Sezen Aksu, Rubato ile dönüyor

22 yıldır Sezen Aksu’yla çalışan müzisyenler Fatih Ahıskalı, Özer Arkun, Göksun Çavdar ve Eralp Görgün, bir süredir yollarına Rubato adıyla devam ediyorlar. Dörtlüyle yeni albümlerini konuştuk.
İki yıllık aranın ardından yeni albümünüzle karşımızdasınız. ‘İki’ nasıl bir çalışma oldu?
Özer Arkun: Müzikal anlamda üzerine daha çok koymamız gerektiğini düşündük ve bu doğrultuda albümü oluşturduk. Farklı kitlelere hitap edecek şarkılar var. Sanat müziği, arabesk ve özgün yorumlar... Çıkış şarkımız olarak Şebnem Ferah ve Sezen Aksu imzalı ‘Yağmurlar’ı seçtik.
Bir şarkıda Sıla’yla düetiniz var...
Fatih Ahıskalı: Biz Sıla’yı severiz, Sıla da bizi sever. Sadece sevgiden doğan müzikal bir ortaklık oldu. Karşılıksız, beklentisiz... Sıla varlığının albüme çok yakıştığını düşünüyoruz.
Şarkı seçerken zorlandığınız anlar oldu mu?
F.A.: Çok kolay olmadı. 100 - 150 eser masaya yattı. Hedefimiz; hangi eser kalbimizi titretiyorsa onu repertuvara koymaktı. Çünkü biz hissedersek, onları hissettirebiliriz diye düşünüyoruz. Başka ölçütümüz yok. Yaptığımız eserlerin arkasındayız.
İnternet sitenizde “En derin efkârın ilacı bu albümde” demişsiniz...
F.A.: Bu durumda ilaç üreticisi oluyoruz galiba... Aslında derinlikli, acıtan sözlerin yer aldığı projeleri yaparken tedirgin oluyoruz. Çünkü sanatçının hedefi, insanlara iyi gelmektir. Bizim de ilk hedefimiz bu. Fakat sonra şunu keşfettik; bazen yarayı tedavi etmek için önce açmak ve pansuman yapmak gerekir. Çalışmalarımız da efkârlı dinleyicilere çok iyi geliyor.
Sitenizde Sezen Aksu, Mehmet Erdem ve Sıla’nın düşüncelerine de yer vermişsiniz...
Ö.A.: Onlarla çalışmak çok özel. Sezen Aksu, yüreği kocaman bir insan. 22 yıldır birlikte çalışıyoruz. Aşağı yukarı 15 yıldır Göksun’la Fatih çalışıyor. Volkan Konak, Sıla hepsi çok değerli dostlarımız.
F.A.: Sezen Aksu’dan her an bir şey öğrenebiliyoruz. Topladığı materyallerle çok güçlü bir karakter. Onunla sahnedeyken ülkemize hizmet etmiş gibi hissediyoruz. Müzikten, sanattan öte, güzel duygular yaşatıyor. Sıla da Volkan abi de öyle...
Sezen Aksu’yla bir anınızı paylaşır mısınız?
F.A.: Sezen Aksu’nun veda konserlerinde beraberdik. Özellikle Rubato’ya yer açtı. Sahnede düet yaptık ve yurt dışından beklemediğimiz kadar iyi reaksiyonlar aldık. Konserlerde zaman zaman Aksu’yla düet çalışmalarımız olacak.
Sezen Aksu, Rubato ile sahnelere dönecek yani...
Ö.A.: Evet, öyle bir şey olacak. Bizim başımıza gelen en güzel hikayelerden biri.
F.A.: Güzel bir ön hazırlık yapacağız, konu Sezen Aksu olunca aceleye getirmemek lazım.

‘Rubato, ritmik özgürlük demek’

Rubato ne demek?
Ö.A.: Ritmik özgürlük anlamında. Hazırlık aşamasında “Burayı rubato çalalım” derken, “Albümün adı Rubato olsun” dedik.
F.A.: “Rubarto” diyenler, birimizin adı olduğunu düşünenler oldu... İçini doldurdukça, ürettikçe, yaşadıkça, yaptıkça grup ismi nitelik kazanıyor.
Göksun Çavdar: Senelerdir beraber çalıyoruz. 25 senelik dostluk... Sınırsız bir güven var. Bir bakışımız yetiyor. O anda ritmi esnete de biliriz, hızlandıra da biliriz...

‘Rubato okul gibi’

Hangi noktada “Grup olalım” dediniz?
F.A.: Sezen Aksu ve Rıza Okçu’nun parmağı var. Kafamıza giren Rıza, vesile olan ise ‘Sezen Aksu Acoustic Band’ projesi oldu. Üçümüz çaldığı anda bir aura oluşmaya başladı. Biz hissediyorduk ama “Üzerine gidin” diyen Okçu oldu. Eralp’i de yanımıza alarak dörtledik grubu.
G.Ç.: Üç kişi yapacaktık bu projeyi. Eralp’le tanışınca bir baktık, dört kişi olmuşuz.
Ö.A.: Eralp, Rubato’nun kalesi, vazgeçilmezi.
Eralp Görgün.: Rubato benim için okul gibi.
Bundan sonraki albümün adı ‘Üç’ mü olacak?
F.A.: İsim aramayacağız, ‘Üç’, ‘Dört’, ‘Beş’ diye devam edecek. İlk albüme “Bir” dedik. İkincisini çıkarırken de “İsim aramayalım, böyle gitsin” diye karar verdik.