Siyaset ABD iyilikle gitmezse zorla gİder

ABD iyilikle gitmezse zorla gİder

08.05.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bağdat'ın en yoksul semtinde görüştüğüm İmam el Hasani, "Amerika yarın değil, bugün gitsin. İsrail düşman. Kuran anayasadır" diyor

ABD iyilikle gitmezse zorla gİder

"İslama Davet Partisi" diyor şoförümüz Yasser, "Saddam zamanında en çok zulme uğrayan, yeraltında Saddam rejimiyle en büyük mücadeleyi veren Şii hareketi. Çok eziyet çekti. Saddam bastırınca birçokları İran'a, kimileri Suriye'yle Türkiye'ye kaçtı. Ama bunlar daha çok Irak'ta kalıp yeraltına indiler. Bugün en güçlü birkaç Şii partisinden biri islamcıdır."Kapıya adımızı yazdırıp büyük bahçe içindeki iki katlı binaya giriyoruz. Saddam zamanında istihbarata aitmiş bu bina, el koymuşlar.Etrafta entarili, sarıklı, siyah top sakallı genç adamlar. "Beyaz sarık öğrenci ya da mollaların, siyah sarık imamların..." Yanımıza gelip güleryüzlü ilgi gösteriyorlar. Biri, Türkiye'nin Amerika'ya kuzeyden cephe izni vermemiş olmasından duyduğu memnuniyeti belirtiyor. Yol kenarına Arapça afiş asmışlar, "İslama evet evet evet!" diye... Arabayla geçerken gözüme çarpıyor, yeşil zemin üstüne İngilizce kocaman harfler: Islamic Dava Party. İran modelleri değil! Çok partili demokrasiden yana olduklarını söylüyor. İran'ın kendileri için bir model olamayacağını, ancak din - devlet işlerinin arasına duvar çekilmesine kesin karşı.Tane tane konuşuyor:"İslami bir rejimi kuvvet yoluyla getirmek söz konusu değil. Ama Irak halkı onu seçerse, herkes İslamın kuralına saygı duyacak. Kuran'a göre kadınla erkek eşittir. Velakin bazı kurallara göre de eşit değildir. Mirasta eşit değildir. Erkek boş ol der ama boşadığı karısının haklarını da korumak zorundadır."Amerikan Savunma Bakanı Rumsfeld'in "Irak'ta İran'daki gibi bir rejim istemiyoruz" sözlerini soruyorum.Biraz sinirleniyor:"İran'daki gibi bir rejim istediğimiz yok ki. Ama biz de İslamdan ayrı bir rejim istemiyoruz. Rumsfeld madem demokrasiden yana, ne diye böyle konuşuyor. Irak halkı seçerse ne olacak o zaman?"Bu satırları gün doğarken, Filistin Oteli'nin balkonunda yazıyorum. Bir tarafta Dicle Nehri, karşı kıyısında Saddam'ın hurma ağaçları arasındaki görkemli sarayı, bir tarafta kiminin Özgürlük Alanı dediği Firdevs Meydanı. Ve ortasında sadece kocaman postalları kalmış Saddam heykelinin kaidesi... Otelin terasındaki havuz şırıl şırıl doluyor. Liderin odasına alıyorlar. Birkaç masa sandalye var. Fazla sade ya da alelade her şey, dökülüyor. Partinin Bağdat'tan sorumlu kişisi ve sözcüsü diye tanıttıkları Abdülkerim El Neyzi 49 yaşında bir inşaat mühendisi. Bağdat Üniversitesi'nde okumuş. Saddam dönemini, Bağdat'ta yeraltı çalışmasıyla geçirmiş. Arkasındaki duvarda, İslamiyetin en kutsal yerlerinden, Kudüs'deki El Aksa Camiinin renkli fotoğrafı... Hizbullah olumlu "Beş kardeşimi Saddam öldürdü."Böyle diyor İslama Davet Partisi'nin Bağdat sözcüsü. Saddam Hüseyin imzasını taşıyan 31 Mart 1980 imzalı kararnameyle 'Irak'ta Şii avı'nın başladığını, 23 yıl içinde sadece kendi partilerinden 60 bin