bu vatan için gazi olduk. A gazisi, B gazisi, C gazisi yoktur. Gazi tektir. O da vatan ve bayrak içindir.
Gaziler ve şehit aileleri Anıtkabir’de
Şehit aileleri ve gaziler, 19 Eylül ‘Gaziler Günü’ dolayısıyla Anıtkabir’i ziyaret etti. Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Lokman Aylar ve beraberindeki heyet, Atatürk’ün mozolesine çelenk bırakarak saygı duruşunda bulundu. Ardından Misak-ı Milli Kulesi’ne geçen Aylar, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı.
Vakıf Başkanı Aylar deftere, “Türk milleti, hem şehitlik anıtı hem de gaziliğin adıdır. Türkiye Cumhuriyeti, şehitlerimizin kanlarıyla kurulduğu gibi gazilerimizin dua ve karşılıksız mücadeleleriyle var olmuştur. Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ‘Müşir’ ve ‘Gazi’ unvanlarının verildiği tarihin yıl dönümünde, kurucu kahramanları, aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, Gaziler Günü’nün hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” yazdı. l ANKARA Milliyet
‘Gazi kimliği istiyoruz’
Terörle mücadele sırasında yaralanıp da gazilik unvanını alamayan kahramanlar, Gaziler Günü’ne buruk girdi. Vücutlarının çeşitli yerlerinde şarapnel parçaları ile yaşayan askerler, “Para ve maaşta gözümüz yok. Gazilik kimliğimizi istiyoruz” diyor. Türkiye’de görev başında yaralanıp, gazilik hakkını alamayan yaklaşık 12 bin kişi bulunuyor. Terörle mücadele kapsamında icra edilen operasyonlarda yaralanan o kahramanlar, yıllardır özlük hakları için mücadele ediyor. Çatışmalarda yaralanan askerler, gazi sayılmak için
yüzde 40 engel durumu koşulunun kaldırılmasını istiyor. Güneydoğu’da yaralanan Süleyman Doğruöz, Aytekin Demirel ve Abidin Bozkuş yaşadıklarını anlattı.
‘Suriyeliler daha değerli’
Vatani görevini 2004’te Şırnak’ta yaparken, Gabar Dağı’nda operasyona katılan Doğruöz, şunları söyledi: “Küpeli mevkinde pusuya düştük ve çatışmaya girdik. O esnada badim Abdulkadir, mayına bastığını hissetti ve üzerine kapandı. 25 dakika sonra kendime geldiğimde, Abdulkadir’in parçalanan
et ve kemikleri ok gibi bedenime saplanmıştı. 2.5 ay GATA’da tedavi gördüm. Askerlik şubesi çağırdı beni. ‘Sizin askerlik bitmemiş’ dediler. Sonra Ankara İl Jandarma’da 23 gün yaralı olarak askerlik yaptım. Çocuklarıma ‘Gazi değilim ’ deyince, ‘nasıl oluyor’ diyor.” 1994’te Van Başkale’de pusuya düşen Bozkuş, “Pususuna düştük. İlk atışta arkadaşım şehit düştü, sonra diğeri şehit oldu. Ben yaralandım” dedi. Bozkuş’un, kaburga kemiği hâlâ kırık. Bozkuş, “Vücudumda şarapnel parçalarıyla yaşıyorum. Hep bir yanımız eksik” diye konuştu.
Aytekin Demirel ise Şemdinli’de 1994’deki bir çatışmada, dört mermi yedi. 8 silah arkadaşı şehit oldu. “Vazife Malullüklerinin Nevileri ile Dereceleri Hakkında Nizamname”nin gazilik haklarını engellediğini belirten Demirel, “Nizannamenin tekrar elden geçirilmesi lazım. Biz
maaş, para değil, gazilik kimliğimizi istiyoruz. Suriyeli mültecilere verilen değer bizlere verilmiyor” dedi. l SEYFETTİN ERSÖZ Ankara