kişinin öldürüldüğünü söylüyor. Sonradan konuyla ilgili olanlara soruyor bu rakamı, hepsinden "Olabilir, zira en büyük zulmü bunlar gördü" yanıtını alıyorum.31 Mart 1980 tarihi ilginç. İran'da Humeyni ihtilali iktidarı daha yeni ele geçiriyor, Saddam da Irak'ta Şii avı başlatıyor. Beş ay sonra da Amerika'nın desteği ile İran'a karşı savaş açıyor. Kendi içinde de parçalı olduğu söylenen İslama Davet Partisi'nin Bağdat yetkilisi, İsrail'in varlığından hoşlanmıyor. Bu konuya öncelikle Filistinlilerin karar vereceğini söylüyor. Lübnan'daki Hizbullah'la ilgili üslubu olumlu. İntihar saldırıları konusunda da olumlu bir dil kullanıyor. Bin Ladin rejimini onaylamadığını belirtiyor. ABD'den nefret ediyorlar "Hemen şimdi gitmeli Amerika, çünkü Saddam gitti!"Ertesi gün aynı soruyu, Bağdat'ın en yoksul semti olan, büyük çoğunluğunu Şiilerin oluşturturduğu iki milyon nüfuslu Sadır City'de siyah sarıklı bir imama, Es Sayit Abdülcelil el Hasani'ye sordum.Yanıtı öfke doluydu:"Amerikalılar yarın değil, bugün gitsinler. İyilikle gitmezlerse, zorla giderler."İsrail hakkındaki düşüncesi:"Bir düşmandır ve yok olması lazımdır. Çünkü yapay olarak İslam aleminin içine yerleştirilmiştir."Irak'taki bütün Şii partileri, hareketleri böyle mi? Yani Amerika ve İsrail düşmanı mı? Irak'ta İslami rejim peşindeler mi hepsi? Evet diyen de var, bunu abartılı bulan da var.Kimine göre abartılı olan bir tespit de şöyle: Bütün Şiiler, radikal İslamcı partilerin peşinden gider. Bu görüşe katılmayanlar, Şii hareketinin fazlasıyla bölünmüş olduğunu belirtiyorlar.Ama şu da bir gerçek:Irak'ın en güçlü dört beş partisinin içinde yer alan iki parti de radikal İslamcı. Bunlardan biri, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi, ikincisi İslama Davet Partisi...Şu soru tabii akla takılıyor:Irak'ta en güçlü laik kurum olarak görülen ordu ve Baas Partisi çökünce, ortaya çıkan boşluğu, meydanlara seçim sandığı konunca radikal İslamcılar mı dolduracak? Amerika buna izin vermezse ne olacak? Kanlı Cezayir modeli Irak'ta kapıyı çalabilir mi?Böylesi değerlendirmeleri de abartılı bulanlar var. Ama yine de üstünde durulması gereken ve zihinlere çengelini asan soru işaretleri...Seyit el Hasani'ye kartvizitimi verince, o da cüzdanından çıkarıp kendisininkini uzatıyor. Renkli bir kart, üstünde Necef'teki Hazreti Ali Cami'nin fotoğrafı var. Irak'ta radikal, köktendinci Şiiler belki Saddam kadar Amerika'dan da nefret ediyorlar. İslama Davet Partisi'nin Bağdat sorumlusu El Neyzi, Amerika'nın 1980'lerden itibaren Saddam'ı desteklediğini, 1991'de ilk Körfez Savaşı'ndan sonra, Şiilerin ayaklanmasını önce teşvik ettiğini, ama sonra Saddam tarafından katledilmelerine seyirci kaldığını belirtiyor. Amerika ne zaman gitsin sorusuna yanıtı kısa: Ömür boyu öğrencilik Yine gülmeye başlıyor.Anlaşılan baltayı taşa vurmuşum:"Bizde mezuniyet yok, ömür boyu öğrencilik var."Şu sıralar en büyük uğraşının, Sadır City'deki hastaneyi kurtarmak ve yağmacılardan korumak olduğunu söylüyor.Sadır City ayrı bir dünya!Ali babalar fink atıyor.Ali pazarları var.Çalınmış, yağmalanmış her türlü mal satılıyor. Ortalık pislikten geçilmiyor. Yoksulluk diz boyu. Çocuklara, insanların haline baktıkça insanın yüreği parçalanıyor.Eskiden El Tavra, 'devrim'miş adı. Sonra Saddam City olmuş. Artık Sadır City. Şiiliğin merkezi Necef'teki Havza el İmiyye'nin 1990'larda yükselen yıldızı Ayetullah Sadır rejim tarafından 1999'da öldürülünce burada büyük bir gösteri olmuş. Cumadan çıkanlar taranmış ve otuz kırk kişi caminin önünde düşüp ölmüş. Cami kapatılmış ve daha yeni, savaş sonrası ibadete açılmış... Es Sayit el Hasani 52 yaşında. On çocuğu var. Aynı hanımdan mı diye sorunca gülüyor, evet diyor. Şiiliğin merkezi Necef'teki El Havza İlmiye'den olduğunu öğrenince, kaç yılında mezun olduğunu soruyorum. Kürtler kardeşimiz Duvara kocaman yazmışlar:"Kürtler ve Sünniler kardeşimizdir."Es Sait'le çocuk doktoru Dr. Sadık el Musevi'nin Sadır City'nin yoksul sokaklarından birindeki izbe muayenehanesinde buluşuyoruz. Uzun sohbetimizde İslam ve demokrasi de var.Şöyle diyor:"Kuran'dır anayasa. Hem günlük hayatta geçerlidir, hem devlet işlerinde. İnsanların bütün sorunlarına çözüm getirir. Bir yerde Müslüman rejim varsa, devlet yönetimi de din adamlarından sorulur. Görüş farkları olabilir. Ama çerçeve İslami çerçevedir, ilahi düzendir, İslami referanstır. Bunun dışına çıkılmaz. Rumsfeld'in savunduğu laiklik İslama uymaz, Müslüman ülkelere uymaz." Caminin duvarında kına izleri var. Şiiler avuçlarına kına sürüp uğur olsun diye caminin duvarına damga gibi vuruyorlar. Seçimlerde ne olabilir? Radikal Şiiler Bağdat'ın iki milyon nüfuslu en yoksul semtine yerleşmiş çalışıyorlar. Bu yoksulluk ve Amerika'ya tepki, seçim sandığında nasıl sonuç verebilir? Bu soruya daha sonraki yazılarımda, Irak'ı gezdikçe yine cevap vermeye çalışacağım.Şiilerin içinde şimdiden çok parti olduğunu, seçim zamanı hangisine oy verileceğini sorunca, Es Seyit el Hasani şöyle yanıtlıyor:"Bu zamanı gelince söylenecek. El Havza ilmiyye kime, hangi partiye işaret ederse oylar ona verilecek."El Havza İlmiyye'yi biraz daha anlamak için Şiiliğin merkezi Necef'e kadar da uzanmak lazım.Bağdat yazılarının dördüncüsü yarın. Dr. El Musevi de katılıyor Es Sayit'in bu görüşlerine. Bekleme odası kara çarşaflı yoksul annelerin bebeleriyle dolu. Bir buçuk yaşındaki Rukiye'yi kucağıma alıyorum, ağlıyor. Yoksulluk diz boyu Radikal Şiiler Bağdat'ın iki milyon nüfuslu en yoksul semtine yerleşmiş, çalışıyorlar. Sadır City ayrı bir dünya! Ali babalar (hırsızlar) fink atıyor. Ali pazarları var. Çalınmış, yağmalanmış her türlü mal satılıyor. Ortalık pislik içinde. İslama Davet Partisi'nin Bağdat'tan sorumlu kişisi El Neyzi'nin arkasındaki duvarda Kudüs'deki El Aksa Camii'nin fotoğrafı var. 10 çocuklu Şii imam Sadır City'de çocuk doktoru Dr. Sadık el Musevi'nin izbe işyerinde siyah sarıklı imam Es Sayit Abdülcelil el Hasani ile buluşuyoruz. Eel Hasani'ye kartvizitimi verince, o da kendisininkini uzatıyor. Renkli bir kart, üstünde Necef'teki Hazreti Ali Cami'nin fotoğrafı var. El Hasani 52 yaşında. On çocuğu var. "Aynı hanımdan mı?" diye sorunca gülüyor, "evet" diyor.